1.1

42.4K 1.7K 1.3K
                                    

Herkese merabaa.

Geçen bölüm iyi yorum geldi hemen bölüm atayım dedim. Uzun oldu.

Oy ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

✔✔✔

İyice aydınlanan hava ile etrafa bakınırken içim bir sıkıntılıydı. Hem kendim için hem de onun için. Kendi açımdan eminim birazdan konakta zılgıtlar ve feryadlar kopacaktı. Sonra büyük bir kaos çıkacaktı. Anneme bir şey olmasın diye dualar edip durdum.

Onun açısından ise mesleki bir sıkıntı yaşamasını istemiyordum.

"Şey bundan indiğimizde beni yanında görürlerse sorun çıkmaz mı senin için?"diye sordum endişeyle. Tabiri caizse şu an iş aracıyla adam kaçırıyordu ve bunun pek de hoş karşılanmayacağını düşünüyordum. Kim varsa uyarmıştı fakat gittiğimiz yer başka bir yerdi. Yetki alanına giriyor muydu bilmiyorum ama sorun çıkabilirdi.

"Çıkar. Hem de büyük sorun çıkar"diyen ses başka bir sesti. Ve tanıştığım kadarıyla Hakan'ın sesiydi. Kulaklık mikrofonuyla konuştuğum için sesimi duymaları normaldi.

Dedikleri beni iyicene gererken farkında olmadan iki elimle tutunduğum kolu sıkmaya başlamışım.

"Ne yapacağız? En iyisi beni Bitlis tarafında indir"dedim telaşla. Sorgulayıcı bakışları anında yüzümü buldu. Emin miyim diye baktı hatta. Emindim. Eğer sorun çıkacaksa beni indirebilirdi.

"Dolmuş mu bu indi bindi yapıyorsun kızım?"diye sinirle sordu. Kulağıma doluşan gülme sesleri ile adamın ne kastettiğini yeni yeni anlamıştım. Helikopteri öyle indirim tekrar kaldırmak zor olmalıydı anlaşılan. Benimki laftı işte.

"Abim de orada görev yapıyor. Yardımcı olacaktır bize. Sen kalacak yer düşündün mü?"

"Şey..bir otelde  ya pansiyonda kalırım birkaç gün. İdareten. Sonra bakarım başımın çaresine. Düşünme sen beni"dedim içi rahat etsin diye gülümseyerek. Bakışları yüzümde gezinirken bakışlarında mevcud olan sıkıntı nüksetti yine.

"Otel,pansiyon...zor olmaz mı?"diye sordu kısık bir sesle.

"Yok ya olmaz. Ne olacak ki?"dedim gülümsememe devam ederken. Bu rahatlığım nereden geliyordu bilmiyorum fakat rahat değildim zaten. Hiç ev dışında bir yerde yatmadığım için bilmiyordum nasıl olacağını ama bunu dert edinip sıkıntı yaşamasını istemedim daha fazla. Yeterince sıkıntıya sokmuştum adamı.

"Kalamaz komutanım. Peşine iti kopuğu düşer. Tek başına kalamaz"diye başka bir ses duydum. Kesin bir tavırla konuşan bu kişi Pakdem'di. O da diğer askerdi.

"Kalırım ya niye kalmayayım. İnsanlar kalıyor o kadar"dedim onlara doğru. Ama pek tatmin olmuş gibi değillerdi. Neden böyle yaptıklarını anlamıyordum. Birkaç gün kalacaktım sadece.

"Sen yapamazsın"diye reddederek mırıldanan adam ile ardımı döndüm. Sıkıntıyla başını iki yana sallıyor ve kalamayacağımı söylüyordu.

"Kalırım. Valla kalırım. Daşünme sen"

"Nasıl düşünmeyeyim!"diye yükselince sindim yerime. Bağırırcasına konuşması burukluk oluşturmuştu içimde. Yine de ters gitmedim. Kollarına tutundum tekrar dikkatini çekmek için. 

"Sadece benim yüzümden sıkıntı yaşamanı istemiyorum"dedim kısık bir sesle.

"Bu yaşamamış halim mi? Sıkıntılarım daha yeni başlıyor oysa!"diye tersleyince duraksadım. Kollarını tutan ellerim gevşedi bir an için. Suçlayıcı bakışlarına bakmamak adına başımı eğdim önüme. Muhtaç olduğum insanın böylesine tersleyerek konuşması canımı yakmıştı. Çünkü bin tane laf etse de ondan şu an için gidemezdim. Ona muhtaçtım. Onca lafına rağmen yine bir sözüne bakmak zorundaydım. Nemlenen gözlerimi kırpıştırıp ellerimi çözdüm ve yerime geçmek için hamle yaptım. Fakat belime dolanan kol kalkmama izin vermeden beni geri yanına oturttu.

Kız Kaçıran |Askeri Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin