•23• "Norcross"

36.8K 3.3K 752
                                    

Aylardır geliş amacımızdan sapmış bir vaziyette, bilmediğimiz, korkutucu ve kayıplarla dolu bir yolda ilerliyorduk. Kendimize bir hedef belirlemiştik, aurora. Peki ya aylar öncesi? O zamanlara geri dönecek olursam, düşüncelerimin değiştiğini gayet rahat söyleyebilirdim.

Bu gezegene ilk ayak bastığım an basit amaçlarım vardı; insanlığı kurtarma yalanının altını aramak ve hayatta kalmak istiyordum. Şimdi ise onlarca amaçla boğuşuyordum; arkadaşlarımı kurtarmak, aurorayı başlatmak ve belki de içlerinden en önemlisi olarak Kayıp Kraliçe'nin, yani hatırlamadığım iddia edilen benliğimin arayışına girmek.

En azından insanlığın kurtarılmaya ihtiyacı olmadığı yönünde hepimiz aynı fikirlere sahip görünüyorduk. Bu gezegenin temizlenmeye ihtiyacı yoktu, tam aksine JMA'in bizlerden kurtulmaya ihtiyacı vardı. Iris bunu kanıtlayacak şeyleri bana anlatmıştı. Ancak başaramayacaklardı, her şeyi sonlandırmanın ve geri dönmenin bir yolunu bulacaktık. Bu, onların sandıkları gibi bir sürgün olmaktan çıkmıştı artık. Nyxomnis'ten tüm bunların hesabını sorabilmek ve kim olduğumu hatırlayabilmek için yanıp tutuşuyordum.

Tüm bunları uzun zaman önce planlamışlardı, gönderdikleri son gruptan, bizden önce her şey istedikleri gibi gitmişti. Hep başarıyla işi tamamlamışlardı fakat bu defa başarısızlığı tadacaklardı. Merak ediyordum, kaç kişiyi daha buraya gönderip insanlara "Sizler için canlarını feda ettiler," diyerek öldürmüşlerdi? Ya da devamını tasarlamışlar mıydı, planları bozulmazsa bizden sonrası olacak mıydı? Bunların hiçbiri plansız ölümler değildi, hepsi en ince ayrıntısına kadar planlanmış cinayetlerdi. Iris'in bahsettiği sürgün edilen halkımızın üyeleri miydi tüm gönderilenler? Sadece benim değil, herkesin mi hafızası silinmişti yani? İyi de o zaman Iris ve Genivra'nın da hiçbir şeyi hatırlamaması gerekmez miydi? Kafam öyle karışıktı ki...

Şu ana dönecek ve tüm bu kafa karışıklıklarımdan arınacak olursam, bence karşımıza çıkan haritayı kullanmalıydık. İşimize yarardı bir şekilde, en azından ben böyle düşünüyordum. Şimdi haritada bize en yakın görünen ve üzerindeki sembollerin kitaplarımızla uyuştuğunu göz önünde bulundurursak şüphesiz bir şeyler öğreneceğimiz eve doğru ilerliyorduk. Harita benim elimdeydi ve tahminime göre yalnızca yarım saatlik bir yolumuz kalmıştı.

"Daha ne kadar gideceğiz?" diye sordu Lydia. Bu hareketi bana istemsizce yolculuk sırasında bu tip sorular sorup duran, sabırsız çocukları hatırlatmıştı.

"Yarım saatlik bir yolumuz var," dedim ve emin olmadığımdan dolayı ekledim, "Sanırım."

Ayaklarım botlarımın içine dikenler doldurmuşum da onların üstünde yürüyormuşum gibi acıyordu ve sızlıyordu. Ne kadar süredir yoldaydık bilmiyordum ama artık bu duruma alışmıştım.

"Sizce haritayı izleyerek doğru mu yapıyoruz?" diye bir soru yöneltti, Falicia. Hayır, Jessie olmalıydı. Falicia böyle sorular sormazdı. Ah, bilmiyordum. İkisinin sesleri birbirine benziyordu. Sıcaktan ve tepeme vuran güneşten dolayı da seslerini birbirinden ayırt edemeyecek kadar beynim sulanmıştı.

Lucas kısa bir gülüşün ardından konuştu. "Yanlış yapıyor olsak da ne fark eder ki? Sonuçta kaçmak konusunda artık ustalaşmış sayılırız. Hatrı sayılır güçleriniz de var. En kötü ihtimalle kaçar, geldiğimiz yoldan devam ederiz."

"Söylemesi kolay!" diye sitem etti, Cerelia. "Yürü yürü bir yere kadar... Daha hızlı gitmemizi sağlayacak bir araç bulsak keşke."

"İşte orada haklısın." diye Cerelia'yı destekledi Dan. "Ama on bir kişilik bir araç bulabileceğimizi sanmıyorum."

Dan'in ardından hepsi bu ve benzeri konular hakkında konuşmaya başladı. Kimisi aracın nasıl olması gerektiğini söylüyor, kimi hepimizin sığacağı ve aynı zamanda çok dikkat çekmeyecek bir araç bulamayacağımız görüşünde diretiyordu. Bazıları ise benim gibi sessizliğini koruyup yürümeyi sürdürüyordu. Susuyordum çünkü şu an kafam böyle basit bir konuyu tartışamayacak kadar doluydu. Diğerlerinin nasıl hissettiğini bilmiyordum fakat ben endişeli, karmakarışık ve yorgundum.

AURORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin