Lisedeyken koştur koştur mescide giderdik. Yoksa namazlarımız yetişmezdi. O günleri özlemiştim. Derin bir nefes alıp duamı da ettim.

"Rabbim iyilerle karşılaştır. Hakkımızda hayırlısını ver. Hayırlısını da gönlüme razı eyle."

Rabia da duasını edip geri yatmıştı. Hatta benden önce kalkıp çoktan dalmıştı bile. Yatağın üzerine gelişi güzel yatmıştı üzerine pikeyi örtüp mutfağıma geçtim.

Benim mutfağım hıh. Insan girince huzurla doluyor. Rengarenk. Mutfağıma gözleri kalp kalp olan bakış atıp kahvaltıyı hazırlamaya koyuldum.

Yaklaşık yarım saatte hazırladığım kahvaltıya gururla baktım.

Şimdi uyandırabilirdim tekrardan. Bunca sese uyanmaması mucizeydi.

"Heeey dostum kalk artık."

"Seni geberteceğim." Kız haklıydı. O kadar ses çıkarmıştım.

"Bir uyutmadın ya. Canım uykum." Şhhh. O benim sözüm demek istesemde misafirliği çıkmadı daha.

"Kalk kalk." Üzerinden pikeyi çekecektim ama bana kalmadan kendi fırlattı. Yine içim gitti. Neyse...

"Oooo Melis Hanım döktürmüşsünüz bakıyorumda."

"Ayıptır söylemesi en iyi dostum geldi de Rabia Hanım." Ben konuşurken masaya oturmuş tabağını doldurmaya başlamıştı bile. Çaylarımızı da koyup ben de oturdum.

"Ee doktorcum başlıyorsun göreve."

"Çocukları özledim." Işine bu kadar bağlı insan görmemiştim. Iş bu ya nasıl sever? Elimi alnına götürdüm ateşi de yoktu.

"Melis çek elini."

"Tamam ya. Hadi hızlıca yiyelim de işe geç kalmayalım." Kahvaltımız bittikten sonra ben bulaşıkları yıkamıştım. Rabia da kahvaltılıkları dolaba koyup kaçmıştı. Mutfağıma tekrar göz attım içime sinecek kadar temiz olduğuna kanaat getirince odama geçtim. Dağınıklıktan nefret ediyordum. Evim her zaman kusursuz olmalıydı.

Odama geçtiğimde Rabia üzerini giymiş, şalını dahi yapmıştı. Hemen kaçınca tabi.

"Çabuk ol içeride bekliyorum ben seni." 

"Tamam." Bıkkınca söylendim. Rabia mavi şal takmıştı bende onunla aynı takabilirdim. Feracelerimizde siyahtı. Canım biz ya.

"Melis nerde kaldın ağaç oldum burada." Derin bir nefes aldım. Kötü bakışlarımı yolladım. -yapabildiğim kadar tabiki- Ağzını eliyle kapattı sustum dercesine.

Rabia'nın çalışacağı hastane şirketten önceydi. O hastaneye geçerken ben yoluma devam ettim.

Yine düşüncelere dalmıştım. Nasıl bir tevafuktu? Onca şirket arasında burada başlamak. Niye gidemiyorum? Istesem başka yerde de başlardım. Ama olmuyor gidemiyorum.

Elif... Onu da sevmiştim aslında. Hatta o da sevmeye başlamış gibiydi.

Neyse Her zorlukla beraber bir kolaylık vardı. Ayrıca Rabbim Amanerrasulüde bahsettiği gibi kaldıramayacağım yükü vermezdi. Elhamdulillah.

Kendime kurban belirlediğim taşın arabanın altına gitmesiyle kafamı yerden kaldırdım. Kaldırmasına ama bu araba hareket ediyordu!

Ağır çekimde değildik ama araba ağır hareket ediyordu. Ben niye yerimden oynayamıyorum!

Patatesli BöreğimWhere stories live. Discover now