Ve Dilek Gerçekleşir

8.8K 237 228
                                    

Sabahın köründe kalkmak her zaman olduğu gibi zor gelmişti Arthur Weasley'e. Bir süre sadece sessizce beklemeye karar verdi, sıcak yorganın altından çıkmak hiç işine gelmiyordu. Başını öbür tarafa çevirdi ve yanında huzursuz bir şekilde nefes alıp veren eşi Molly Weasley'nin nefes alışını dinledi. Fred öldüğünden beri Molly rahat uyuyamıyordu. Geceleri saatlerce ağlıyor, ağlamaktan yorgun düştüğünde de uyuyakalıyordu. Ama uyuması ağlamasından daha kötü oluyordu, gece boyu korkunç rüyalarla boğuşuyor, çığlıklar atarak uyanıyordu. Ancak o sabah olduğu gibi rahat uyuyabildiğini çok az görmüştü kocası. Arthur Weasley hafifçe doğrulup eşinin alnına bir öpücük kondurdu ve yataktan kalktı.

  Hermione sabahın köründe işine gitmek üzere evden çıkan Bay Weasley'nin sesine uyandı. Canı hiç kalkmak istemese de uyanmıştı bir kere, daha fazla uyuyamazdı. Yanındaki yatakta 'Harry! Harry'ciğim!' diye mırıldanan Ginny'ye dönüp gülümsedi. Ginny'nin Harry'ciği hala uyuyor olmalıydı.

  Ya Hermione'nin Ron'cuğundan ne haberdi? Bir gece önce dördü beraber bir lokantaya gitmişlerdi ve Ron önüne konulan şeylerin hepsini, üstüne de Hermione ve Ginny'nin bitiremediklerini yemiş, arkasından da Kovuk'a dönene kadar kusmuştu. Hermione kendi kendine gülümsedi yatağından çıkıp Ron ve Harry'nin yattığı odaya doğru ilerlerken. Büyük ihtimalle Ron hala horul horul uyuyordu.

  Kapıyı açıp içeri girdiğinde Ron'u çoktan uyanmış ve pencereden dışarısını izlerken bulmuştu. Bu biraz şaşırtıcıydı, çünkü Ron inanılmaz derecede sessiz ve ciddi görünüyordu. Hermione Harry'yi uyandırmamaya dikkat ederek Ron'un yanına gitti.

"Ron? İyi misin?"

"Ha? Ne? Ah, sen miydin Hermione?"

"Evet Ron, benim. Sen iyi misin? Dalmış gitmişsin."

  Ron elini saçlarının arasına attı karıştırdı sıkıntıyla.

"Evet, iyiyim. Dün gece hepiniz uyuduktan sonra hala kusuyordum. Tam midemi rahatlatacak birkaç muggle hapı bulmak için mutfağa indiğimde masanın üstünde duran mektupları gördüm. Tekrar Hogwards'a çağırılıyoruz."

  Hermione birkaç saniye boyunca duyduklarını anlamaya çalıştı. Tekrar çağırılmak? Ama neden?

"Neden çağırılıyoruz, okulu bitirdik zannediyordum ben," dedi şaşkınlıkla.

"Mektuplarda 7. Sınıf olan herkesin tekrar okula gelmesi gerektiği yazıyordu. Detaları bimiyorum. Ama işte bunu düşünüyordum Hermione. Okula tekrar döneceğiz. Arkamızda bıraktıklarımızın hayaletlerini tekrar göreceğiz. Bunu nasıl kaldırabileceğimizi bilmiyorum."

  Hermione Ron'un suskunluğuna hak verdi o an. Tekrar geri dönmek... Hiçbir şey iyi gitmiyordu ki savaştan beri. Ailesine geri dönemiyordu, çünkü onlara her şeyi unutturmuştu. Yoldaşlık dağılmıştı, biriken sorunlar yüzünden kalan üyelerin bir kaçı yurt dışına kaçmıştı, bu yüzden Bakanlık onlar için yakalama emri çıkartmıştı, eğer yakalanırlarsa Azkaban'a yollanacaklardı. Halbuki onlar savaş kahramanıydılar! Ama hiçbir savaş kahramanı iyi durumda değildi ki! Savaşta yer alan insanların neredeyse yarısından çoğunun psikolojileri bozuktu ve St. Mungo'da tedavi altındalardı. İnsanlar onlara savaş kahramanından çok delilermiş gibi bakıyorlardı. Aklı başında kalanlarsa savaşta gösterdikleri başarıları iş hayatında gösteremiyorlardı. Hermione Bakanlık'a girmek için başvurduğunda reddedilmişti, Bay Weasley ve Harry bile araya girmişlerdi ama Bakanlık çok meşgul oldukları gerekçesiyle onlarla görüşmeye bile gerek duymamıştı.

"Aslında okula dönmemiz bazı açılardan iyi olacak. Şu an hiçbir diplomamız yok. Bakanlık'ın beni almama sebeplerinden birisinin o olduğunu düşünüyorum. Ve ikinci olarak hayata atılmadan önce bir kez daha ders kitaplarıyla olabileceğim."

Beklenmeyen GerçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin