Bölüm 37 / Kesin Sonuç

60.2K 2.2K 77
                                    

"Hadi ama," diye mırıldandı Tyler bana omuz atarak. "Benimle hâlâ konuşmuyor musun?"

Başımı çevirerek hastanenin boş koridoruna baktım. Evet, onunla konuşmuyordum.  Hamile olabilme ihtimalimi bana söylememişti. Bunu neden yaptığını biliyordum. Eğer hamile olduğumu bilseydim aldırırdım, bunu o da biliyordu.

Ya da aldırmazdım.

Evde bol bol kavga ettikten sonra kapıyı çarpıp çıkmıştım. İlk işim hastaneye gelmek olmuştu. Eğer içimde gerçekten küçük bir Tyler varsa ne yapacağımı bilmiyordum.

Test yaptırmıştım ama saatler geçmesine rağmen sonuçlarını alamamıştım. Tyler elini omzuma koydu ve hafifçe sıktı.

"Onu aldıracak mısın?"

İç çekerek dirseklerimi dizlerime yasladım ve yüzümü sıvazladım. "Bilmiyorum."

"Yapma," dedi üzgün bir sesle. 

Omzumu silkerek elinden kurtuldum ve kafamı eğerek eski ayakkkabılarına bakmaya başladım.

"Daha hamile olduğum kesin değil."

Bir şey söylemedi. Bende konuşmaya pek hevesli değildim zaten. Ama hamile olabilme ihtimalimi benden saklaması o kadar kalbimi kırmıştı ki.

Bomboş beyaz koridorda yankılanan ayak sesleriye doğruldum. Her şeyin beyaz olması iticiydi. Hastanelerden nefret ediyordum.

Hemşire, elinde bir dosyayla bize yürüyordu.

Kalbim kulaklarımda atıyordu. Tyler benden önce davranarak ayağa fırladı.

"Hamilemiymiş?"

Nefesimi tuttum.

Hemşire üzgün bir suratla başını iki yana salladı ve elindeki dosyayı Tyler'a uzattı.

"Üzgünüm." Ardından bana döndü ve yanıma gelerek omzumu okşadı. "Boş ver. Daha küçüksün zaten."

Bu aptal kadın üzüdüğümü mü sanıyordu? Belki. Birazcık. Çok az.

Bakışlarımı çekinerek Tyler'a çevirdim. Hayal kırıklığı bedenini öyle sarmıştı ki fark etmemek imkansızdı.

O an bir şeyi fark ettim. Üzüldüğü zaman başını eğiyordu. Perçemlerini gözlerinin önüne getiriyordu ve sesi değişiyordu.

Aman Tanrım.

Hemşire oradan uzaklaşırken yerimden kalktım ve Tyler'ın koluna girdim. "Bak o da küçüksün dedi."

Kafasını salladı ve sürünerek yürümeye başladı. Bu halleri beni de üzüyordu. Kavga etmiyorduk, küs değildik ama aramızda bir soğukluk vardı işte. Beni kucağında gezdiren adam yoktu artık. İğrenç yemeklerimi zevkle yiyip sonra da yanında olduğum için milyonlarca kez teşekkür eden adam gitmişti. Yerine soğuk, duygusuz biri gelmişti.

Bu duruma dur demenin zamanı gelmişti.

"Hadi bara gidelim," dedim hastaneden çıkarken. Kaldırımın ortasında durdu ve bana bakmaya başladı.

"Ne?"

"Evet. Hadi!"

Kaşlarını çattı ve benden uzaklaştı. "Yaşın yetiyor mu ki?" dedi iğneleyerek. Omuz silktim ve elini sıkıca tuttum.

"Yeter yeter."

Yüzünü buruşturduktan sonra kolunu belime sardı ve kendine çekti. Bunu bile zoraki yapmıştı sanki.

"Eve gidiyoruz."

Somurtmamak için kendimi zor tuttum. Başımı çevirerek sokakları izlemeye başladım. Bir şeyin aklını kurcaladığına emindim, tek sorun ne olduğunu bilmememdi.

Sarı BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin