1.BÖLÜM: YETİMHANE

52.6K 4.7K 613
                                    

Multimedya; yetimhane.

*****

Polisler, beni emniyete getirmişlerdi. Gözlerimi açtığımda, bir kadın gülümseyerek beni izliyordu.

"Ne kadar güzelsin."

"Annem..." Gözlerim dolmaya başladığında, gerçekler suratıma bir tokat gibi çarpıyordu. Ailemi kaybetmiştim. Artık bu hayatta yalnızdım.

Benim halimi anlamaya çalışmayın, çünkü bu gibi durumları anlayabilmeniz için, gerçekten yaşamış olmanız gerekiyor. Sonsuza dek orada duracak olan kalbinizdeki boşluğu, bir türlü dinmek bilmeyen gözyaşlarını... En önemlisi ve en can acıtanı da ne biliyor musunuz? Bir süre sonra hissettmiyorsunuz. Çektiğiniz küçük acıları hatırlayın. Size dibe çeken, boğan o acılar artık hiçbir anlam ifade etmiyor. Çünkü, bencilliğiniz her şeyi unutturuyor ve ben onları unutmaktan çok korkuyorum. Acım bir gün dinecek diye çok korkuyorum. 

   Çok acıyor. Gerçekten çok acıyor.
  Dünya; bileklerimi kesiyor, öldüğümü söyler gibi yaşatıyor. Henüz çok küçüğüm, ama yüreğimde tüm insanların acısını çekiyorum. Ruhum, bunu reddediyor. Bu, yaşanması gereken şey olamaz.           

  Baygınken bile ağladığımı biliyorum.     Gözümü kapattığım her an, gözlerinden yansıyan kurt gülümsemesini unutamıyorum. Bu rüya neydi, bilmiyorum. 
Akıllıca düşündüğümde, başıma gelecek her şeyi biliyorum. En azından bir süreliğine, çok acı çekeceğimi biliyorum. Yapmak istemezdim ama size bu acıyı anlatabildiğim kadar anlatmak istiyorum.

  Küçükken en çok istediğiniz şey olmadığında, ne kadar büyük hayal kırıklığına uğrardınız değil mi? Ölüme gittikleri gece en çok istediğim şey, gizlice hazırladığım pastayı gördüklerinde ne tepki vereceklerini bilmekti. Göremediler. Ben bile pastamın ne halde olduğunu  bilmiyorum.
  Acıyı anlatmak için, son olarak empati yapmanı isteyeceğim:
  Bu boş dünyada en değer verdiğin varlığı düşün. Gözlerini kapat ve onunla geçirdiğin, geçirebileceğin tüm güzel anları tek tek hayal et. Şimdiden gülümsediğini biliyorum.
  Şimdi, karanlık.
O varlık yok oluyor. Tüm güzel anılar, çığlıklara, karanlığa, kaosa dönüşüyor. Simsiyah ve daracık bir yerde hapsoluyorsun. Orası senin beynin.
  Ve kaçış imkansız.
*****

"Derin, denedik ama bir akrabana ulaşamadık. Gerçekten seni yanına alacak hiç kimsen yok mu?"

"Var. Akrabalarım tabii var. Var da hangisi gerçek? Ailemin ölüm haberini aldıklarında, beni görmemek için nerelere kaçmışlardır kim bilir."

Polislere karşı onlardan nefret ediyormuş gibi davranmalıyım. Onlara ulaşmamaları gerek.

Merak ederseniz anlatayım, iki teyzem var. Birisi eğitimi için Almanya'da yaşıyor. Diğeri genç yaşında çok aşık olarak evlendi, kocası uyuşturucu bağımlılığından öldü. Bir oğlu var, şimdilerde yeni kocasından bir kızı olduğunu duydum. Annem birkaç gün önce söylemişti. Uyuşturucu kısmını babamla konuşurken duydum. Bir da amcam var. O, dedemin ölümünden beri babamla küstü. Babaannem de ölünce, intihar ettiğini duydum. Çalışmıyordu ve çok fazla kumar oynuyordu.

"Seni görmeye gelmeyeceklerine emin misin?"

"Onların kendilerine bakmaya gücü yok. İki gün içinde ölmemi istemiyorsanız onlara ulaşmayı denemeyin."

"Şimdi, bir yere gideceğiz. Ne olacağını biliyorsun değil mi?"

"Tabii ki biliyorum." Ayağa kalkıp hırkamı giydim.

"Yetimhaneye gidiyorum."

*****

Yetimhanenin demir kapısının altında, yağmurun altında yaklaşık on dakika bekledik. Sonunda müdire olduğunu tahmin ettiğim kadın kapının anahtarını taktı ve demir kapı gıcırdayarak açıldı.

"Bu mu?" Bana bakıyordu.
"Neden bu kadar umursamaz?"

Psikolog kadın, valizimi bana verdi ve beraber içeri geçtik. Müdirenin odasına girip konuşmaya başladıklarında dışarıdaydım ama kapıya yaslanıp onları dinledim.

"Derin, gerçekten farklı bir kıza benziyor. Olaylara verdiği tepkiler çok olgunca, her şeyin farkında.  Dışarıya asla duygusunu göstermiyor. Neredeyse acı çekmediğini düşüneceğim. Ama öyle olmadığını biliyorum. Onunla fazla uğraşmanıza gerek kalmayacak. Yine de hassas olmanızı tavsiye ediyorum. Gerçekten, özel bir çocuk."

"Hey, ne yapıyorsun?"

Yanımda durup beni izleyen kıza susmasını işaret ettim.

"Büyükler konuşurken onları dinlememelisin."

"Büyüklerin canı cehenneme. Dedikodumu yapıyorlar."

"Senin mi?" Heyecanla gözlerini büyüttü ve kulağını kapıya yasladı.

"Geri çekil." Onu kolundan tutup arkaya çektim ve kapı açılmadan koltuklara oturduk.

"Alkim." Müdire gelip kızın yanağını okşadı.

"Arkadaş mı oldunuz?" Tanrım, kadın o kadar sahte ki ilk yemeğimi yedikten sonra kesinlikle gidip üzerine kusacağım.

"Madem birbirinizi bu kadar sevdiniz, neden aynı odada kalmıyorsunuz?"

Hayır, bu kız çok fazla saf. Hiç birinin üzerine kusmak isteyecek bir tipi yok.

"Siz nasıl isterseniz." Kız gülümseyerek valizimi aldı ve koşarak bir odaya gitmeye başladı.

"Çok iyi anlaşacağız."

Soğuk tavırlarımın müdirenin hoşuna gitmediğini tahmin ediyorum, kabul edelim aramızda 25 yaş olmasına rağmen birbirimizden nefret etmiştik.

"Hadi." Beni ileri doğru ittirdi.

"Git bakalım."

Koridorun sonuna yaklaşırken, arkamdan şöyle dediğini duydum:

"Git bakalım, kaç gün dayanabileceksin?"

*****

Biraz yetimhaneyi anlatmam gerekirse, aslında görüntüsü yaşattıklarından çok daha güzeldi. Büyük;yeşil bir kapısı, kiremit rengi duvarları vardı. Üç katlıydı ama sıkı durun: En üst katta pencereli üç oda vardı. Bu kata giriş kesinlikle yasaktı. Merdivenleri demirliydi. Üç odanın kötü bir ünü vardı. İşte bu, çok ilgi çekiciydi.

Eşyalarımı yerleştirirken, Alkim ile uzun uzun sohbet ettik. Gerçekten iyi bir kızdı ve şimdiden hayallerini benimle paylaşmaya başlamıştı. Yalnızlık çekiyordu ve bu çok doğaldı. Onunla gerçekten iyi dost olacağımızı hissediyorum, güvenin bana insanlar hakkında yanılmam. On iki yaşında olmama aldanmayın, gerçekten çok olgun davranabilirim. Hislerim de gerçekten kuvvetlidir. Bunun aileden gelen bir özellik olduğunu düşünüyorum.

"Hızlı atlatacaksın."

"Efendim?"

"Alışma faslını diyorum. Yaşadıklarına rağmen, gayet hızlı adapte oluyor gibisin. Canın yanıyor fakat güçlü olman gerektiğini biliyorsun. Gerçekten bir lider gibisin."

"Emin ol, sadece görüntüde öyleyim."

Sesim çatlamaya başladığında yine sinirledim.

"Ne kadar acı çektiğimi tahmin edemezsin."

Sırtımı sıvazladı.

"Benim yanımda ağlayabilirsin." Gülümsedi, gülümsedim.

"Ağlamaya ihtiyacım yok. Böyle de iyiyim. Üst katı merak ediyorum."

"Hayır Derin." Bir anda ciddileşti ama hiç ikna edici gözükmüyordu.

"Orası olmaz."

Kafamı salladım. İçimden gülerken oraya gireceğimi biliyordum.

BALIN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin