{first date & explanations}

En başından başla
                                    

Harry'nin yanakları koyu kırmızıya dönüşürken Louis ile göz teması kurmuştu, utanıyordu çünkü altındaki boxer onu kapatmak için yeterli değildi.

''Ups,'' Harry ağzından kaçırdı.

''Selam.'' Louis önünde dururken ona kısa bir bakış atıp süzdü.

''Siz ikinizi yalnız bırakayım,'' Niall ikisine bakıp arkasına dönerek hızla yürümeye başladı.

Harry Louis'ye hala kırmızılığını koruyan yanaklarıyla bakındı, ''Eğer burada beklersen üzerimi değiştirip geleceğim,'' 

''Ben merak ediyorum, Niall sana bu pozisyondayken her hangi bir şekilde dokundu mu?'' Louis ellerini arkasında birleştirdi ve ayağının ucuyla yere sanki bir top varmış gibi vurmaya başladı.

''Pozisyon, Niall?'' Harry fazlasıyla merak etti.

''Merak ettiğim, Niall sana yarı çıplakken bu halinle dokundu mu?''

''Neden bu konuşmayı gerçekleştirdiğimizi bilmiyorum.''

''Sadece söyle bana.''

''Değiştirmeye gitmeliyim, üstümü.'' Harry Louis'nin baskısından korktuğu için odasına doğru ilerledi ve üzerine düz beyaz bir tişört ile birlikte siyah bir pantolon giyindi, saçını düzeltip salona geri döndü.

''O benim, bunu unutma.'' Salona girdiğinde Niall ile konuşan Louis'yi gördü.

''Louis, gitmeliyiz değil mi?'' Harry seslendi ve Niall'a göz attı.

''Evet evet, hadi gidelim.'' Louis son bir kez Niall'a öldürücü olduğunu düşündüğü bir bakış attı.

--

''Nereye gidiyoruz?'' Harry yerinde rahatsızca kıpırdandı,

''İlk buluşma saçmalığına.'' Louis elmacık kemiklerini gösterecek şekilde gülümsedi.

''Ne! Bu bizim ilk buluşmamız bana söyleseydin daha güzel gi-'' Harry bağırdı.

''Bebeğim, güzel gözüküyorsun,'' Louis onu susturdu.

Bebeğimbebeğimbebeğim.

''Neden bu kadar erken, peki?''

''Ne, randevumuzdan mı bahsediyorsun?''

Harry kafasını salladı. 

Louis söylenip arabayı unutmadan parmaklarını direksiyona vurmaya başladı, ''Sadece sana yaşam tarzımı göstermek istiyorum, hepsi bu.''

''Yaşam tarzı?''

''Evet, ne yaptığımı biliyorsun.'' Louis etrafında hareket etti.

''Çok mantıklı davranmıyorsun,'' Harry boşluğa gözü dalmadan önce Louis'nin yüzünün sol tarafını ezberlemeye başlamıştı bile.

''Eğer sana şimdi söylersem korkarsın ve bu arabadan atlarsın veya bu randevuya benimle gelmezsin, ikisi de mantıksız.'' Louis omuz silkti.

''Ve eğer atlarsam?'' Harry şaka yaptı.

''Seni cezalandırırım.'' Louis ciddi bir biçimde Harry'ye doğru döndü fakat Harry şaka yapıyor olduğunu düşündü.

''Ne yapacaksın, şaplak mı atacaksın?'' sırıtarak söyledi.

Louis cevap vermedi ve sakince arabayı durdurdu ve dramatik bir biçimde söyledi.

''Geldik!'' Bu kafeyi kendisi internetten araştırmıştı ve söylenilene göre gayet iyi bir kafeydi.

''Bu çok sevimli!'' Harry arabadan inip kafenin tasarımını görünce kıkırdadı.

''Sen tatlısın.'' Louis gülümseyerek söyledi.

Sevimli, Harry düşündü.

Louis, Harry'nin elini tuttu, Harry şaşırdı ve bunu daha sonra ayrıntılarıyla düşünmeyi kafasına not etti, Louis elini tutmuştu çünkü.

Küçük bir kafeydi, birlikte bir masaya yerleştiler ve Louis ayağa kalkıp sordu,''Ne istersin?''

Harry biraz düşündü ve cevap verdi,

''Biraz sütsüz kahve alayım.'' Louis suratını assa da siparişi almak için ilerledi ve Harry elleriyle oynamaya başladı.

Bir kaç dakika sonra Louis elinde iki adet kupa ile geldi ve bir tanesini Harry'ye kibarca uzatıp karşısına yerleşti.

''Bana kendinden bahset, Harrie.'' Louis elindeki çayını iki eliyle tutarken minik yudumlar almaya başladı.

''Uhm, tam adım Harry Styles vee..  bir ablam var. Ailem boşanmış..'' Harry yavaşça uzaklara daldı, kendi hakkında anlatacak bir şeyi yoktu.

''Görünen o ki kendinden bahsetmekten kaçınıyorsun.'' Louis sıcak bir gülümseme gönderirken Harry kafasını salladı.

''Bana kendinden bahset,'' Harry hızla başını kaldırdı ve Louis'ye baktı.

''Ah, tam adımı biliyorsun..-''Louis güldü, ''Aslında hakkımda bahsedecek pek de şey yok gibi duruyor, model olmam ve yaşam tarzım dışında,''

''Hangisi?'' Harry cevap vermesi için biraz bekledi ve hareketlerini izlemeye başladı Louis endişeyle başını salladı ve alt dudağını dişleri arasına aldı.

Konu Louis'nin Harry'ye söylemek istememesi değildi, Louis Harry'nin vereceği tepkiden korkuyordu. Onu terkedecek miydi? Kabul edecek miydi? Bu konuda Louis'nin başını ağrıtan çok fazla imkan söz konusuydu.

''Louis orada mısın?'' Harry elini Louis'nin önünde salladı ve Louis gözlerini ona çevirip kendine geldi.

''Evet sanırım sana biraz..hayat tarzımdan bahsedeceğim,'' Başladı, ''Hayatımda hakim ve itaatkar ilişkisi geçerli, hakim itaatkarına sevgi verip onu sahipleniyor ve güvende hissettiriyor, İtaatkar ise Hakimin seksüel ihtiyaçlarını karşılıyor, ve bu ihtiyaçlara sevgi de dahil, kısaca buna BDSM deniyor.'' Louis bitirdiğinde Harry'nin gözleri yuvalarından fırlayacaktı.

''Bekle, yani itaatkar seks kölesi gibi bir şey?'' Harry kendi kelimelerini unutuyordu.

''Böyle hissettirmeyi sevmem,'' Louis çayından minik bir yudum aldı.

''Hakim her zaman baskın taraf olduğuna göre, itaatkar hep pasif oluyor, öyle mi?'' Louis kafasını sallayarak onu cevapladı.

''O zaman ben ne olacağım?'' Harry sordu ve Louis gülmeye başladı.

''İtaatkar elbette.''

''Bu nasıl yapılır bilmiyorum.''

''Bunu bir hayranlık olarak algıla fakat tekniken düşünürsek daha fazlası, bu konuştuğumuz.''

''Neden bunu konuşuyoruz pekala, biz?'' Harry merakla sordu.

''Nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum, sadece soruyorum.''

Ve Harry sonra gelecek cümle hakkında fikir sahibiydi bile.

''İtaatkarım olmanı istiyorum.''

*BDSM: Bondage and Discipline,Dominance and Submission, Sadism and Masochism .Yanii, Kölelik ve Disiplin, Egemenlik ve Teslimiyet, Sadizm ve Mazoşizm.


baby boy》larry.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin