Raan konseyini oluşturan dört usta; Alash, Miro, Goyy ve Jara, buhara batmış yüzlerinde korkunç gölgeler titreşirken, bir ucu yaşlıların bilincine açılan Dipsiz Kuyu'nun dört yanında dimdik duruyorlardı. Dipte yüzbinlerce görüntü iç içe geçerek, inlemeye benzer bir sesle inanılmaz bir karmaşa yaratırken onların gözleri, önlerinden durgun bir dere akıyormuşçasına donuktu. Orada, o ana kadar yaşamış tüm Kûthluların bilinci bir çorba gibi fokurduyor, Mutluluk Vadisi'nin çatlayan toprağından acı dolu dumanlar süzülüyordu pembemsi gökyüzüne. Bir şey konseyin aşağıya yolladığı, plazentalarında acıyla kıvranan ruhları bir anda sislerin içine çekiyor, geride sadece hüzünlü haykırışlar kalıyordu.
Alash ne yapacağı asla belli olmayan; incecik kemiklerin üstünde buruş buruş derilerle kaplanmış yüzünü aşağıya çevirerek "Jiparit O Sarr," dedi boğuk bir sesle. Aldığı tek bir solukla kuyunun üstünde büyüyüverdi gölgesi. Diğerleri de aynı sözleri tekrarlayarak onu izlediler. Bedenleri havada salınırken kuyunun ışıltıları kapkara gözbebeklerine sızmaya çalışıyordu. Sanki beyinleri birbirlerine bağlıymışçasına bir zamanlamayla ağızlarını sonuna kadar açıp bir bıçak kadar sivri, boyalı tırnaklarıyla dillerine bir çizik attılar. Koyu kırmızı damlalar kuyuya düştükçe görüntüler delice bir hızla yer değiştirmeye başladı. Diplerden yukarıya güçlü titreşimler yayan fısıltılar yükseliyordu. Rahipler sağ ellerini ileriye uzattıklarında vücutlarından koyu bir yağmur bulutundan farksız fırlayan enerji tam ortada birleşip görüntülerin merkezine koyu bir gölge düşürdü. Artık her şey oraya akıyor, bilincin görsel hafızası rahiplerin kafasındaki temel sorunun dışına çıkan bilgileri eleyerek geleceğin içinde lanetli bir karşılık arıyordu. Kuyunun iç yüzeyinden sızan mavi sis ortadaki gölgeye dökülüyor, dipteki kaynaşmayı adım adım örterek ilerliyordu. Gölge enerji dalgalarıyla yoğrulur, her köşesinde yoğruşarak değişen şekiller üstte kalmak için yoğun bir çaba harcarken rahipler gözlerini yumdular. Gölgeden fırlayan güçlü bir enerji dalgası ellerinden vücutlarına yayılarak manevi güçle yoğrulmuş vücutlarını ele geçirip sallamaya başladı. Bir süre sonra gözleri yeniden açıldığında aşağıda koskoca bir yüz kendilerine bakmaktaydı. Şaşkınlığı binlerce hahthtır unutmuş KourânGarr'ın bekçileri sarsılıp, kehanet birliğini bozmamak için kendilerini zorlukla denetime aldılar. Aşağıda sakince onları süzen Ator'du. Enerjiyle birbirine bağlanmış eller titremeye başladı. Onların şaşkınlığını farkeden Ator hiçbir zaman olmadığı kadar muzip bir ifadeyle rahipleri süzdükten sonra arkasını döndü. Bir süre öylece kaldı. Baş yine yüzeye çevrildiğinde artık kahkahalar atan yüz Palanch'ın bilgi ve cesaretle aydınlanmış suretine bürünmüştü. Kehanet ışığı müthiş bir enerjiyle sarsılırken rahipler ellerini çekip dizlerinin üstüne çöktüler. Bir tek Alash titreyen bacaklarının üstünde korkunç yüzüyle ayakta kalmış, anlaşılmaz dualarla, dipsiz kuyuda kopan çığlıkları bastırmak için uğraşmaya devam etmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATARAAN
FantasyAtaraan daha yaratılmadı ama çok önceleri tüm evrende onun zaferlerinin şarkıları söylenirdi... Ve dostlar... Kaçak Tharr'ların yükselişi ve tüm galaksiyi teröre boğması değildi ruhların efendileri, Kourangarr Yaşlıları'nın kafalarını karıştıra...