Serap Ayça, hayallerini gerçekleştirmek üzere, bu yepyeni dünyaya ayak basmıştı. Uzun beyaz bulutların ülkesine... Hayalinin ülkesi Yeni Zelanda'ya...
Büyük hayaller, büyük umutlarla gelmişti. Onu nelerin beklediğini bilmiyordu ama, daha adımı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Serap Ayça ile Maui alışverişlerini kırk yıllık ahbap gibi neşe ve muhabbetle tamamlamışlar sonra da, Şeyma'nın Mango Cafe'sine gidip bir Türk kahvesi içmeye karar vermişlerdi. Şu anda oturdukları masada Şeyma'nın meraklı surat ifadesiyle karşılıklı bakışıyorlardı. Şeyma onları ilk gördüğünde ağzı açık bir şekilde ikisine de bakakakalmıştı ama Haru'ya ne olduğu konusunu içinde saklayarak, bütün gün bir türlü ulaşamadığı Serap Ayça'yı nihayet karşısında kanlı canlı gördüğü için de sevinmişti. Şaşkınlığı ise hala devam ediyordu, bu kızın bilmediği huyları mı vardı ne, daha bu sabah Haru ile kahvaltıya gitmemiş miydi, şimdi de akşamın dar vakti elin adamıyla çıkagelmişti. Yoksa bu kız yere bakan yürek yakanlardandı da haberi mi yoktu?
"Benim güzel arkadaşım nerelerdeymiş bakalım, gözlerim yollarda kaldı ne zaman gelecek, ne zaman arayacak diye." imalı bir şekilde sarılmıştı Serap Ayça'ya. "Sanırım yeni arkadaş bulmuşsun kendine, yanlış mı görüyorum?" diye sormadan da edememişti tabi. Serap Ayça daha bir şey söyleyemeden elini uzatıp Maui'ye "Hoş geldiniz, ben Şeyma, bu güzel kafenin ortağıyım. Buyurmaz mısınız, sizi şöyle en güzel masamıza alayım." diyerek onları deniz manzaralı masaya oturtmuştu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Az evvel tokalaşmışlardı ama kendini tanıtmadığını fark eden Maui, "Özür dilerim, kendimi tanıtmayı unuttum. Birden karşımda bu kadar güzel bir Türk kızı daha görünce nutkum tutuldu gerçekten. Ben de Maui Taylor, Serap Ayça'nın yarın sabahtan itibaren çalışacağı Penihana Te Ahiahi Utuafare (Akşam Aile Pansiyonu)'nun sahiplerinden biriyim. Tanıştığıma memnun oldum." diyerek Şeyma'ya sevimli bir şekilde baktı.
Şeyma bu tanışmadan bir anlam çıkarmaya çalışarak Serap Ayça'ya döndü. "Aaa, güzelim ben önce şunu bir kavrayayım, siz ne zaman tanıştınız? Bay Taylor, yarın sabah onun pansiyonunda işe başlayacağını mı söyledi anlayamadım da ben?" Sert bakışlarıyla Serap Ayça'nın etlerini çimdik çimdik ediyordu sanki. Serap Ayça, yüzüne kocaman bir gülümseme yayarak, arkadaşının sessiz öfkesini sakinleştirmeye çalıştı. Maui'yi artık yabancıdan saymayarak ve onun Türkçeyi çok iyi anladığını bildiğinden çekinmeden anlatmaya başladı. "Şimdi Şeyma'cığım, bu sabah Haru ile kahvaltıya çıkacaktık ya hani, olmadı geri dönmek zorunda kaldık. Ben de günü ziyan etmeyip iş aramaya çıktım. Çalışabileceğim bütün restoranları ve otelleri gezmeye başladım. Her birine özgeçmişimi bıraktım. Ama bil bakalım ne oldu?"
