Selamünaleyküm,
Yeni bölümü yazmak için oldukça enerjik olduğumu görünce hemen oturdum bilgisayar başına. Beğenirsiniz inşallah. :)
DİPÇE: Evet, bu bölüm biraz kısa oldu ama idare edin. :)
Resimde @ilhamperest'in benim için hazırladığı kapak var. Ellerin dert görmesin canım. :)
GÜNCELLENDİ.
______________________
Akça kantine indi. İki üç kişilik sırayı görünce rahatladı. İştahlı bir kız olduğu için hemen hemen her teneffüste ufak tefek şeyler de olsa atıştırmayı seviyordu. Zaten sırf bu yüzden onu hiç terk etmeyen bir göbeği vardı. "Sadık dostum." dedi eliyle göbeğini sıvazlayarak.
Sırada duran uzun boylu bir oğlan Akça'yı görünce gülümsedi ve kenara çekildi. Önündeki iki arkadaşının omuzlarına vurunca oğlanlar ne olduğunu görmek için döndüler. Mert ve diğerleri Bozkurt soyundandı ve en fazla üç veya dört ortak dersleri vardı. Çok yakın değillerdi ama iş selam sabaha gelince eksik etmezlerdi. Onları birkaç kez Baybora ile birlikte görmüştü.
"Buyur." dedi Mert eliyle işaret ederek.
Akça şaşırdı. "Ne münasebet? Siz alın."
"Olur mu yenge. Öncelik senin."
"Yenge mi? Ne diyorsun sen be?"
Mert sırıttı. "Başkurt'umuzun sevgilisi değil misin?"
"Allah Allah! Nerenden uy..." Akça bir anda sustu. Bayram öncesi Baybora ile olan olayı hatırladı. Sıkıntılı bir nefes verdi. Elbette! İyi de o anlık bir şeydi. Hem bunlar nereden duymuştu? Arkasında bir kıpırdanmayı fark edince başını çevirdi. Bronz telli ela gözlü kızla göz göze geldi.
"Ne alacaksan al. Bekliyoruz." dedi ters ters. Akça kızın gözlerindeki kini açıkça görebiliyordu. "Hadisene be!"
Akça kendini zor tutarak kantine döndü ve Nilüfer Teyze'den bir kek ve su istedi. Siparişini alınca kimse ile uğraşmamayı kafaya koyarak Baybora'yı bulmayı kafasına takmıştı. Fakat ela gözlü kız sırada ilerlerken Akça'ya sert bir omuz attı.
Akça öfkeyle kıza döndü. "Bana bak! Kırarım senin o kolunu!"
"Ne var be?" dedi kız arsızca. "Sen geldin çarptın. Bir de suçlu ben mi oldum?"
"Kızım yaşça küçüksün, ayağını denk al. Saygı sınırlarını aşma!"
"Ne yaparsın bozuk kan! Olmayan dişlerini boğazıma mı geçirirsin? Ya da zayıf insan pençeni mi savurursun?"
Akça derin bir nefes aldı. Ettiği hakaret mi onu daha çok öfkelendirmişti yoksa bunca doğaüstünün arasında zayıf bir insan olmaktan mı bilmiyordu. Bildiği tek şey öfkeden kudurmuş olduğuydu. Kızın üzerine yürüdü ama aralarına giren sert bir cisim yüzünden daha fazla ilerleyemedi.
"Onun pençesi olmayabilir ama benimki yerimde duruyor." dedi Mert.
Ela gözlü kız bir adım geri gitti. Tehdidin boş olmadığından emindi. Doğaüstüler dünyasında boş tehditlere yer yoktu.
"Geri bas kızım. Alt sınıf olarak üst sınıflara saygını da koru yoksa o uzun dilini dişlerimle koparır sana yediririm."
Mert'in gırtlağından yükselen hırlama sesi tüm kantini doldurdu; parlayan mavi gözleri ve bakması bile ürkütücü olan sivri dişleri onu korkutucu birine çevirmişti. Kız daha fazla bir şey söylemeden arkasına bakmadan kantini terk etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Lise [Hayalet Serisi #1] (Kitap Oldu)
Werewolf#1 03.09.2016 #ÖneÇıkanHikaye * İlk kitap, gerilim ve korku unsurları içerebilir(cin gibi varlıklardan korkuyorsanız.) Akça, babası tarafından büyütülmüş, kendi halinde genç bir kızdır. Hayata dair çok tecrübesi yoktur ve bu onu rahatsız...