HİSLER

6.3K 205 18
                                    

Hangi çocuktan bahsediyordu?
En sonunda toparlandım ve
-hangi çocuk?
Diyerek sorumu yönelttim. Derince bir nefes aldıktan sonra;
-kafede, beraber çalıştığın çocuk
Dedi. Ben sadece Yiğit hocanın suratına bakıyordum. Hakan' dan bahsediyordu. İyi de neden böyle düşünüyor ki? Yada daha mantıklı bi soru. Bunu neden soruyor? Kendimle iç savaş haline girmişken Yiğit hocayı daha fazla bekletmemek adına cevabımı verdim.
-Hayır hocam. O sadece benim arkadaşım
Dedim. Bi anda yüzündeki gergin ifade yok oldu. Hafif tebessüm etti ve
-Imm... anladım. Yani ben sadece meraktan sormuştum zaten.
Dedi. Bende merak ettiğim soruyu sordum
-Neden merak ettiniz ki?
Önce biraz durdu ve hemen cevap verdi
-öğrencimsin de ondan
Bende ikinci sorumu sordum
-her öğrencinizin hayatıyla ilgili bu kadar meraklı mısınız?
Haklıydım. Hangi öğretmen, öğrencisinin özel hayatını merak ederdi ki. Kendimi kontrol edemeyip, onu sevmekten korkuyorum zaten.Hayır. Bu yanlış his içimden biran önce çıkıp gitmeli. Bu olmamalı. Çok yanlış bişey. Ben Yiğit hocayı sevemem..

Bunları düşününce gözlerimin yanmaya başladığını hissettim.
-Sadece basit bi soru sordum o kadar
Dedi. Ah senin o basit gördüğün soruyla benim içimde neler oluştu bi bilsen. İyice sinirlenmiştim. Bu sorduğu soruyu yanlış anlayıp, alamayacağımı hiç düşünmedi mi acaba. O anki sinirle
-Sadece öğrenciniz olan birinin özel hayatıyla ilgili basit olarak bile gördüğünüz soruları sormayın o zaman hocam. Neticede siz benim sadece öğretmenimsiniz.
Dedim. Biraz bağırarak konuşmuştum galiba. Yiğit hocanın bir anda yüz hatları gerildi. Kaşları çoktan çatılmıştı bile.
-Haklısın fazla merak iyi değilmiş. Bunu şu anda iyice kavradım zaten. Bi daha sana da özel hayatınla ilgili bi soru sormam. Neticede ben senin sadece öğretmeninim.
Dedi. Başlarda o da bağırsa da sesi sonlara doğru kısılmıştı. İyice dolan gözlerimden bir, iki damla yanağıma doğru yol almaya başladı. Son kez Yiğit hocanın gözlerinin içine baktım. Ağladığımı görünce bir anda afalladı. Daha fazla durmadım ve koşarak sınıfa çıktım. Hızla sırada oturan Ece' nin yanına ilerledim. Ben yanına oturunca bana döndü. Tam bişey diyecekti ki ağladığımı fark etti.

-Aylin! Ne oldu? Niye ağlıyorsun sen?
Daha fazla dayanamadım ve Ece' ye sarıldım. Anında kollarını doladı bana. Ağlamam iyice şiddetlenmişti. Aradan 5 dakika geçtikten sonra gözyaşlarım ve hıçkırıklarım yerini iç çekişlerine bırakmıştı..

Ece'den ayrıldım ve direk soru sormaya başladı
-Aylin. Kardeşim ne oldu? Neden bu hale geldin. Anlat bak dayanamıyorum artık.
Dedi. Olayları en başından itibaren anlattım. Ece gözünü bile kırpmadan beni dinliyordu.

Konuşmam bittiğinde Ece şok olmuş bir ifadeyle bana bakıyordu. Tam ağzını açıp bişey diyecekken sınıfa öğretmen girdi.
-bu konuyu teneffüste halledicez
Dedi. Kafamı onaylar anlamda salladım ve önüme döndüm..

Nihayet çalan zilin sesiyle birlikte rahatladığımı hissettim. Sınıf yavaşça boşalmaya başlarken, bizde Ece'yle birlikte ayaklanıp sınıftan çıktık. Bahçede banklardan birine oturduk. Önce etrafı inceledim biraz. Daha sonra Ece konuşmaya başlayınca dikkatimi hemen ona verdim.

-Aylin, bence Yiğit hoca sana karşı bişeyler hissediyor. Yani yaptıklarına baksana. Hareketleri, tavırları..Yani bunların tek açıklaması sana bişeyler hissediyor olması
Dedi. Biraz söylediklerini düşündüm. Ece haklı olabilir miydi. Peki ben bunu nasıl anlayacağım. Tekrar düşüncelerden kurtulup Ece' ye döndüm.
-Pekâlâ yani ne diyeceğimi bilmiyorum. Sonuçta o benim öğretmenim. Böyle bişeyin olma ihtimali düşük. Boş düşüncelere kapılmak istemiyorum.
Dedim. Ece anlayışla başını salladı. Biraz düşündü sonra da aklına bişey gelmiş olacak ki, heyecanla parlayan göz bebeklerini bana çevirdi. Ben ona anlamadığımı belli edercesine bakarken konuştu;
-Aylin, benim bi planım var. Mert'e uyguladığımız planın aynısını Yiğit hocaya da yapacağız.
Dedi. İyi de ben yine anlamamıştım bişeyi.

ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin