Pardon ben adam mı dedim?!

2.9K 69 3
                                    



Soluk soluğa sıçradı Ahmet yataktan. Başucundaki komidinin üzerinde duran saate baktı. Saat gecenin üçüydü. Yine sürekli gördüğü rüyalardan biriyle uyanmıştı. Başında hafif bir ağrı olduğunu hissetti. Doğruldu yataktan, kan ter içinde kalmıştı. Kalktı ve lambayı açtı. Bu gece uyanmaları illallah dedirtmişti artık. Yatağına oturdu başını gördüğü rüyanın etkisiyle titreyen ellerinin arasına aldı. Annesi ışığı farketmiş olacak ki kapıdan seslendi.

"Oğlum gelebilir miyim ?"

Annesinin onu böyle görmesini istemiyordu ama elinden gelen bir şey yoktu.

"Gel annem" dedi çaresiz ve boğuk bir ses tonuyla.

Annesi geldi ve yanına oturdu. Yumuşacık elleriyle oğlunun alnındaki terleri silerken "Yine mi o be oğlum?" dedi.

Annesinin o masum yüzüne dolu gözlerle baktı Ahmet. Söylemek istemezcesine "Yine o anne" dedi.

O yemyeşil gözleriyle buruk bir şekilde baktı annesi karşısındaki çaresiz oğluna. Elinden bir şey gelmiyordu gelse fazlasıyla yapmaya hazırdı. Birkaç dakika yavrusunu izledikten sonra oğlunun dizini sıvazladı ve tek kelime etmeden çıktı odadan. Anlayışlı bir kadındı o. Eşinin vefatından sonra iyice sarılmıştı oğluna. Hayatta en çok korktuğu şey ona bir şey olmasıydı. Varı yoğu oğluydu artık. Onun bu hallerini gördükçe canı acısada en az oğlu kadar çaresizdi.

Ahmet kalktı ve çıktı odadan. Yan odada namaz kılan annesini gördü. Bu saatte ne namazı ki diye düşünürken teheccüd namazı geldi aklına. Öyle ya annesi gece namazlarını dahi hiç kaçırmazdı.

Gidip abdest aldı gece namazının önemini çok iyi biliyordu. Namazını eda ettikten sonra ellerini açtı ve dileklerini sıralamaya başladı. Gülcan'dan bahsetti her zamanki gibi onun için dua etti.

Kaldırdı seccadesini annesi çoktan yatmıştı. Uyumak istemiyordu korkuyordu yine aynı rüyaları görmekten. Çaresiz girdi odasına. Düşünceler beyninde çığlık atarken uzandı yatağına. Onu düşünürken uyuyakaldı..

***

Gün ışıkları yüzüne vururken uyandı Ahmet. Dolabının önüne geçti ve üzerini değiştirdi. Aynada kendine bakarken acıdı haline. Sakallarını sıvazladı. Gerçekten bu kadar acınası mı görünüyorum acaba diye düşündü. İnsanların onu aynada kendini gördüğü biçimde görmemelerini umdu.

Odadan çıktı ve mutfağa yöneldi. Her zamanki gibi muhteşem bir kahvaltı masası onu bekliyordu.

"Hadi otursana" dedi annesi yüzüne bakmadan. Kahvaltı yapıp yapmamak arasında kalmış bir şekilde çekti sandalyesini. Annesinin gönlü olsun diye birkaç şey tıkmaya çalıştı ağzına. Çatal kaşık sesinden başka hiçbir ses yoktu.. Çayının son damlasını da yudumladı ağzını silerken annesine baktı suratı asıktı. Nedenini düşünmesine gerek yoktu çünkü sorumlunun kendisi olduğunu biliyordu. Kalktı masadan aynada son defa kendine baktı ve annesine seslendi.

"Çıkıyorum ben." Sesinin ürkek bir çocuk gibi çıktığını düşündü bi an. Tiz ve aynı ürkeklikte bir ses geldi "tamam."

***

İşe gitmek ona ölüm gibi geliyordu. Ama mecburdu çalışıp evi idare etmek zorundaydı. Bir fabrikada ustabaşıydı. Maaşı annesi ve kendisine yetiyordu. Durakta beklediği dolmuş geldikten sonra bindi ve cam kenarına oturdu. Kafasında bitmek bilmeyen düşüncelerle iş yerine geldiğini farketti.

İstemeye istemeye de olsa ayakları onu içeri sürükledi. Murat kenarda oturmuş bir şeyler düşünüyordu. Yanına yaklaştı ama Murat onu farketmemişti.

NOLURDU Kİ OLSAN #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin