Bölüm 1

98.3K 4.9K 3.5K
                                    

I. KISIM

Güneşli Günler

Medya: Tom Ze - Dor e dor

"Gelecekteki bana ve düşleriyle yaşayan herkese..."

***

Elindeki dosyayı karıştırırken gözlüğünün üstünden bana bakıyordu. Kahve fincanından hüpletmeli bir yudum çektikten sonra, dosyayı masanın üzerine attı ve iki yana dönüp duran patron koltuğuna yaslandı. Kalbim heyecandan kulaklarımda atıyordu.

"Nasıl buldunuz?" dedim, titrek bir sesle. Bir yandan da terli ellerimi eşofmanıma siliyordum.

"Kusura bakma Vildan ama bunu basmamız mümkün değil. İnsanlar bugünlerde bu tarz hikayelere ilgi göstermiyor."

"Vitamin."

"Ne?"

"Adım Vitamin, Faruk Bey."

"Evet, Vitamin, bu takma isim falan mı?"

"Hayır, kendi adım."

"Pekala." dedi, tırnağıyla dişlerinin arasını temizlerken. "Sen bu dosyayı al, daha ilgi çekici bir konu bulduğunda tekrar gel."

"Ama seçtiğim konu sizce de ilgi çekici değil mi? Bakın, okudunuz mu bilmiyorum ama hikayede kırk yaşında bir matematikçi var ve Şili'ye gittiği tatilde sahilde bir fraktal fark ediyor, önceleri önemsemiyor ama sonradan fraktalların gizli bir alfabeye işaret ettiğini çözüyor, sonundaysa bunun Tanrı'nın bize bıraktığı gizli bir mesaj olduğunu anlıyor. Düşünsenize yaşamın seyrini değiştirecek bir - "

"Sana da deli saçması gibi gelmiyor mu anlatırken?"

"Ne?"

"Bak Vasfiye'cim, biz bu romanı basarsak elimizde patlar, ekonomik olarak batağa saplanırız. Allah aşkına, fraktüllerin oluşturduğu saçma sapan alfabeyi insanlar neden merak edip okusun ki? Şahsen ben üstüne para verseler almam."

"Fraktül değil fraktal. Ayrıca adım da Vasfiye değil."

"Ahh, migrenim tuttu cidden." İki parmağıyla burun kökünü sıkarken yüzünü buruşturdu. Dosyayı masadan alıp ayağa kalktı ve rahat patron koltuğu fırfırı gibi dönerken benim sindiğim küçük sandalyenin karşısındaki deri koltuğa yerleşti.

"Bunu seni üzmemek için söylemiyordum ama yalnızca konu seçimin değil, yazı dilin de halka hitap etmiyor, Vefika. Anlamak için tekrar tekrar okuman gerekiyor, baş ağrıtıcı. İnsanların baş ağrısını tetikleyecek baş belası eserlere değil, baş ağrılarını söküp alacak bir ağrı kesiciye ihtiyaçları var. Demek istediğimi anlıyor musun?"

"Neden yayınevi yerine ilaç şirketi yönetmeyi denemiyorsunuz?"

Gözlerini abartılı bir tavırla devirdi. "Hadi kızım, al dosyanı da git. Daha yapmam gereken onlarca görüşme var."

Dosyayı elinden aldım ve omuzlarımın düşmesine engel olamayarak küçük, boğucu odadan dışarı çıktım. Eşofmanımın cebinden telefonumu çıkarıp hızlı arama tuşuna basarken, ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Telefon açılır açılmaz meraklı bir ses,

"Nasıl geçti görüşme?" diye sordu.

"Berbat, Morfin. Yine olmadı."

"Boş ver, başka birinde şansını denersin."

"Bu elli birinci yayıneviydi."

"Eminim elli tane daha yayınevi bulabiliriz, bu aralar yayınevinden çok ne var ki?"

Morfin ile Vitamin (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin