yanında olabilmek için bir can daha istedim yıldız kayarken

1.8K 221 184
                                    

Saatlerce tüm bedenim titremiş, hiçbir şey yapamadan öylece dikilmiştim boş sokakta.

Lambalar ne kadar yansıtabilirse ışığını o kadar yansıtıyordu yola. Adımlarım Chanyeol'ün evine uğruyordu her zamanki gibi.

Merdivenleri büyük bir hızla çıktım pembe saçlarını görebilmek umuduyla. Ne fayda eski, beyaz kapı ardına kadar açık. Rüzgarın etkisi ile gıcırdıyor, sağa sola sallanarak. Korku tüm bedenime iplerini dolarken içeriye giredim. Onu görmek, onu öpmek istiyordum.

Bir saate yakında hemen kapının yanındaki merdivende oturdum. Karnım ağrıdı, ben ne kadar üşüttüğümü iddia etsemde biliyorum, korkularım yüzünden böyle olduğumu.

Birkaç saatte özlediğim bedeni bir türlü göremiyorken evine attım adımlarımı.

Ne kadar boştu ev. O yoktu. Adım sesleri yoktu. Güzel sesi ulaşmıyordu kulağıma. Geri gelsin istiyordum ama yoktu. Nerede olduğunu bilmiyordum. Nasıl hissettiğini bilmiyordum. Ne düşündüğünü bilmiyordum.

Tek bildiğim bana aşık olmamalıydı. Ona aşık olmamalıydım.

Boş boş ayakta dikilmek yerine kokusunun üzerine sindiği battaniyeyi alarak farklı çeşitlerde, rengarenk çiçeklerin olduğu balkona attım kendimi. Battaniye sıcaklığım ile ısınırken ben kendimi buz gibi hissediyordum. Chanyeol yoktu.

Beni ısıtan vücudu yoktu.

Elleri yoktu.

Ağlamamak için karşımda duran binalara ve dışarıda dolanan insanlara bakıyordum.

Orada kaç saat kaldım emin değilim. Saatin çıkardığı tik tak sesleri çok fazlaydı. Yıldız ve ay sessizce köşelerine çekildi. Bulutlar dans ederek gökyüzü ile oynadı. Bulutları bir şekile bile benzetemedim o an. En büyük eğlencem bile acı veriyordu.

Sıcacık bir şey etrafıma dolandığında iki saniyede de olsa ısındığımı hissettim. Kalbim ısınmıştı.

Kesik nefesleri kulağımda yankılanırken çevirdim bakışlarımı güzel yüzüne.

Kırmızı gözler ve göz altı torbaları neden bu kadar acı vericiydi? Dağınık duran pembe saçlarını elimle düzeltmek istesemde kalbimin acısı daha kötüydü. Elim kalbimin üzerinde yuvarlaklar çiziyor, rahatlatmaya çalışıyordu zavallı kalbimi.

Sevdiğim adam karşımda bu şekilde, bitik bir halde iken ne yapacağımı şaşırmıştım.

Ellerimle güzel yüzünü tuttum ve yaklaşarak sayamadığım kadar çok öpücüğü kondurdum. Kelebek olup uçmamalarını söylemiştim onlara fısıldayarak.

Chanyeol'ün gözleri cam gibi olurken tekrar ağlayacağını düşündüm. Ağlamasını istemediğim için konuştum. Ne kadar saçma olduğunun bir önemi yoktu. O gülsün ve ağlamasın yeterdi.

"Chanyeol biliyor musun, iki tane çocuk gördüm. Birbirlerine söz verdiler. Büyüyünce evleneceklerini söylediler. Küçük kız ilk önce kızdı ama sonra çocuğu öptü ve koşarak annesinin yanına gitti. Küçük çocuk ne yaptı biliyor musun? Elini yanağına koydu ve öylece durdu orada, annesi çağırdığında anca kendine geldi. Küçük kız ise arkasında bıraktığından bihaberdi. Tıpkı senin gibi."

Yüzümü güzel gözlerinden çekip dans eden bulutlara baktım.

Dudakları sağ omzumun üzerinde oyalanıyordu. Bir miktar huzur bıraksın istedim. Bir anda huzur tüm vücuduma yayılırken boğuk sesi doldurdu soğuktan dolayı uyuşan kulaklarımı.

"Özür dilerim, gardenyam. Hatalıyım. Biliyorum. Kahretsin ki biliyorum. Ama söylesene hala inanamıyorum. Gerçek değil de. Sadece şaka yapmak istedim de. Ama bunlar doğru deme. Canım yanıyor, gardenyam."

Light Of Day // chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin