Bölüm 1

6.4K 326 470
                                    

"Uyan!"

Bu kelime öylesine uzaklardan geldi ki kulağına bir an için rüyada olduğunu sandı. Rüyalar böyledir, değil mi? Duyduğunuz sesler yüzlerce kilometre ötedenmiş gibi gelir. Ne var ki rüya gördüğünü pek sanmıyordu. Şimdiye kadar gördüğü hiçbir rüya sırtında, bileklerinde ve boynunda korkunç bir ağrı oluşmasına neden olmamıştı.

"Birileri uyanmakta zorluk çekiyor anlaşılan."

Gözlerini zar zor açtı Kayra. Başı göğsüne düşmüş, elleri ve ayakları bir sandalyeye bağlanmış haldeydi. Bir anda gevşemiş vücudu, panik içinde kaskatı kesildi. Ellerini ve ayaklarını oynatmaya, bağlandığı yerden kurtarmaya çalıştı. Faydası yoktu. Gözlerini ellerine dikti. Bir ip veya halatla bağlanmış olmayı bekledi ancak bileklerini sandalyeye sıkı sıkı bağlayan şey koli bandıydı. Elbette, diye düşündü. Koli bandı, ip ve halata göre çok daha az zahmete sokmuştur.

Peki kimi? Anahtar soru buydu. Koli bandı kullanmak kimi zahmetten kurtarmıştı? Bu sorunun zihninde belirmesiyle birlikte alarm çanları çalmaya başladı. Başını kaldırıp etrafına bakındı. Boş, karanlık, rutubetli bir odada bulmaya hazırlamıştı kendini. Gördüğü manzara karşısında ufak çaplı bir şok geçirdi. Ne içerisi karanlıktı ne de boş, rutubetli bir odadaydı. İçerisi yeterli miktarda ışıkla doluydu. Pek aydınlık değildi ancak karanlık olduğu da söylenemezdi.

Tam karşısında büyük, eski ahşap bir kitaplık vardı. Kitaplık, dayandığı büyük duvarın bir uçtan diğer ucuna erişiyordu. Kitaplığın üstüne şamdan yerleştirilmişti. Şamdandaki üç mumdan ikisi yanıyordu. Diğer mum ise erimişti veya fazla ufaldığı için söndürülmüştü. Kitaplığın en üstünde şamdan dışında da bir şeyler vardı, ancak Kayra, onların ne olduğunu kestiremedi. Belki üst üste yığılmış birkaç dergidir, diye geçirdi içinden.

Sol tarafında posterlerle dolu duvar haricinde bir şey yoktu. Müzik gruplarının posterleriydi bunlar. Kayra içlerinden bazılarını tanıdı; In Flames, Slayer, Metallica... Metal, rock gruplarıydı bunlar. Kayra yüzünü ekşitti. Metal müzikten nefret ederdi. Elektrogitar sesini dinlemek onun için işkenceydi. Özellikle şu 'solo' denen şeyin atıldığı kısımlarda dişlerini birbirine kenetler, çıkan seslerin ne kadar anlamsız olduğunu düşünüp bu müziği icra eden herkese küfürler savururdu.

Kayra posterlere tiksinti dolu bir ifadeyle bakmaya devam ederken hemen arkasından irkilmesine yol açan bir ses geldi. Çıt.

Kayra geri dönmeye, gelen sesin neye veya kime ait olduğunu görmeye çalıştı. O anda bir el Kayra'yı omzundan tuttu. Elin sahibinden sigara kokusu yükseliyordu. Az önceki çıt sesinin çakmak ya da kibritten geldiğini düşündü Kayra.

Bir an için hiçbir şey olmadı. Omzundaki ele tepkisiz kaldı. Bir şeyler söylemesi gerekiyordu; bir şeyler sorması. Tamam da, ne soracaktı ki? Neden burada olduğunu mu? Omzuna elini koyan adamın (elin dokunuşuna ve hissettiği büyüklüğe göre bu kişinin yetişkin bir erkek olduğu sonucuna varmıştı) adını mı soracaktı? Neden kaçırıldığını mı soracaktı yoksa? Tüm bunlar...

Bir saniye... Kaçırılmak. Bu mümkün olabilir miydi? Gerçekten kaçırılmış olabilir miydi? Koli bandıyla bir sandalyeye bağlanmış olduğunu kendine hatırlatarak, olabilir, dedi. Aslında, şüpheye gerek yoktu. Durumu, gayet net, ortadaydı. Yine de bunu kendine yediremiyordu. Kayra kaçırılmıştı öyle mi? Biri tarafından tutsak edilmişti? Bu, hayatı boyunca gördüğü en kötü kâbustan bile daha kötüydü.

"Uykunu aldın mı?" Kayra başını adama doğru döndürdüğünde boynundan sırtına doğru korkunç bir ağrı yayıldı. Dudaklarının arasından firar eden inleme, omzundaki elin sahibini eğlendirmişe benziyordu. İnlemeyle birlikte bir kahkaha kopuverdi.

Uyku EviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin