Gün 1

140 18 62
                                    

02.07
z kapakları yavaş yavaş ağırlaşıyordu. Başını okuduğu kitaptan kaldırıp oturma odasına gitti.

Televizyonu açtı.
Kanalları dolaşırken bu saatte yapacak hiçbir şeyin olmaması canını sıkıyordu.

National Geographic'te durup belgeseli izlemeye başladı.

Bahsedilen beyaz bir balinaydı. Klasik olan yaşamı anlatılıyordu.
Düşündü.
Belkide hayatının gözler önüne serilmesinden rahatsızdı.
İnsanlar hayvanların beyinlerinin kendilerininki gibi karmaşık olmadığını düşünüyordu.
Belki bir insan beyni kadar karmaşık değillerdi.
Peki o zaman yaşamlarında kullandıkları ultrasonik sesleri nasıl çıkartıyorlardı, ya da beraber yaşama istekleri neden vardı?

Bunu hep sorgulamıştı.

Duygularını konuşarak ifade etmiyor olabilirlerdi ama onlar da hayat sahibi, nefes alan, yemeye ihtiyaç duyan varlıklardı.

Vejetaryenler et yemeye karşıyken peki neden bir brokoliyi cansızmış gibi katledebiliyorlardı?

Yaşam zıtlıklarla ayakta duruyor gibiydi.
Çözebileceğini de sanmıyordu.
Televizyonu kapatıp sırt üstü uzandı.
Gözleri tavandaki çatlaklarda gezinirken aklı çoktan bir serüvene çıkmıştı.

Küçüklüğünden beri hayatına başkalarının yön vermesine izin vermişti.
Doktor olmak için bu kadar istekli değildi mesela.
Ailesinin gözlerindeki ışıltının yön vermesine izin vermişti.
Ya da bu şehirde de olmak istemiyordu.
Dünya'nın keşfedilmeyi bekleyen hazinelerini görmeyi sıcacık bir eve değişebilirdi.
Ama yapmamıştı.
Yapamamıştı.

İnsanların onu yönlendirmesine izin vermişti.

Bir kediden farksızdı.
Ya da sofraya yenmek için konulan kış lahanasından. İroni de bundan ibaretti.

Artık baş kaldırma zamanıydı.

Her canlının yaşanmaya değer bir hayatı olduğunu kanıtlayacaktı.

Yapamadıklarını insanların kalıplaşmış fikirlerine doğru tıpkı bir alev gibi püskürtecekti.

18 Aralık 2015

Kanımda dolaşan zehrinizin yavaş yavaş azaldığını hissedebiliyorum.

Hayır.

Kimseyi suçlayamam.
Bütün olanların yegâne sorumlusu şu an burada bu kelimeleri israf etmekten korkmayarak yazan ben.

Her zaman kendimi küçük bir dünyaya hapsettim.
Her ne kadar bulunduğum durumda eve hapis gibi olsam da aslında Büyük Okyanus'un derinliklerinde yüzen bir balinanın olabileceği kadar özgürüm.

Artık balinaların yaşamlarını da kısıtlıyorsunuz.
Gerçi insan var olduğundan beri zararlı.
Hiç iyi ve kötü birbirine bu kadar yakın da olmamıştı değil mi?

Gözyaşlarının sayfaya akmasına izin vermedi.
Onları bir deftere hapsedemezdi.
Artık her tanesiyle özgür olacaktı.
Kim bilir?
Ölüm bir özgürlüktü.
Saat 04.07'ydi.
Hiç bu kadar yavaş ilerlememişti vakit.

Okuduğu kitabın başına geri döndü.

Okuyabileceği kadar okuyacaktı.

WIDE AWAKE(ASKIDA MI?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin