22*

6.4K 628 156
                                    

Nefes aldım. Ken ve Andy, evin faturaları hakkında konuşuyorlardı. Ellerimi önümde birleştirdim ve salona doğru yürümeye başladım. Andy beni görür görmez gülümsedi.

"Gel güzelim."

Ken arkasını döndü. "Kahve ister misin Flora?"

Kafamı 'hayır' anlamında salladım. Andy, Ken ile aynı koltukta oturuyordu. Uzun koltuğumuzun yanındaki tek kişilik koltuğa oturdum. Parmaklarımı dizlerimde oynattım. Bunu nasıl açıklayacaktım? Ya hayal kırıklığına uğrarlarsa? Dudağımı kemirdim. Andy bir şeyler olduğunu sezmiş gibi yüzüme baktı. Artık kartları açık oynama vaktiydi.

"Yaptığınız her şey için teşekkür ederim. Beni gerçek evla-"

Ken araya girdi. "Sen bizim kızımızsın."

Ken hep daha ciddi olandı. Böyle bir şey demesi beni etkiledi. Gülümsedim. Dudağımı ısırdım. Onlara gerçekten iyi bir çocuk olmak istiyordum ama başından beri bunu başaramıyordum.

"Üzgünüm."

Kafamı eğdim. Nefeslerim sıklaştı. Andy fısıldadı.

"Her şey yolunda mı Flora?"

Onlara baktım. "İspanya'ya gitmek istiyorum."

Ken kafasını salladı. "Üniversiteyi kazandıktan sonra hediye olarak böyle bir şey yapabiliriz. Değil mi Andy?"

Andy ellerini dizlerinin üzerine koyarak kafasını salladı. "Elbette."

Kafamı 'hayır' anlamında salladım. "İspanya'ya bu hafta gitmek istiyorum. Ashton ile gitmek istiyorum."

Ken kaşlarını çattı. "Ne?"

"Sınava girmeyeceğim. Ashton'ın bana ihtiyacı var. Annesi hasta. Onun iyileştirebilecek çiçeği biliyorum. Gerçek çiçek ile genetiği bozuk çiçeği ayırt edebilirim. Bu yüzden Ashton'ın bana ihtiyacı var. Annesinin ise yaşamak için bana ihtiyacı var."

Andy birden bağırdı. "Bu ne saçmal-"

Ken ona baktı. "Andy sus!"

Dudaklarımı kapattım. Ken ilk defa Andy'e  karşı bu kadar kaba bir tavırda bulundu. Andy sinirle arkasına yaslandı. Ken bana döndü.

"Bunu mu istiyorsun?"

"Evet. Ashton'a değer veriyorum. Onun için annesi önemli. Annesini kurtaracak imkanlara sahipken, saçma bir sınav umrumda olamaz."

Ken Ashton'ın annesinin durumunu bilmiyordu fakat söylediğim kelimelerden çıkartmaya çalışıyordu. Ken kafasını salladı. "Onu seviyor musun?"

"Evet. Bunları karşıma aldıysam, seviyorum demektir."

Andy sinirle bana bakıyordu. "Geleceğini mahvetmene izin veremem."

Ken nefes aldı. "Andy hesaplarımıza bak. Flora için ayırdığımız üniversite fonlarından para çekelim."

Umutla onun yüzüne baktım. Andy sıçradı. "Hayır Ken!"

Ken omuz silkti. "Flora üniversite okusa ne olur Andy? O on sekiz yaşında, ne istediğini biliyor. Eğer Ashton ile gitmek istiyorsa gitsin. Ben Flora'nın son bir haftası gibi tüm hayatı boyunca öyle  geçirmesini istemiyorum."

Ashtonsız geçirdiğim bir haftadan bahsediyorsu. Hiçbir şey yemiyor öylece etrafa bakıyordum. Ken sürekli bundan rahatsızlık duyduğunu söylese de Andy sürekli ilk aşkların böyle olduğunu geveliyordu. Andy bir anda durdu.

"Ken, bunu konuşmalıyız."

