Güneşin doğduğunu görmekten kendimi bildim bileli nefret ederdim. Çünkü güneş doğardı. İnsanlar iyi şeyler olmasını umardı ve kapıdan çıkarken hiç bir şeyin morallerini bozamayacağını söylerlerdi. Her gün söyledikleri başka bir yalan daha...
Ve güneş doğduğunda ışıkları insanı rahatsız ederdi. İstemesende yüzüne vurmaya devam ederdi.
Bir an güneş yüzüme vurduğunda her zaman yaptığım gibi alarmı kapatmak üzere elimi komodine götürecektim. Alarmı kapatacak, terliklerimi giyerek kahvaltı için mutfağa gidecektim. Sonra Haze'i evinden alacaktım. Biz yürürken beni yanağımdan öpecekti. Gülümseyerek elini tutacaktım. Okula bir kaç bina kala her zaman yaptığı gibi V, yanımızdan geçen otobüsten atlayacaktı. Suga okulun bahçesinde bizi bekliyor olacaktı. Okula girerken Haze'e baktıkları için insanlara kızacaktım, Haze de bana gülecekti.
Ama ne oldu biliyor musunuz? Kalktım. Belim ağrıyordu. Dün o şekilde ağlarken uyuyakalmıştım. Yatağımın yanında bir not vardı.
'Ağlak bebek, annesini mi özledi yoksa? :P' Ah, ne güzel... Evet özledim diyebilmenin bir yolu var mıydı?Notu buruşturarak fırlattım. Annem bana biz yokken ne yapacaksın dediğinde hiç ciddiye almamıştım. Şimdi yoklardı. Arkadaşlarım ve sevgilim yoktu. Ve ben yalnızdım.
Bu lanet yurt odasında bir başımaydım! Benimle alay eden bazı pislikler vardı ve ben YALNIZDIM! Kaza mıydı tüm nedeni? Bir kaza geçirdiğim için boyut falan mı atlamıştım? Tamamen farklı bir dünyada aynı kişilerle mi uyanmıştım? Hayat bana neresiyle gülüyordu acaba...
O sırada kapı açıldı. Odada kalanlardan biri olduğunu tahmin ettiğim çocuk gözümün içine bakarak odaya girdi ve yanıma kadar geldi.
“Jimin, ” dedi. Elini omzuma koydu. Çekmesi gerekiyordu çünkü onun kim olduğunu bilmiyordum. Ne diyeceğini merak ettiğim için bekledim.
“Sence... Annemiz gelecek mi?”
Annemiz... Bir an algılamakta zorluk çektim. Bir kardeşim vardı demek, benimle aynı kaderi paylaşan biri daha. Tabi bu onun gerçek hayatıydı. Benimkisi ise saçma bir rüyadan başka bir şey değildi.Bir anlık dürtüyle bir abi gibi davranmak istedim. Çünkü çocuk benden küçük görünüyordu. “Kaç yaşındasın sen? Hala öyle şeylere mi inanıyorsun? Yastığının altına kırılan dişini de koy bak bakalım diş perisi geliyor mu? ” Evet, gerçekten de iyi bir abiydim.
Elini omzumdan çekti. “Aslında bazen geleceğini düşünüyorum. Sonuçta çocuklarını hangi anne bırakır ki-”
“Öldüyse bırakır. ” dedim. Çünkü öyleydi. Bu çocuk niye bunu anlamak istemiyordu? Gerçekten ölümü yaşayan kişiler böyle oluyor dedi iç sesim. Gerçekten ölümü yaşayanlar.
Hala bu hayata inanmadığımı ima ediyordu. Yalan söylemeyecektim. Doğruydu. Ailem nasıl bir anda hiç var olmamış olabilirlerdi? Arkadaşlarım nasıl bir anda benden uzaklaşmış, benden nefret eden insanlar olabilmişlerdi? Yalan olmalıydı. Yalanlarla dolu koca bir kabus.“Ben Jung Kook...Jimini çok seviyorum. Gerçek abim olmasa bile, bana abilik yaptığı için teşekkür ediyorum. Annemiz dönmeyecek biliyorum. Babamız da öyle. Yurt görevlilerinden nefret ediyorum. Jiminden başka değer verdiğim kimse yok. ” diye mırıldandı. Öz değildi demek.. Annemiz diyordu ama. Ve babamız. Öyle görüyor olmalıydı. Ailesini hiç tanımadığı için miydi acaba?
“Yani? ” diyerek söylenebilecek en öküzce cevabı verdim. Hızla odanın kapısında asılı duran, daha önce fark etmediğim bir defteri bana uzattı.
“Bir sayfa. Herkes anılarını yazar ama sen daha önce hiç yazmadın. Dene. ”
Defteri aldım ve açtım. Herkesin acıları, hayatları vardı. Bir çok çocuk ve yazdıkları. Yemek vakti geldiğini söyleyerek dışarı çıktı Kook. Ben de defteri inceledim. Yazanları okumayacaktım, direk Kook'un sayfasını buldum.
'Hey, benim sevgili kaderdaşım!
Her şeyden bu kadar soğukken nasıl canımı yakabiliyorlar?'
Bu kadar mıydı? Ondan daha duygusal şeyler bekliyordum. Öyle birine benziyordu. Ne yazacağımı bilmesem de çantamdan bir kalem çıkardım ve defterin boş olan sıradaki sayfasını açtım.
'Anlatabilirdim. Ne hissettiğimi. Her detayıyla. Ama herkes görüyor bu defteri. İçimi açmak istemiyorum. Sadece şunu söyleyeyim; Ben bu değilim. Yetim değilim, yalnız değilim, mutsuz değilim. Yaraları olan bir çocuk olabilirim belki. Bu yaralardan kimde yok ki? Ah, bir de şu yanan fiziksel yaralar var tabi. Dikiş yaraları... Kaza geçirdim ve hayatım alt üst oldu. Her şekilde mahvoldu. Herkes gitti ve ben elime tutuşturulmuş bir defterle kalakaldım. Acımı geçirebilecekmiş gibi. '
Daha fazla yazmadım. Yazım pek okunur görünmüyordu bu tüzden biraz rahatladım. İnsanların bu yazıyı gördüğünde deli olduğumu düşüneceklerini bilmem rağmen defteri kapatıp yazdıklarımı silmeden eski yerine koymak istiyordum. Öyle de yapacaktım.
Kook tekrar kapıda göründü. Bana yemek zamanı geldiğini söyledi. O yiyip gelmişti ve odada kalacaktı. Kafamı sallayıp defteri ona verdim ve yemek yiyeceğim yeri bulmaya çalıştım.
-
Yemek yemeği bitirdiğimde pek doymuş gibi hissetmiyordum ama yiyebileceklerim bu kadardı. Pek iyi hissetmiyordum çünkü. Geri odayı buldum ve sıkıcı bir gün olacağını bilerek odaya girdim. İçeride Haze'i görmeyi beklemiyordum. Kaşlarım havaya kalktı. Elinde defteri tutuyordu. Cebimden sessizde olan telefonumu çıkardım. Haze geleceğini söyleyerek mesaj atmıştı. Görmemiştim ve o defteri okumuştu. Ne düşündüğünü yüzünden çıkaramadım. Deli ve salak olarak mı görüyordu beni?
Düşünürken geldi ve hiç beklemediğim bir şey yaparak bana sarıldı. Ellerim havada kaldı. O kadar güzel kokuyordu ki.. Sanki hayat her şeyimi elimden almış, yetinebilmem için kokusunu bana bırakmıştı. Gerçekten yetebilir miydi? Onca şeye karşılık kokusu?
“İyi hissediyor musun? ” diye sordu. Kafamı salladım ama bununla yetinmedim. Konuşmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. “Yeteri kadar.. ” dedim. Sesimi duymak onda ne hissi uyandırıyordu acaba? Daha sıkı sarıldı. Buna karşılık olarak ellerimi sırtına koyarak bende ona sarıldım.
O an, gözlerimi kapattım. Tekrar sevgilim olduğunu hayal ettim. Benim olduğunu. Hayali bile mutlu olmama yetti.
Ben de daha sıkı sarıldım.
-
Yeni bölümde görüşürüz! Umarım beğenmişsinizdir❤❤

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Another Life|| BTS ✔
FanfictionÖldüğümde, yeniden doğmayı bekliyordum. Bir hayatın içine bodoslama dalmayı değil. İki farklı evrenin, iki farklı insanın hikayesi. ° ->@JungDaisy Kapak: @JungDaisy #Tüm Hakları Saklıdır.# Başlangıç: 15 Aralık 2015 Bitiş: 13 Mayıs 2018