Limon Çiçekleri 10. Bölüm

3.8K 256 26
                                    



Batu Lale'nin tek başına çıkıp gidişini saniye saniye izledi. Ne düşünmesi gerektiğini bilmeden, ne hissediyor olduğuna karar veremeden... Neden gitmişti? Hem de tek başına. Sevgili 'müstakbel kocası' neden onunla gitmemişti? Neden Lale'nin bu saatte eve tek başına yürümesine göz yummuştu? Peki Lale... Kimseye bir açıklama yapmadan birden çekip gitmesinin kendisini Cansu'yu boynundan öperken görmesiyle bir alakası var mıydı? Olabilir miydi? Yoksa böyle bir ihtimali aklına getirmek bile saflıktan aptallıktan başka bir şey değil miydi? Kabul etmek istemese de Cansu'yla bu yüzden ilgilenmişti zaten. Lale'nin nasıl bir tepki vereceğini görmek için öpmüştü o kızı. Ama boşuna çabalıyordu, biliyordu. Lale neden dudaklarını Cansu'nun boynunda gezdirdiğini gördüğü için mekanı terk edecekti ki? Onu Cansu'yla tanıştıran Lale'nin ta kendisi değil miydi?!

Batu Lale gittikten sonra orada daha fazla kalmanın kendisi için bir anlamı olmadığını fark etti. Canan mıdır Cansu mudur her ne haltsa, onunla da daha fazla uğraşmak istemiyordu zaten. Ama aklı fikri Lale'deydi. Bu saatte tek başına nasıl yürüyecekti eve? Canan, ya da Cansu artık ismi her neyse, pes etmeden kendisine dokunmak için çabalarken, ellerini tutup boynundan çekerek Melis'in yanında aldı soluğu.

Onu biraz önce çıkıp gittiğini bildiği halde "Lale nerede?" dedi tek bir solukta.

"Bilmem." dedi Melis omuzlarını silkerek. "Seymur'a sor istersen, biraz önce onun yanındaydı."

Bu cevap Batu'nun daha da öfkelenmesinden başka bir işe yaramadı. Lale'nin nerede olduğu neden Seymur'dan soruluyordu ki! "Ben sormam, sen sor." dedi huysuzca.

Melis yine bir anlam verememişti Batu'nun bu tuhaf davranışlarına. Yine de fazla üstelemeden gidip Seymur'la konuştuktan sonra geri döndü. "Eve gitmiş. Mina Teyze acilen çağırdığı için vedalaşamamış bizimle. Seymur öyle dedi." derken ortaya konuşuyordu aslında ama bakışları Batu'nun üzerindeydi. Zira Lale'nin nereye gittiğiyle en fazla ilgilenen oydu.

Levin şaşkınlıkla "Annem mi çağırmış?" diye lafa karıştı. "Bana niye bir şey demedi o zaman? Ben de onunla birlikte giderdim."

"Evet keşke gitseydin. İsabet olurdu!" dedi Melis ters ters ona bakarak. Levin'in İrem'le kurduğu samimiyetten hiç hoşnut kalmamış gibi görünüyordu.

"Ama Lale bana hiçbir şey söylemedi ki?"

Batu iyice işkillenmişti. Madem annesi acilen eve gelmesini istemişti, Lale neden bunu Levin'e söylememişti ki? Neden tek başına çıkıp gitmişti? Peki şu Seymur... Bostan korkuluğu muydu? Neden Lale'yi evine o bırakmamıştı? Ne kendine ne de içinde her an biraz daha büyüyen endişeye söz geçirebiliyordu. Nasılsa ok yaydan çıkmıştı artık. "Lale'yi bi arasana." dedi Melis'e. Nasılsa Melis sarhoş olduğunu zannediyordu.

Melis de bu öneriyi mantıklı bulmuş olacak ki Batu'yu ikiletmeden Lale'yi aradı. Birkaç saniye sonra "Telefonu kapalı." dedi. "Uyudu herhalde."

Batu Melis'teki rahatlığa şaşmış kalmıştı. Arkadaşı hiçbir şey söylemeden çekip gitmişti ve eve yürüyerek döneceğini biliyordu ama o hiç endişelenmemişti bile. Batu'nun bakışlarından ne düşündüğünü anlayan Melis "Burada bir şey olmaz merak etme." dedi onu rahatlatmak istercesine. Sonra imalı bir sesle "Gerçi neden bu kadar merak ettiğini de anlamadım ya..." diye ekledi.

Batu "Etmedim ki." dedi hemen.

Canan ya da Cansu, artık adı her neyse, onun geri gelmediğini görünce kendi kalkıp yanına gelmişti. Beline sarıldığında eli denizanasından kalan yarasına değince birden çok kötü canı yandı Batu'nun.
"Ahhh! Napıyorsun ya?" dedi acıyla yüzünü buruşturarak.

Cansu neye uğradığını şaşırmıştı. "N'oldu ya, bir şey mi yaptım?" dedi merakla.

"Bir şey olduğu yok!" dedi Batu ters ters ve ani bir kararla Selçuklar'a otele dönmek istediğini söyledi. Bunu duyunca Cansu'nun morali anında düzelmişti, haber vermek için bir koşu arkadaşlarının yanına gitti. Batu ise onun gittiğinin bile farkına varmamıştı.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin