19. Bölüm

4.2K 341 107
                                    

Soğuk ve birkaç tatlı bağrışma süzüldüğünde çadıra, gözlerimi açtım. Koynunda olduğum adamın gözleri yüzümde, elleri saçlarımdaydı.

"Günaydın sevgilim"

Hala bile inanamıyordum. Kalçamdaki tatlı sızı ve içimde ona ait olan parça olmasaydı daha da inanmazdım büyük olasılıkla. Hareket ettiğimde inledi ve parçasını yavaşça kendine çekti.

Bedenimden eksilen organla hüzünlenmiştim açıkçası. Tamamlanmış hissetmemi sağlıyordu ama zannedersem bu hissi hissetmem için illa ki ona ihtiyacım yoktu. Uzun parmakları çıplak omuzlarımda gezindi ve dudakları dudaklarıma sabah öpücüğü yapıştırdı.

Henüz cevap bile verememiştim ama gerek de yok gibiydi. Halen o da inanamıyor gibi öptü yüzümü ve okşadı tenimi "Benimsin gerçekten, değil mi?" Sorduğunda gülümseyerek onayladım, "Benim olduğun gibi" göz kırparken aptal göründüğüme emindim, yine de ben onu nasıl her haliyle seviyorsam o da beni böyle seviyordu.

"Şimdiden özledim. Sarılmak yetmiyor, bir olmak yetmiyor. Nasıl doyacağım ben sana?" Sorduğunda kucağına oturup birkaç dakika öptüm. "Vallahi doyulmuyor" ona katılmamdan hoşnut, beni sıkıca sardı.

Sonunda kalkıp giyindiğimizde çıktık yuvam bellediğim küçük çadırdan. Birbirimizi kontrol ederken kahkahamıza engel olamıyorduk

Yüzünde... Yüzünde bile mor menekşeler vardı. Görünen yerlerimiz en az görünmeyen yerlerimiz kadar bağırıyordu birbirimizin olduğumuzu.

Yapacak bir şey yoktu, dalga geçilmeyi göze alarak gittik çocukların yanına. Sabah alınmış taze çörekler ve termosta sıcak su ile hazır noodle vardı. İkimize noodle hazırlarken Sehun çöreklerden birini kendi ağzına birini de benimkine attı.

"Günayd- Aman tanrım!"

Baekhyun dehşet içinde bize bakarken diğerleri de toplanmıştı çevremize. Chanyeol eli pantalonunun fermuarında çimenlerin oradan heyecanla bize koşunca aynı tepkiyi vermişti.

Hepsi bize biz birbirimize bakıyorduk. Zaten her şey açıktı, açıklama beklemeseler olmaz mıydı? I-ıh mı? 

"Ne?" Sehun surat asarak söylediğinde çocuklar gerilmişti. "Sevgilim bunlar hazır" elinde iki noodledan birini bana verdiğinde bence yeterince kapsamlı bir açıklama olmuştu.

9 yıllık arkadaşım... Artık bana sevgilim diyordu yahu! Bundan büyük değişim, bundan büyük güzellik olamazdı sanırım. Yanına oturup sıcak erişteleri yerken hala bize bakıyorlardı.

Ancak artık tepkileri 'siz ne yaptınız? formundan 'sıçtık' formuna geçince gerilmeme engel olamamıştım. "Ne oldu?" Diye sordum endişeli sesimle.

"Yeri ve Eun Ra gelmek üzereler." Kyungsoo yutkunarak söylediğinde elimdeki erişteleri bırakmıştım. "Hassiktir"  Kendimizi fazla kaptırmıştık ve onları tamamen aklımızdan çıkarmıştık. "Ne yapacağız?" Sehun'a bakarak sorduğumda o da benden farksızdı.

"Benim arabamı alın ve yurda gidin. Telefonlarınızı kapatın, biz bir şeyler uydurur sonradan haber veririz" Yifan söylediğinde çadırdaki eşyalarımı topladım ve çantamı hemen bagaja attım.

Şoför koltuğuna geçerken Sehun yanıma oturup emniyet kemerini bağladı. İkimizde yol boyu sessizdik. Pek düşünceli olduğumu söyleyemezdim aslında, zira aklımdan geçen tek şey Sehun, Sehun ve Sehun'du.

"Ne düşünüyorsun?" Dedi dün geceki gibi. Ben de aynı şekilde cevap verdim "Seni" Minik bir kıkırtıyı benimle paylaştığında ona ne denli aşık olduğumu bir kez daha anladım. İçten gülüşü, sarsılan göğsü ve küçülen gözleri...  "Sen?" Diye sordum ve beni taklit etti. "Seni, belki biraz da yurtta yaşayacağımız sevişmeyi"

Len Priatelia:: HH ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin