4. BÖLÜM

7.6K 421 30
                                    


❀Düzenlendi❀


3 HAFTA SONRA

Tam tamına dört haftadır bu oyun devam ediyordu ve Emma, her geçen gün gücünün tükendiğini hissedebiliyordu. Gerçekten bu yaşananlardan dolayı gururu çok incinmişti. Her gün "Bu daha ne kadar devam edecek?" diye sorup duruyordu kendisine. Daha ne kadar devam edecek?...

Emma odasında bir ileri bir geri yürüyüp duruyorudu. Jenna bir süre sonra artık dayanamayıp:

- Kızım yeter. Benim başım döndü. Otur bir hele, ne yapacağımızı birlikte düşünüp, karar verelim, dedi.

- Düşünecek bir şey mi var Janna ? diye sordu Emma.

- Elbette var. Düşünmeden asla bir şey yapamazsın, dedi Jenna bilge bir şekilde.

"Hım" diye bir ses çıkarıp sessizce düşündü Emma. Bir süre sonra fikir bulmanın verdiği sevinçle gülümsedi.

- Ben düşündüm ve kararlıyım, dedi Emma.

- Ne düşündün bakalım ? diye sordu Jenna.

- Bence Dükü direk öldüreyim! dedi Emma kararlı bir şekilde.

- Ah, Emma insan öldürmek o kadar kolay mı sanıyorsun? Hele de bir Dükü, dedi Jenna gülerek.

Emma ve Jenna gerçekten çok iyi anlaşıyorlardı. Emma, Jenna'yı tıpkı ölen annesine benzetiyordu. Belki fiziksel değil ama ruhsal.

Jenna, insanı saran, teselli eden dostluk ve sevgi dolu bir havası vardı.Onun için ona hemen bağlanıvermişti Emma. Onu kırmak veya incitmek istemiyordu. Onun fikirlerine her zaman saygı göstermişti. Jenna gerçekten çok zeki bir kadındı. Ne zaman ne yapılması gerektiğini gerçekten çok iyi biliyordu.

- Jenna ben bıktım artık. Uzun bir süredir burada Dükün soytarılığını yapıyorum. Dayanamıyorum Jenna. Bana yardım et kurtulayım yoksa yakında kendimi öldürebilirim, dedi Emma sitem edercesine.

- Emma nasıl aklına böyle saçma fikirler geliyor gerçekten anlamıyorum. Biraz mantıklı düşün. Bu dediklerinle hiçbir yere gelemezsin, dedi Jenna kızarak.

- Tamam Jenna. Sen ne yapmayı düşünüyorsun peki ? diye sordu Emma gözlerini Jenna'ya doğru dikerek.

- Çok güzel bir fikrim var, dedi Jenna gülümseyerek.

*****

James kahvaltısını yapmış, şimdi ise sahile yanına birkaç adam alıp gidecekti. Yanına en güvendiği adamlarını aldı ve kalenin avlusuna indi. Daha sonra seyisin getirdiği atına bindi ve yola çıktı. Yaklaşık 15 dakika süren yolculuğun ardından gelecekleri yere vardılar. James atından inip, atını yanındaki askere bıraktı. Daha sonra denizin kenarında olan kayalıklardan birine doğru yürüyüp, oturdu. Etrafını inceleyip, temiz havayı içine çekti.

Burada mavi deniz, mavi gök birbiriyle kucaklaşırdı. Bazen nazlıca, bazen de suları yok denecek kadar azalan bir denizin olduğu yer, o dantel görünüşlü tarihi kaleye, bayram yerine, sedir, erguvan, ladin, keçiboynuzu, çınar gibi daha birçok görkemli ağaca ulaşırdı. Yolu çevreleyen girdili çıktılı sokaklar, küçük iki katlı evleri bahçeleriyle birlikte koruyordu. Bostanları, arsaları, tahta perdeleri, çeşmeleriyle insana ferahlık veriyordu burası.

 Bostanları, arsaları, tahta perdeleri, çeşmeleriyle insana ferahlık veriyordu burası

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KALBİMDEKİ LEKE #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin