''Gerçekten amacını anlamıyorum. Jaejoong, ben buraya seninle konuşmaya, dertleşmeye geliyorum ve sen bana Yunho'dan bahsediyorsun. Bu adama neden taktın?''
Jaejoong derin bir iç çekti. Neden kimse onu anlamıyor, inanmıyordu? Jihyo onun sevgilisiydi, ona güvenmeli ve destek olmalıydı.
''Bak seni kırdıysam üzgünüm ama ben değil o adam bana taktı. Neden kimse inanmıyor anlamıyorum.''
''Bir mantıklı düşün. Jung Yunho, sadece Kore'de değil yurtdışında da ünlü ve herkes tarafından sevilen adam, seni istiyor? İnandırıcı geliyor mu? Bir kere adam gay bile değil. Hadi bana baksa neyse...''
''Sana baksa gözlerini oyarım.''
Jihyo gülümsedi ama yorgundu. Jaejoong artık onu yoruyordu.
''Benim gitmem lazım, sonra görüşürüz.''
Jihyo yalan söylemişti. Artık Jaejoong'la buluştuğunda yanında kalmaya dayanamıyordu. İçi daralıyor, eskisi gibi mutlu olamıyordu.
Sokaklarda uzun uzun yürüdü ve bir bankın orada durdu. Oturdu ve düşündü. Jaejoong'u neden sevmişti? Eğlenceli biriydi, sert aynı zaman da sempatikti. Heyecanlı ve tutkulu bir ilişkileri vardı. Ama son zamanlarda, o eve taşındığından beri sürekli o Yunho denen adamdan bahsediyordu. Eski neşesini yitirmiş ve depresif olmuştu. Jihyo her şeye rağmen yanında olmak istese de kalbi ondan uzaklaşıyor ve başkasına çekiliyordu.
Yaptığının yanlış olduğunu biliyordu. Ama kalbine engel olamıyordu. O adam aklından çıkmamıştı. Güçlü kollarıyla kendini saran o adamı özlüyordu.
YOU ARE READING
İNANÇ
General FictionJaejoong arkadaşlarına da sevgilisine de herkese söylese de kimse ona inanmamış, kendini beğenmişlik yaptığını düşünmüşlerdi.Sonuçta ünlü şarkıcı mükemmel adam her gün gördüğü komşusu Jung Yunho'nun kendisine saplantılı olduğunu söylüyordu.