Kırk Dördüncü Bölüm

12.1K 971 110
                                    


Merhaba

Arkadaşlar belki bu son bölümümdür. Yazmak, zamanında yetiştirmek o kadar zorlaştı ki belki de en doğrusu bırakmak. Bu hikâyeyi devam ettirmemin tek nedeni yorum yapan arkadaşlarım. Hepsine tek tek teşekkür ederim. Buyurun bölüme. Bu bölüm "dderryaa34" e ithaf edilmiştir.

Keyifle okuyun...

Türker heyecan ve sinir içinde hazırlandı. Bugün büyük gündü Nilüfer ile konuşacak ve evlilik teklifini yapacaktı. Kalbi buna dayanır mıydı bilemiyordu. Önder evlilik teklifi yapacağını duymuş ve masayı hazırlamıştı. Bir kaç parlak önerisi de olmuştu ama Türker nazikçe geri çevirmişti. Bugün isi zordu Türker'in. Sürekli Allah'a yalvarıyordu her şeyin yolunda gitmesi için. Yarım saat sonra zil çaldı. Gelen tabii ki Nilüfer'di. Kapıyı  açan Türker Nilüfer'in dünyalara bedel gülümsemesiyle mest oldu. Ne kadar güzel, ne kadar hoştu. Taze bahar gibiydi ve onu kışa çevirmemeliydi elinden geleni yapmalıydı, yapacaktı da. Nilüfer'e sarıldı, dünyadan ayrıldı. Sadece Nilüfer ve kendisi. Mis kokusunu içine çekip başına bir öpücük kondurduktan sonra kollarından zorla ayrılıp,

-Hoş geldin diyebildi. Nilüfer de tüm sıcaklığıyla

-Hoş buldum dedi. El ele tutuşan âşıklar beraber salona geçtiler Nilüfer beğeni ile hazırlanmış olan masaya baktı. Mumlar ve Nilüfer'e Türker'in her sabah gönderdiği beyaz güller ilk dikkat çekenler idi. . Ne tatlı bir adamdı bu Türker. Türker Nilüfer'i bekletmeden masaya davet etti ve sohbet etmeye başladılar. Birbirlerine günlerini anlattılar ve yemek bitiminde masayı öylece bırakarak, Nilüfer'i kaldırdı Türker. Koltuklara yan yana oturdular önce. Sonra Türker Nilüfer'in gözlerine bakabilmek için tam karşısına geçti. Ellerinden tuttu ve beklenen an geldi.

-Nilüfer. Nilüfer gülümseyerek Türker'e bakıyordu ve devam etmesi için ellerini sıktı Türker'in. Nilüfer seni ilk gördüğüm gün sana delice âşık oldum. Hem de ne aşk. Seni Naz  ile gördüğüm an dünyadaki varlığım senin ekseninde dönmeye başladı. O sıralar evli olduğunu sanarak çok acılar çektim. Sana da çektirdim. Ama her şeyi öğrendikten sonra seni her dakika mutlu edebilmek için uğraşmaya başladım ve devam da edeceğim seni o kadar çok seviyorum ki  ne olursa olsun beni sensiz bırakma. Beni sensizlikle sınama. Sensizliğin kör kuyularına atma beni. Bundan sonra senin nefesinle uyanmak seninle ağlamak seninle gülmek istiyorum dedi aşk'la Nilüfer'e bakarken. Sonra derince bir nefes alıp:

''Fakat önce bir şeyi sana açıklamam gerek.'' Nilüfer bu kadar güzel sözün  ardından evlilik teklifi geleceğini düşünürken Türker'in açıklama yapmak istemesiyle şaşırdı. Açıklayacağı şey neydi ki bu kadar özel bir an da açıklama gereği duyuyordu? Aklına bir anda bir sürü kötü düşünce geldi ama hepsini çabucak geldikleri yere gönderip dikkatle Türker'e baktı. Türker Nilüfer'in yüzündeki anlam kargaşasını izledi bir süre, fakat bunu yapmak zorundaydı. Ama yine de dilinin ucundakileri seslendiremiyordu. Nilüfer uzayan sessizlikten korkarak;

-Nedir açıklayacağın şey Türker?Lütfen beni korkutma. Dedi Nilüfer tedirginlikle.

-Nilüfer ben, ben Naz'ın amcasıyım.

-Anlamadım dedi Nilüfer

-Ben ablan Asu'nun kocası Mithat'ın kardeşiyim, Naz'ın öz ve öz amcasıyım, dedi bu sefer daha yumuşak bir ses tonuyla. Nilüfer ellerini Türker'den hızla çekerek

-Şaka mı bu? Dedi.

-Hayır, şaka değil böyle bu durumda nasıl şaka yapabilirim Nilüfer? dedi isyanla. Nilüfer ne diyeceğini bilemez bir halde kalakaldı. Bir an da kendini neredeyse bir yıl olan Asu'nun başında bekledikleri günde buldu. Nasıl da çaresizce bekliyorlardı. Annesi, babası Cihan ve kendisi. Başka kimseler yoktu o hastane koridorlarında. Eniştesine veda bile edememişti alelacele götürülmüştü ailesi denilen kişiler tarafından. İçi birden öfke ile doldu ve ayağa kalktı. Türker'e bakmadan çantasını alıp kapıya koşturmaya başladı. Türker onu durdurmaya çalıştı ama Nilüfer

İyi Ki Geldin!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin