Bölüm 13: Kavga

6.8K 566 60
                                    

Selamünaleyküm,

Ve geldik 13. bölüme! Bildiğiniz gibi Hayalet Üniversite artık Hayalet Lise olarak devam etmekte. Yenilenip güncellenen diğer 12 bölümü okumadıysanız önce onları okuyun yoksa kopukluk yaşarsınız. Bu arada, İskoç Kral ve Ben isimli yeni bir kitabım da var. Onu önceden yazmıştım. Romantizm sevenlere tavsiye ederim, hoşunuza gideceğini düşünüyorum. (İnşallah.) :)

Resimde Saruhan var. ;)

DİPÇE: Şu resimdeki modelin ismini bilen varsa Allah rızası için bir desin. :D

_______________

Akça, erkeklerin yurt binasının önünde bir süre oyalandı. Dersler sona erdiği için öğrenciler etrafa dağılmıştı. Kimisi bahçelerde geziniyor kimisi yurt binalarında ya da yemekhanede dolanıyordu. Bazıları da okul toplulukları ile toplantı yapıyordu.

Akça da ilk senesinde gazete, sinema ve benzeri topluluklara girmeyi denemiş ama kısa sürede caymıştı. Edebiyatla ilgili bir topluluk da vardı ama o da tam olarak ona istediğini vermemişti. O da Ecmel ve diğerleri ile birlikte Acemi Yazarlar ve Okuma Topluluğunu kurmuştu. Sağ olsun eski müdürleri Saltuk Bey, bu konuda destekleyiciydi. Bengi'yi de kafaladıktan sonra okul gazetesinin bir sayfasını kısa hikayeler yazan topluluk üyelerine ayrılmıştı. Dört senedir yazdığı Osmanlı döneminde geçen tarihi fantastik romanını parçalar halinde yayınlıyordu. Şu ana kadar da bir hayli olumlu geri dönüşler almıştı. Hali ile yazmak ile şevklendikçe şevklenmişti.

"Birini mi bekliyorsun Akça?"

Harun Elf, erkeklerin yurt binasından sorumluydu. Meryem Hanım'ın kardeşiydi. Akça'nın öğrendiğine göre bu okul açıldığından beri bu ikilinin ailesi nesillerdir öğrencilerden sorumluydu. Meryem ne kadar anaç bir kadın ise kardeşi Harun da bir o kadar arkadaş canlısıydı. Eski tarz uzun bıyıkları ve sakalsız yüzü vardı. Uzun boyu ve dörtgen kalın boyunlu başı ile Akça'nın gözleri önünde bir Türk Süvarisi canlanıyordu. Bu adam eskilerde yaşasaydı kesin asker falan olurdu, emindi.

"Baybora'ya bakmıştım, Harun ağabey."

"O haylazı ne yapacaksın ki? He doğru ya. Siz ikiniz..." Akça gözlerini kısınca adam sustu ve sırıttı. "Sen bekle ben çağırırım."

"Teşekkür ederim. Arkadayım."

"Tamam."

Akça yurdun arkasına geçti ve küçük bir masaya oturdu. Baybora'ya bir aydır beklediği teklifi yapacaktı. Söylediklerinin yarısı kadarsa kesinlikle yardımı dokunurdu. Dahası buna cesaret edeceğinden de emindi. Yanı başındaki kıpırdanmayı fark edince Baybora'nın geldiğini anladı. Umduğundan daha hızlı gelmişti.

"Sana bir teklifim var." dedi Akça.

"Senden gelecek her teklife açığım."

Sarışın bir oğlan arsız şekilde gülümsüyordu. Akça karşısındakinin Baybora olmadığını görünce hayal kırıklığına uğradı. Hem bu çocuk kimdi ki? Saçları tepeye doğru uzuyordu. Saçlarını yana yatırdığı için oldukça havalı gör görüntüsü vardı. Akça o an kızların saçları için gösterilen özenin erkeklere neden layığı ile gösterilmediğini düşündü. Oğlanın mavi gözleri cam gibiydi. Dudakları eşit seviyede kalındı. Bengi olsa "Tam öpmelik." derdi. Yay gibi siyah kaşları, saçının rengi ile tezat dursa da ona yakışıyordu. Orta boylu, ince ama atletik vücutluydu. Genel olarak yakışıklı bir çocuktu.

"Kusura bakma, ben seni başka biri sanmıştım." dedi Akça.

"Sorun değil. Baybora'yı bekliyorsun sanırım?"

Hayalet Lise [Hayalet Serisi #1] (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin