4- You Are Already Dead, Baby

247 10 0
                                    

BÖLÜM 4- SEN ÇOKTAN ÖLDÜN BEBEĞİM

Ölmek nefes almamayı tercih etmektir.Peki aynı anda hem ölü hemde canlı olabilir misiniz?  Tabi ki .Hemde bunun için vampir olmanıza gerek yok.Duygusuz olsanız yeterli.Benim gibi.

Bay kusursuz sarışın aniden üstümden kalktı.Aslında o an onunla orada sonsuza kadar kalabilirdim. Gerçekten.

Ama sözleri. Çok...korkunçtu.Cidden korkunç. Açıkçası bunda kısık -ve son derece baştan çıkarıcı- ses tonunun payı oldukça büyük.

Ne diyorum ben.Çocuk beni öldürmekten bahsediyor.

Metal zeminde doğruldum ve ona döndüm. "Beni öldürecek misin? "

Sesim düşündüğümün aksine titrek veya zayıf değildi.Hatta etkileyici ve güçlü bile sayılırdı.Ama onunki kadar değil.

Aklım sürekli onun kusursuzluğuna kayıyordu.Pekala buna bir son vermeliyim.Bu çocuk katil psikopat yada deli olabilir.

Aslında hiçte öyle birine...

Kes sesini sürtük!

Ben iç sesimle kavga ederken o insanüstü bir hızla gelip yanıma oturdu. Gözleri gözlerimle buluşurken gülümsedi.

Ahhh.

Çok.Tatlı.

"Sen çoktan öldün bebeğim."

Haa.

Ne??

Öldüm mü?

Ben mi?

Bir yanlışlık olmasın??

Şaşkın gözlerle ona baktım. "Burası cehennem mi?"

Yüksek sesli bir kahkaya attı. "Hayır,sen bir vampirsin"

Bunu ciddiye almadan geçiştirir gibi söylemişti.Komik.

Gözlerimi devirdim. "Evet evet sen de Edward mı oluyorsun"

Bu sözüm üzerine birden ciddileşti. "Bellam olursan neden olmasın. "

Yanıt beklemeden elini cebine attı ve gümüş bir hançer çıkardı. Bu çocuk ne yapmaya çalışıyor?

Hançeri sağ eline aldı ve bana baktı. "İzle"

Başımla onaylamam üzerine hançeri aniden sol koluna sapladı.

Tanrım.

Birden ayağa fırladım.Hızım beni bile şaşırtmıştı. "Sen deli misin?!"

Gözlerime baktı. "Sanmıyorum ama bazen delirdiğimi de söylerler"

Hançeri hızla çekip çıkardı. Hiçbir acı belirtisi göstermiyordu.Garip.Ya da mazoşist.Kesinlikle.

"Sedece bekle" Sesi emreder gibi çıkmıştı. Çok beklememe gerek kalmadan yarası geride hiçbir iz kalmadan yok oldu.Hiç kan yoktu.

Kan. Içimi burkan açlığa aldırmadan geri geri yürüdüm. Dehşete kapılmıştım.

"Nesin sen!!?"

Yavaşça -gerçekten yavaşça- yanıma yaklaştı. Ellerini kafası karışmış bir şekilde başına götürdü ve kısa saçlarının -çokta kısa değil- arasından geçirdi. "Böyle olmaması gerekiyordu...ben.."

İç çekti ve metal zemine oturdu. Artık hiçte tehlikeli durmuyordu.Bu yüzden bende yanına çöktüm."Bak herşeye baştan başlayalım tamam mı?"

Cevap beklemeden devam etti."Adım Sebastian" elini uzattı.

Cesaretimin nerden kaynaklandığını sormayın çünkü karşılık verdim. "Bende.."

"Alexandra Mia McHenzie'sin"

Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. Dikkatli bakarsanız gözümde beliren soru işaretlerini bile görebilirdiniz.Bunu o da anlamış olmalı ki ekledi "Soru - cevap şeklinde gidelim eminim daha az korkutucu olur başla bakalım"

Evet.Bu daha mantıklı.

Aklıma gelen ilk soru ben daha düşünmeden dudaklarımdan döküldü.  "Adımı nereden biliyorsun?"

Sakin bir şekilde cevapladı. "Araştırdım."

"O kolunla yaptığın şey neydi? "

Hafifçe gülümsedi "Bir yetenek."

Pekala bu oldukça mantıklı. Mı?

"Peki buraya nasıl geldim?"

Omuz silkti "Seni buldum"

Bir an onun sadece bana yardımcı olmaya çalışan iyi bir insan olduğunu düşündüm.Bir an.

"Ne kadar zamandır uyuyorum? Yaralarıma ne oldu?"

"Sanırım iki gün oldu. Hala yaşadığın için şanslısın.Yaralarına gelirsek...sanırım bunu görsen daha iyi olur"

Ayağa kalktı ve elini uzattı. Tabiki tutmadım.Onu tanımıyorum.

Sen bilirsin der gibi omuz silkti ve odanın diğer ucuna doğru yürümeye başladı. Peşinden ilerledim.

Daha önce görmediğim bir aynaya doğru yürüdüğünü farkettim.Bana aynayı mı gösterecekti.

Yavaşça yaklaştığım aynada kendimi gördüm. Yani..bu şey...ben miydim?

Mükemmele yakın yüz hatlarıma baktım. Çok büyüleyici. Elimi yavaşça yüzüme götürdüm.Kaybolmasından korkuyordum.

Gözlerim etkileyici vücut hatlarımda takılı kaldı.

"B-bu ben miyim?" Kendimi incelemeye devam ederken sordum.

Tanrım. Gözlerim.Kahverengi ve sıradan gözlerim bir altın madeni gibi parlıyordu.

Ve saçlarım.Uzamışlardı.Ve parlıyorlardı.Nora'nınkilerden bile daha fazla.Koyu kahve saçlarıma altınla röfle yapılmış gibiydi.

Sanırım vücudumdaki tek kusur fazla solgun olmamdı.Ve bir de koyu göz altı torbaları.

Aynı anda Sebastian'ın yansıması arkamda belirdi.Bana sarıldı. Ve ekledi.

"Bu tamamen sensin.Eskisinden bile daha gerçek olan sen.Seni karanlık tarafım için yarattım. "

As Dead As It GetsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin