Ana Dilim Aşk 2 ❤ 11

Start from the beginning
                                    

"Hah. Bunun için babam seni baskılamadı yani?"
"Hayır Efsa! Hayır!"
Sanırım ufaktan bozulmaya başlamıştı. Hayatımdaki herkes yalancıyken ona bu kadar kolay inanmamı beklemiyordu herhalde?Hem de hiç alışık olmadığım şekilde davranırken.

"İyi misin?"
Bilmiyorum der gibi omzumu silktim. "Konuşmak ister misin?" Kardeşlik başlığı altında Eflal konusunu mu? Hiç sanmıyorum. Başımı hayır anlamında salladım. "Bak durumun ciddiyetinin farkındayım. Yalnız kalmak istemeni de anlıyorum ama sen de biraz işin bokunu çıkardığının farkında değil misin?"

Ufak ama şaşkınlık dolu bir kahkaha dudaklarımdan kaçtı. Atakan gibi diksiyonuna önem veren, konuşmadan önce kelimelerin hepsini elekten geçiren biri, 'Bok' kelimesini ne kadar rahat kullanmıştı böyle. Onun ağzından duymaya alışık olmadığım kelime gülmemi sağlarken ''Bok mu?'' dedim. Neden güldüğümü anlayan çocuk bana eşlik edercesine sırıttı. Sanırım o da ağzından çıkan kelimenin farkında değildi.
Güldüm. Güldük. Kısacık bir andı ama iyi gelmişti.
"Konuşmak istemiyorsan, biraz kafanı dağıtmak ister misin?"
Hiçbir şey yapmak istemesem de, kafasının ne geçtiğini deli gibi merak ediyordum. "Ne gibi?" diye sorduğumda hafifçe dudağını bükerken omuz silkti. "Film izleyebiliriz, oyun oynayabiliriz. Evde olmaktan sıkıldıysan dışarı çıkabiliriz, istersen gece eğlenmeye gidebiliriz ya da sadece bir yerde oturur sessizce denizi izleriz. Ne istersen?"

Kafasından geçen fikirler öyle sıcaktı ki. Karşımda duran, bana şefkatle bana çocuk hiç hatırladığım gibi değildi. Hele ki en son konuşmamızdaki tavrı ve bakışlarının yanında hiç... Bir hafta yokluğumun onu bu kadar değiştireceğini bilseydim, sanırım daha önce bu mahrumiyeti yaşatırdım. Hoş, onu değiştiren yokluğum muydu yoksa yaşadığım olay mı? Sırf bunun için o kıza minnet duyabilir miydim?
"Ne düşünüyorsun?"
"Pera'nın haberini ilk aldığında ne hissetmiştin?"
Sanırım böyle bir şey sormamı beklemiyordu. Ufak bir şaşkınlık nidasından sonra, düşünceli sesler çıkarmaya başladı. Gözlerini arkamdaki bir noktaya kaydırdı. "Şey, bu konuyu en azından oturarak konuşamaz mıyız?" Kapıda dikildiğimizi unutmuştum. "Tabi geç," diyerek önünden çekildim. Atakan yavaşça odama girdi. Bakışlarını eşyalarımda dolaştırırken "Amerika'daki odana benziyor," dedi ve ardından bana doğru döndü. "Her ne kadar değişsen de, içinde hala bir yerlerde o kızın olmasına sevindim." Bu çocuk gerçekten kafamı karıştırıyordu. O zamanlar yüzüme bakmaz, şu andaki halime benzeyen kızlarla birlikte oluyordu. Benim değişimimdeki en büyük neden de buydu. Şu anda ise karşıma geçmiş, eski halimin daha iyi olduğunun sinyallerini veriyordu. Resmen zevkiyle köşe kapmaca oynuyorduk. Farkında değildi. Belki de farkındaydı ama bunu düşünmek işime gelmiyordu.
"O zamanlar lisedeydik biliyorsun."
Odamın içindeki en özel alana, kitap okurken oturduğum yastıklarla dolu köşeme kuruldu. Benden başka kimsenin orada oturmasından hoşlanmadığımı, beni tanıdığından beri biliyordu. Kaç kez uyardığımı ben bile hatırlamıyordum ve o, her zamanki gibi gidip oraya oturmuştu. Bu sefer buna sinir olmak yerine, gülümsemiştim. Çünkü asıl onun içinde bir yerlerde tanıdığım Atakan'ı görmek güzeldi. Yüzünü rahatça görebilmek için yatağıma oturdum.
"Babam istemişti. Çok kızmıştım. O kadar kızmıştım ki, evi terk edip Pera doğana kadar Areller de kalmıştım hatırlarsan. Bir kardeşim olacaktı ve ben böyle bir şey istememiştim. Onlar istemişti. Ali Soylu bir evlat daha istemişti. Ben yetememiştim ona."

Atakan'ın ses tonundaki hafif sertleşme, o anlardaki duygulara esir olduğunu gösteriyordu. "Yıktım, kırdım, kızdım, nefret ettim ama... Pera'yı kucağıma aldığım o an, tüm yaptıklarımdan pişman oldum. Ufacık eliyle işaret parmağımı tutuşunu ölsem unutmam. O an bana hissettirdiği duyguyu tarif edemem. Aramızda yıllar olmasına rağmen, diğer yarımmış gibiydi. Onca sene eksik yaşamışım gibi..."

ANA DİLİM AŞK 1-2 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now