1

19.2K 376 152
                                    

Multimedya : Umut Baylas

Küçük umutlar var hayatımda mesela, aşık olabilme ihtimali. Birini deli gibi sevebilmek, sevilmek. Umut ben 16 yaşındayım. Yeşil gözlü, sarı saçlı; ne çok zayıf, ne çok kilolu. Çok kısa değilim, uzunda sayılmam normal bi çocuğum. Her gün okuldan eve, evden okula gidip gelen, sıradan bi çocuk. Ama size beni farklılaştıracak, size göre beni normallikten kapı dışarı edecek, kimisinin kınayarak, kimisinin acıyarak, kimisinin ise iğrenerek baktığı bi gerçegi söyleceğim ben EŞCİNSELİM.

Her gün ki gibi sabah alarm çalmadan, annem beni uyandırmıştı. Sitem ede, ede ortalığa bir sürü küfür savurup, yatağım'da bir kaç tur döndükten sonra kalkıp üstümü giyindim. Aşşağı indiğimde kahvaltı hazırdı, hemen oturdum. Bir kaç bişey atıştırıp, annemden öpücüğümü de alıp dışarı fırladım. Yolda giderken, arkamda beliren bi nefesle irkildim. Döndüğüm de Anılı gördüm. Usul usul yaklaşıp beni korkutacaktı akıllım, yermiyim ulan diye gurur duydum içten içe kendimle, Anıl yine birşeyler atıp duruyordu, her zaman ki hali; gelir bana anlatır ben inanmış gibi yaparım, sonra o da inandığıma ikna olunca konuyu bitirir. Kafam yine Anıl'ın boş muhabbetleriyle şişmiş bir şekilde yolda ilerken, karşı kaldırımda duran Ada'ma gözlerim takılı kaldı. Uzun, kumral, giydiği gömlekten bile belli olan kol kasları ve takım elbisenin içinde ki asil duruşu. Her türlü hayran olunası bir adam. O anda enseme gelen bir şaplakla irkildim.
"Alo; olum sana diyorum daldın gittin yine. Ada'ma dik dik bakıyorsun, az da karıya, kıza bak lan dingil." Çok utanmıştım bir an, yer yarılsada içine girsem diye Allah'a etmediğim dua kalmadı. " olum mal mısın? Ne alakası var, öle daldım gittim, ha bu arada, sen kime dingil diyorsun." diyip, Anıl'ı kovalama ya başlamıştım, yakalasam bişey yapabileceğim den değilde, konu kapansın diyeydi telaşım. Okulun önüne geldiğimizde, ikimiz de nefes nefeseydik. " Hadi olum geç kaldık girelim içeriye" " Tamam, tamam hadi geldim." İçeri girdiğimde öğretmen daha gelmemişti, okulun ilk günü olduğu için herkes farklı yerlere oturmuştu, bende Anıl'la beraber en arka sıraya geçip oturdum.

Ders İngilizceymiş sıralarımıza oturmuş beklerken kalemim yere düştü. Kalemi almak için eğildiğimde, kapı  açıldı ve sınıftaki sesler bir anda kesildi, öğretmenin geldiğini anladığım an kafamı kaldırdım ve karşımda sabah okula gelirken gözlerimin takılı kaldığı ela gözleri gördüm. Boğaz'ım düğümlendi bir an, tesadüfün bu kadarı diye içimden geçirdim.
"Merhaba arkadaşlar; ben Sinan yeni İngilizce öğretmeninizim, bu dönem boyunca beraberiz. Elbette bugün ders falan işlemeyeceğiz ilk önce kendimi tanıtırım, daha sonra ise siz kendinizi tanıtırsınız. Nerde kalmıştık hah 7 yıldır Amerika'daydım, yeni Türkiye'ye geldim. Sizi sıkmam rahat bir insanımdır, öğretmen ögrenci ilişkisinden çok, abi kardeş ilişkisi olur aramızda ve son olarak bekarım." O son kelimeyi duyduktan sonra, ağzım kulaklarıma kadar çıkmıştı neden bu kelimeye bu kadar çok sevindiğimi bende bilmiyordum, ama aklıma gelen o ihtimal bütün sevincimi alıp götürmüştü. Sinan öğretmenin homofobik olma ihtimali bile  beni çok korkutuyordu. Herkes kendini tanıtırken, sıra bana gelmişti, heyecanlanıp dilimin sürçmesinden çok korkmuştum ama öyle bi  şey olmadı gayet akıcı bir şekilde hiç sekmeden kendimi tanıtmıştım, Sinan öğretmen beni biraz süzdükten sonra "Memnun oldum Umut. "diyip gözünü ön sıramda oturan Bahar'a kaydırdı, gözleri o kadar güzeldiki kaybolmak istedim oralarda bir ben olayım istedim bir benim olsun. İlk ders bittiğinde Anıl hemen bana dönüp; " olum bu sabah senin gözlerinin daldığı herif degilmi." Hafif sırıtarak söylemişti, birazda iğnelemişti. Omuz silkmekle yetindim. Teneffüs zili çaldığında, 5 dakika sonra Sinan öğretmen içeri girdi. "Evet arkadaşlar oturabilirsiniz, serbestsiniz ama lütfen fazla ses yapmayın ." Biraz kitap okuyup, müzik dinledim ders boyunca. Bütün kızlar Sinan öğretmenin yanına üşüşmüştü bile, sinirden mi yoksa kıskançlıktan mı bilmiyorum ama elimdeki kalemi ısırmaya başladım, o anda zil çaldı herkes dışarı çıkmak için hazırlanırken Sinan öğretmen bir anda "Durun bir saniye çocuklar ben her girdiğim her sınıfta bana yardımcı olması için bir sekreter seçerim, bu sınıfta unuttum galiba ıı Bi bakayım... Umut seni seçtim hayırlı olsun." Bana cevap hakkı dogmadan sınıftan çıktı Sinan öğretmen, bundan sonraki ders ise Matematikti aslında en sevdiğim ders, diğer derslerim de gayet iyidir ama matematiği ayrı bir severim. Hemen kitaplarımı sıraya koyduktan sonra, aşşağı kantine indim. İki tane çikolata aldıktan sonra sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Aniden birine çarpmamla elimdeki çikolataları yere düşürmem bir oldu. Yerde kaldığım süre zarfında bana çarpan o dingile Nasıl haddini bildireceğimi düşündüm, bir hışımla ayağa kalkıp tam suratının ortasına, annının çatına vuracaktım ki, karşımda okulun en zengin, en yakışıklı, en popüler çocuğu olan UZAY ÖZTÜRK'Ü gördüm. Kusura bakma bile demeye tenezzül etmeden yüzündeki o aptal gülümsemeyle beraber çekip gitti bende çikolatalarımı yerden alıp sınıfa doğru öfkeli bir şekilde yürümeye başladım.

Sınıfa geldiğimde Ömer hocanın daha sınıfa gelmediğini gördüm, ben sınıfa girdikten bir kaç dakika sonra içeri girdi. Baya zevkli ve yorucu bir ders oldu ilk gün falan dinlemeyip derse başlamıştı Ömer hoca tabiki her zaman olduğu gibi en çok ben katıldım derse. Matematik dersinden sonra tarih ve edebiyat dersinede girdik gün bitmişti sonunda eve dönme vakti gelmişti.

Eve doğru yürürken bütün günün yorgunluğu vardı üzerimde. Okulun ilk gününün olması, Sinan öğretmen ve son olarak Uzay Öztürk yorulamamın başlıca sebeplerindendi. Eve vardığımda aylardır boş olan karşı dairemize taşınan birileri olduğunu farkettim, hiç umursamadan birer ikişer merdivenleri çıkamaya başladım. Annem beni kapıda karşıladı ve hemen karşı daireye taşınanlar Hakkı'nda soru sormaya başladı, bişey bilmediğimi söyleyip yanağına öpücük kondurdum üstümü değiştirmek için odama çekildim. camdan baktığımda eşya taşıma işinin bittiğini gördüm.

Daha sonra annemin bağırmasıyla mutfağa doğru ilerledim, mutfağa girdiğimde annemin elinde bir tepsi gördüm, tepsinin üstünde iki tabak, tabakların içinde de dolma ve patates yemeği, yanında da salata ve ekmek vardı elime tutuşturup karşı komşuya vermemi söyledi. Biraz oflayıp pufladıktan sonra tepsiyi alıp dışarı çıktım karşı dairenin kapısını çalmaya başladım ikinci çalışımda kapı açıldı, karşımda duran kişiyi görmemle ağzımın açılması bir olmuştu. Si Sinan Öğretmen.

DERİN HİSLER (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin