• The Carpet Π Jeon Jungkook •

§3§

"Karanlıktan ışık doğar derler, doğru mu?"

***

"Okula başlayalı sadece bir hafta oldu ve şimdiden tüm kızların diline düştün." Dedi Cameron gülerek. İçecek dolabının yanında durmuş konuşuyorlardı.

Jungkook sırıttı. "Abartma, o kadar d-"

"Hey, sen Jungkook'sun değil mi?" Dedi bir kız sesi. "Şu yeni gelen öğrenci."

Jungkook dönüp ona baktı. Sarı saçlı, mavi gözlü ve sevimli bir kızdı. "Ben Heilin, tanıştığımıza memnun oldum." Dedi gülümseyerek elini uzatırken.

Kook da gülümseyip onun elini sıktı. "Ben de öyle."

"Demiştim ben." Diye fısıldadı Cameron göz devirerek.

Jungkook sessizce kıkırdadı.

"Kaçıncı sınıfsın?" Diye sordu Heilin. Jungkook ona şöyle bir baktı. Sol kolunun arasına sıkıştırmış olduğu kitaplar ile modaya uygun kıyafetleri arasında belirgin bir tezatlık vardı. İnek öğrenci desen değildi, okulun şimarık kızı desen o da değildi.

"Birinci sınıfım. Ya sen?"

Kız elini başının arkasına koyup kaşıdı. Başka bir yöne bakarken yüzünde mahçup bir ifade vardı. "Ben aslında ikinci sınıf olmalıydım, ama bilirsin. Bazen şanssızlık seni bulur."

Jungkook güldü. "Anlıyorum. Boşver, eskiye üzülmek yerine şu anın tadını çıkarmalısın." Dedi elindeki kola şişesini sallayarak.

Heilin ona bakıp başını salladı. "Haklısın."

Jungkook'un cezbedici kokusu onu etkilemişti. Daha önce hiç asyalı biriyle arkadaş olmamıştı fakat daha şimdiden ona ısındığını hissediyordu. Ayrıca gülümseyince kısılan gözleri ve ingilizce aksanı ona çok sevimli gelmişti.

"Ah şey, ben şimdi kütüphaneye gitmeliyim." Dedi Heilin elindeki kitapları göstererek. "Sonra görüşürüz." Dedi ve el sallayarak uzaklaştı.

Jungkook da ona el salladı. Cameron onu dürtene kadar hala ona bakıyordu.

"Dostum, kızın içine düşmeyi kes. Kendimi yalnız hissediyorum."

Jungkook güldü. Cameron burada tanıştığı ve bir haftadır takıldığı ilk kişiydi. O da başka bir ülkeden gelmişti ve üniversitede birinci yılıydı. Eh, en azından Kanada'da ingilizce konuşuyorlardı, ama Kore'de herkes ingilizce konuşmuyordu.

Koskoca bir hafta boyunca, evde tuhaf giden bir şey olmamıştı. Kook'a göre, olmayacaktı da.