"Andy, aynısını biz de yaptık. Ailelerimiz karşı geldi diye her şeyş bırakıp kaçmadık mı? Ne sen bensiz, ne de ben sensiz yapabilirdim."  Ken, Andy'nin gözlerine baktı. Yavaşça fısıldadı. "Flora'nın bir üniversite mezunu olması mutluluğundan daha mı önemli? Ve bir insan Andy. Eğer o insan ölürse, Flora'nın yaşayacağı pişmanlığı hangi üniversite yok edebilir?"

Ken beni anlıyordu. Andy biraz daha gerçekçi düşünüyordu. "Tanrım, böyle şeyler nasıl olabilir? Aklın alıyor mu Ken? O daha on sekiz yaşında."

"Biz kaçtığımızda da on sekiz yaşındaydık Andy. İnsanlara yardım etmek bizi küçük düşürmez."

Andy birden hüzünle baktı. "Bize kimse etmedi."

Ken, Andy'nin elini okşadı. Onların yaşam şartlarının kolay olmadığını biliyordum. Kendi yaşadıkları yerden kaçıp, geldiklerini biliyordum. Para kazanmakta ne kadar zorlandıklarını, biliyordum. Bu iyilik yapma düşkünlüğüm, onlar sayesinde ortaya çıktı.

"Biz ne zamandır iyiliği karşılıklı yapıyoruz?"

Andy dudağını ısırdı ve başını salladı. Gülümsemem yüzümde yayıldı. Ken bana döndü. Mutluluktan ağlamaya başladım. Ken ve Andy, insanlardan gördükleri hayıflama ve eziyete rağmen onlar için bir şey yapmaktan kaçınmıyordu. Gay, lezbiyen, siyah, kadın veya erkek olman; bir şeyin farkında olmadığın, insan olmadığın anlamına gelmezdi. "Siz İspanya'ya gidin. Biz burada Andy ile annesine elimizden geldiğince bakmaya çalışırız."

Ellerimi yüzüme kapattım. Gözyaşlarım yanağımdan süzülürken, onlara baktım. "İki tane kardeşi var."

Andy şaşırarak baktı. "Babası?"

"Öldü. Ashton hepsine tek başına bakıyor."

Andy kendinden utanmış şekilde gözlerinş halıya çevirdi. Ken bize baktı. "Bunu keşke daha önce söyleseydin Flora."

Kafamı salladım. Ken gülümseyerek elimi tuttu. Ayağa kalkıp onlara sarıldım. Paraya olan ihtiyaç, gözlerimiz o kadar çok boyamıştı ki etrafımızda bize muhtaç olanları görmüyorduk. Ken saçlarımı okşarken, Andy yanağıma bir öpücük koydu.

"Üniversiteye gitmen veya zengin olman benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Kocaman bir kalbinin olduğu için seninle gurur duyuyorum. Seni çok seviyoruz Flora. Seni büyüttüğümüz için çok şanslıyız."

Kafamı kaldırıp yaşlı gözlerle onlara baktım. "Beni böyle yetiştirdiğiniz için asıl ben çok şanslıyım."

Andy birden ağlamaya başladı. "Affet beni, gerçekten aptalca davrandım."

Elini tuttum. "Benim iyiliğimi düşündüğün için böyle yaptığını biliyorum Andy."

Ken ayağa kalktı. "Ay şimdi beni ağlatacaksın!"

Andy ve ben yaşlı gözlerle birbirimize bakıp güldük. Ken ellerini çırptı. "Haydi Flora giyin. Ashtonların evine gidip güzel haberi verelim."

Andy kafasını salladı. "Evet, hem çocuklarla da tanışmış oluruz."

Gülümsedim. Böyle bir aileye sahip olduğum için çok şanslıydım. Kafamı sallayarak koltuktan kalktım ve mutlukla merdivenlere doğru koşmaya başladım. Andy ve Ken'in arkamdan söyledikleri son sözleri duydum.

"Ne çabuk büyüdü değil mi Ken?"

"O hep insanlara umut veren bir kız olacak. O küçük saçları ve çiçekleri ile."

Gülümsedim ve odama doğru yürüdüm.

Flora'yı sevme nedenim.

P.S: FloraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin