İP_8 | "ÖZGÜRLÜK"

393K 16.9K 5.9K
                                    

Multi: Lavin Kutup

Selâm Gençler!

Bölüme oy verip yorum yapmayı unutmayın ❤

Bölüm için kar tanesi ❄

8. BÖLÜM | ÖZGÜRLÜK

Özgür mü diyorsun kendine?
Sana hükmeden düşünceni duymak isterim...

🍁

Özgürlük diye bir şey yoktur, Lavin. Özgürlük, sadece sözlükte anlamı olan bir kelime. Özgürlük naraları atan insanlar bile, başka ideolejilerin ve fikirlerin kölesidir. Bunu sakın unutma, kızım.

Zamanın keskin ağızlı çelik tırpanı zihnimin en derin topraklarının arasına süzülüp anılarımı örten ekin ve otları biçmeye başladığında, babamın sesi zihnimin en derin yerlerinden çıkıp kalbimde yankılandı.

Annem, babam için onun ölüp gittiğini babam hakkında kafa yormamamızı söylerdi.

Ölümle burun buruna geldiğim bir anda babamın yaşadığını öğrenmiştim ve o sırada yedi yaşındaydım. Benden yaşadığını kimseye söylemememi istemişti babam. Bazen okul dışında benimle görüştüğü olurdu, bazen ortadan kaybolur bir sene boyunca karşıma bir daha çıkmazdı. Bazen annenim beni kilitlediği karanlık odalara bile sessiz sedasız girer, bir gün beni yanına alacağını söylerdi.

Annemin beni cezalandırarak kilit altında tuttuğu günlerin birinde, babam yine ansızın ortaya çıkmıştı. Ona bir gün 'Kimsenin beni tanımadığı bir yerde olmak istediğimi, böylece özgür olabileceğimi' söylediğimde babam önce hüzünle gülümsemiş ardından özgürlükle ilgili bu sözleri söylemişti bana.

Oturduğum koltukta rahatsızca kıpırdandım, yere değen ayaklarımı kaldırıp dizlerim çeneme dokununcaya kadar kendime çektim. Zihnimde binlerce puzzle parçası vardı, hangi parçaları birleştirerek görüntüyü tamamlayacağımı bilemiyordum. Göz ucuyla küçük kare masada üzerinde hâlâ sıcak buharın tüttüğü omlete baktım. En azından yaşamak için bir şeyler yemeliydim biliyorum ama kendimi ağzıma tek bir lokma bile alacak hâlde hissetmiyordum.

En son Tuncay'la kahvaltı yapmıştım ve o da bana omlet hazırlamıştı.

Annem ve ablam tarafından yokluğum ne zaman fark edilirdi bilemem ama Tuncay mutlaka çoktan fark etmiş ve harekete geçmiş olmalıydı. Aslında polis soruşturmaya başlamışsa Eylül'e zaten Edim hakkında konuşacağımı söylemiştim ve Edim de benimle eş zamanlı olarak ortadan kaybolduğuna göre, Eylül bunu gözden kaçırmayacak kadar zeki biriydi. Sonuç olarak kayıp soruşturmasının baş şüphelisi Edim olacaktı. Şu an tek umudum Tuncay'ın beni biran önce bulmasıydı.

İfadesiz gözlerimi herhangi bir yerde sabit tutmak istediğim için karşımdaki duvarda asılı duran eski tabloda dikkatle yoğunlaştı. Tabloda yüzü gökyüzüne doğru kalkmış kanatları sonuna kadar açık ama uçmayan bir kadın vardı. İçime dokunmuştu bu tablo, eğer uçabilseydi güzel olurdu. Tablonun altında yerden hesaplanınca muhtemelen bir metre uzunluğunda ve eninde olan ahşap rengi, küçük kitaplık üzerindeki minik bibloya takıldı bakışlarım; bir adam, kollarının arasında bir kadını tutuyordu, kadının boynu bükük, erkeğin dudakları onun sağ yanağında.

"Annemin," dedi Edim. Arkamdan gelen sesle irkildim, yine de arkama dönüp bakmadım. Edim koltuğun diğer tarafına, yanıma oturdu. "Melek figürleri, heykel ve tablo annemin. Severdi böyle şeyleri."

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin