ÇEŞİTLEME

6 0 0
                                    


....bir adım kala ancak söyleyebilmiştim her şey sona erdikten sonra , geç kalmıştım çünkü ölmüştüm , hiç son olmayan son dokunuşları bir türlü açıklayamıyordum , üzerimi kapatan toprağa rağmen , bu dünya hayatını doğru ve temiz tamamlamak her zaman bir son dokunuş bırakmak hep hayalimdi , bir hoş seda ile veda etmek ölümlü hayata ölerek , ve söyleyemediğim kelimeyi şimdi haykırmak istiyorum "  seni seviyorum biliyor musun çok seviyordum hem .." fakat ne yazık ki ölmüştüm ...
..birbirimizin öptüğü avuçlarımız , kimsesizliği yaşıyor olması ne güzel bir benzerlikti , zaman , en sağlıklı ilişkilerin bile parçalanacağını iddia ediyordu , ah maalesef doğru çıkıyordu , cam kalpli kalbim hemen çabuk kırılıveren kıymette olup , dayanıksız ve zayıftı onun kırılganlığının telafisi yoktu , kırıldı ve bir daha eski haline gelemedi ,sana seslenmeyi ne çok istedim fakat cam kırıkları ile doluydu dilim.
...içimizde her zaman bir öteki vardır , her zaman bizi yalnız bırakmayan bir gerçek acı-öteki vardır , ne dersiniz sarılıp sığındığımız öteki bedenlerimiz nerede dostlar.., sahi ne çok az yüzleşiyoruz kendimizle ..
...toplumsal yaraları sarmada ne kadar geç kalıyoruz , giderek eleştirdiğimiz egoist yaşayan toplumların özelliklerine benziyor davranışlarımız , açlık ve korkuları ,  kimsesiz aç açık savaş ve şiddetin ölüm makinalarından memleket ve evlerini terk eden gözü yaşlı insanların derdinden , kalplerimiz ve davranışlarımız insan değilse , haksızlıkların yaşanmasından isyan etmiyorsa şuurlarımız , neyi ifade ediyoruz biz , hayat nedir peki ? , bu insanın çürümüşlüğünü  yozlaştığını  gösterir , şu 21 y.y teknolojisinin yaptığını görüyor musunuz , insanı hem kendisine esir ediyor hem onu acımasızca ruhunu katlediyor, duyarsız , hissiz ve merhametsiz robot insanlar haline getiriyor , gözümüzün önünde sanal hayatların cazibesine düşmüş insanların , bu makinalaşan duruşlarına seyirciyiz sadece , çünkü bir alternatifimiz yok ve hazırlıksız yakalandık teknolojiye...ayrıldık ve savrulduk,bu felaket yağmurun yıkıcılığı kadardı dinmeyen gözyaşlarımız , ruhumuzun depremiydi , bir girdaba dönüştük , seni düşündüm aklıma sen geldin korkuların ve dehşetin,ve yalnızlıkta kalmışlığın telaş yaptı bende,bu acı son yüzünden kıyametlerimiz başımza düşmüş olmalı.. çanakkale'den başlayarak tarihin derinliklerine seyahat edildiğinde ölmeye, düğüne gibi gider gibi hayatlarını serenler ne kutlu insanlar olduklarını düşündüm ,keşke bu anlam ahlakını kavrayabilse şimdiki gençlerimiz,ölmeyi..tekrar tekrar diriltilip yine ölmeyi sevmek,Allah yolunda ölmenin seçkinliğini idrak eden insan olmak işte hayatın gayesi doğumu ve ölümü farklı okuma farkı ....yokluğun kalbi var demek ,kalbi olmayan hiç bir şey yok mu ?,ve neden bir taşın da kalbi var ve zalim insana taş kalpli deriz,oysa taş bile bağrında taşıdığı bir tohumu besler onu gün ışığına çıkarır,ve insan taş kadar bile değil,bir kalbin içinde kalmayı yer etmeyi başaramadığımızdan mıdır ? yokluklara alışmışlığım,o halde yokluğun kalbine yolculuğa çıkıyorum,bazen öyle olur ki yokluğun insana yaşattığı zenginliği maddi zenginlikler veremez ,ve yokluğun kalbini iyi bir muhasebeden geçiren insan doğru bir çizgiyi sürdürüyor demektir,bir yerlerde sıkışmış kalmış olabilir,belki bu dünyanın insanı olmayan nice insanlar kendilerini saklıyorlardır eminim arada bir rastlıyorum onlara,o kadar ihtiyacı var ki insanın kendini anlayan biri ile konuşmaya,paylaştığında sevinçten ve kederden yana ne varsa biraz daha sakinleşmek ve huzur doldurmak başka farklı açıları görebilmek hayattan yana  tat aldığı zamandır bu ......bir masaldan düşmek,bana sorsalar çok masal bilmediğimden hangi masaldan düşmek istediğimi yazamam,söyleyemem,çocukluğumun en eksik taraflarından biri,masalsız büyütüldüm,hangisi doğruydu,masallar mı..?..masallardan uzak olmak mı..?..nedense masallar masum gibidirler ama tehlikelidirler de,çok dikkat edilmeliler,çocukların bilinç altlarının tanıştığı ilk sözler maalesef bunlar... ...beklemek,bir muştuya kavuşmak,beklenen sevgili yolcuya sarılmak,bir doğumu sabırsızlıkla beklemek,güneşi kucaklamak için uyumamak,kuşluk vakti sırrını görmek için beklemek,hep beklemek ne güzel sanki her an bir güzel netice bizi bulacak diye,karşılayacak gibi ruhumu açanı,yüzümü güldürecek olanı,dünya ahıret saadetine kavuşmak için beklemek,ölmek, bu beklemeyi güzel bir bahara çevirecek öteye geçmek için en güzel misafirlik ve kavuşma olacak.....denize bakan yerler yedi tepe mabed dolu,kucak açıyor göğe minareler,İstanbul böyle bir şehir.. ..yağmur yağıyor elif..elif..yağıyor da yağıyor istanbul ' da ve boğazın suların sevincini bir görseniz balık kaynıyor gibi...


26.03.2013/ üsküdar  

mustafa kaya

Kendime MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin