11. Bölüm: Sergi Meselesi

84 11 19
                                    

Çınar bütün gece doğru düzgün uyuyamamış yatağında dönüp durmuştu. En sonunda sabaha karşı pes etmiş sızarak uyumuştu. Sabah 07.30 da Selim'in çalan telefon alarmıyla uyanan beyler yarım saat içerisinde hazırlanıp otelin kahvaltı salonuna çıktılar. Özge ve Buse ise onlardan önce hazırlanıp kahvaltıya çıkmışlardı. Çınar ve Selim'de onlara katılınca güzel bir kahvaltı sohbetini paylaşmaya başlamışlardı.

Buse; "Bugünkü gezi planımız nedir abilerim?"

Selim; "Öncelikli istikamet Beşiktaş abicim. Sergiyi gezdikten sonra yine Beşiktaş taraflarında oluruz. Deniz müzesine falan gideriz olur mu?"

"Olur abicim, o zaman kahvaltımızı çabucak yapalım. Kendimi biran önce İstanbul sokaklarına atmak istiyorum."

Kahvaltının ardından hazırlanıp Beşiktaş'ta ki sergi salonuna doğru yola çıktılar. Arabayı Beşiktaş Çarşı otoparkına park ettiler. Önce çarşıyı dolaşıp ardından sergi salonuna gitmeye karar verdiler. Çarşıyı dolaşırken Çınar'ın Özge'ye olan samimi davranışları Selim'in dikkatini çekse de bir şey söylemedi. Özge ise Çınar'ın bu samimi yaklaşımlarına onun koluna girerek karşılık verdi. Çarşı dolaşıldıktan sonra sergi salonuna geldiler. Yaklaşık üç saat sergiyi gezip tüm resimleri tek tek inceleyen Özge sergi çıkışı Çınar, Selim ve Buse'ye dönerek "Bana eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Şimdi size güzel birer kahve ısmarlayabilirim" dedi ve tekrar çarşıdan geçerek otoparka doğru yol aldılar.

Arabaya bindiklerinde Buse heyecanla "İlk hedef İstanbul Deniz Müzesi'dir ileriiiiiiiii" diye şakıdı. Önce İstanbul Deniz Müzesi'ni gezen Çınar, Özge, Selim ve Buse oradan çıkıp Koca Yusuf Paşa çeşmesini ziyaret etti. Ardından Çırağan Caddesinden geçerek Ortaköy'e ulaştılar. Ortaköy sahilinde yürüyüş yaparken Buse ilerideki kumpircileri göstererek "Abi buranın kumpiri meşhurmuş bir yerde oturup yesek olur mu?" diye sordu. Selim kolunu Buse'nin omzuna atarak "Sen iste başımın tatlı belası tabii ki de yeriz" dedi ve dörtlü sahilin sonundaki salaş ama güzel bir cafe ye oturarak kumpirlerini ve çaylarını sipariş ettiler. Buse ise her zaman ki gibi fotoğraf çekmeye başlamıştı bile. Özge ise her fotoğrafta Çınar'a biraz daha sıkı sarılıyordu. Buse, Çınar ve Özge'nin fotoğraflarını çektikten sonra daha fazla dayanamayarak "Çınar Abi! Özge Abla! Siz ne güzel oldunuz böyle yahu" dedi sevimli sevimli sırıtarak.

Selim'de sabahtan beri beklediği fırsatı yakalayarak hemen söze girdi.

"Evet Buse haklı. Sabahtan beri bir sevgi yumağı oldunuz gidiyorsunuz. Fark etmedim sanmayın."

"Öyle mi hiç farkında değiliz Selim Bey. Değil mi Çınar?"

"Yoooo! Ben gayette farkındayım. Sanki biraz flörtleşiyor gibiyiz. Değil mi Özge?"

Özge bu sözleri duyunca gözlerini yuvalarından fırlayacakmışçasına açarak "Flörtleşiyor muyuz Çınar?" diye sordu.

Çınar sandalyesine yaslanarak bacak bacak üstüne attı. Cebinden çıkardığı sigarasını yaktı. Sigarasından bir nefes alıp dumanını denize doğru üfledi ve "Bence biz bir şansı hak ediyoruz" dedi.

Bunun üzerine masada büyük bir alkış koptu. Selim "Sonunda" diyerek Çınar ve Özge'yi tebrik etti. Buse'de tebriklerini ilettikten sonra "Hale bak büyük bir olayı kumpir yiyerek ve çay içerek kutluyoruz" diyerek güldü. Çınar ise Buse'nin burnundan makas alarak "Kenduni akşama sakla finduk. Asıl kutlama akşama" dedi. Buse olumlu anlamda başını salladığında Selim büyük bir ciddiyetle doğrulup çay bardağını eline aldığında herkes büyük bir dikkatle ona bakıyordu.

"Çayımı bu güzel çifte kaldırıyorum" dediğinde diğerleri de gülerek ona eşlik etti. Ortaköy'deki cafe den kalktıktan sonra sanatçılar parkına gittiler. Orada da gezip bol bol fotoğraf çektikten sonra dinlenmek üzere otele geri döndüler.

KELEBEĞİN ÖYKÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin