1

49.1K 1.2K 808
                                    

Arkadaşlar, 3 sene ardından sabrım taştı. Çokça rahatsız olduğum bir konu var, kitapta bulunan yan çiftimiz Taehyung ve Jungkook değildir. Hoseok ve Taehyung'dur. Bu şekilde okumak istemeyenler kitaba hiç başlamayıp moralimi bozmasın, rica ediyorum. Kitapla ilgili birçok güzel anım var ve böylece hevesimi kırıyor, saygısızlık yapıyorsunuz.

Jimin okuldan çıktığı an arkadaşı Hoseok yanına gitti. Yıllar sonra memleketine geri dönme sevinciyle içi içine sığmıyor, mutluluğunu saklayamıyordu. Sokakta kocaman gülümsemesiyle yürümek her ne kadar diğer insanlara garip gelse de şu an bunu umursayacak durumda değildi.

Ailesi Seoul'a geri dönme kararı aldığında üzülmeden edemedi tabii. 12 yaşına kadar Seoul'da yaşadığı halde en önemli 4 senesini Busan'da geçirdi, arkadaşlarını geride bırakmak zorunda olduğu gerçeği kötü hissettiriyordu ancak Hoseok'un burada olması her şeyi kolaylaştıracağını biliyordu. Ne olursa olsun, arkadaşı olmadan dört sene geçirse bile iletişimi hiç kesmemişlerdi. Özlem gidericekleri için oldukça heyecanlıydı.

Şu an onbirinci sınıftaydı ve Seoul'da bulunan liseleri bilmediği için annesi seçmişti onun yerine. Sanat okuluydu, kötü değildi. Aksine fazlasıyla ünlü, hoş döşenmiş bir yerdi, tek sorun Hoseok'un burada okumadığıydı. Annesi henüz işten ayrılamadığı için Jimin dört, belki beş ay boyunca tek başına yaşamak zorunda kalacaktı. Zor olacağının farkındaydı fakat Hoseok ona çokça yardım edeceğine söz vermişti.

Jimin eve yerleşmeden okulun ilk gününde geç kalacağından emindi. Gece dörte kadar hararetli bir şekilde oyun oynamasaydı sabah kalkabilirdi ancak bu kendisine göre fazla sıkıcı olurdu. Hayatına heyecan katmayı hep sevmişti. Saat ona doğru kalktığında formayı umursamadan siyah bir kot ve düz, kendisine bayağı bol gelen beyaz tişört çıkardı dolabından. Zaten geç kaldığını bildiği için kendi okuluna değil de Hoseok'unkine yol alma kararı verdi. Ne olmuş yani ilk gün gitmezse? Tüh. Arabasına binip haritayı inceledi ardından kaybolmayacağından emin bir şekilde sürmeye başladı. Okulu bulma sevinciyle hızlıca arabasına atladı ve 11 A sınıfına gitmeye başladı. Merdivenlerden çıkarken akciğerinin çoktan işlevini kaybettiğinden emindi. Ne diye en üst katta olur ki bu sınıf? Söylenerek kapıyı açtı ve sırasında mışıl mışıl uyuyan arkadaşına baktı. Kıkırdayarak yanına oturdu ve kafasına şakacı bir şekilde vurdu.

"Uyumadın mı sen gece, ne yaptın acaba?" - Hoseok kafasını kaldırdı ve uykulu gözlerle Jimin'e baktı. Arkadaşının dedikleriyle gözlerini devirmeden edemedi. Özlemişti bu çatlağı.

"Ah Jimin. Çok komiksin, fesatlığına bırakıyorum gecemi. Yalnız okulda olman gerekmiyor mu senin?" - Jimin pis bir şekilde sırıttı. Bu soruyu bekliyordu zaten.

"Okul nedir ya? Sabah uyanamadım, sonra gitmemeyi tercih ettim." - Hoseok kocaman bir kahkaha patlattı. Bu sırada fark ettikleri şey ise sınıftaki herkesin Jimin'e şaşkınlıkla bakmasıydı. Kızıl saçlı genç bundan bir nevi rahatsız oldu ardından gülümseyip Hoseokla vedalaştı ve sınıftan çıkarken düşüncelerine dağıldığından dolayı fark etmediği birine istemsizce çarptı.

"Üzgünüm, görmedim seni." - Jimin yere düşen çocuğa söyledi. Çocuğun telefonu düştüğü için Jimin yerden aldı ve sarı kafalı gence uzattı.

"Al. Bu senin sanırım." - Sarı saçlı çocuk Jimin'den telefonu aldı ve soğuk bir şekilde teşekkür edip sınıftaki sırasına ilerlemeye başladı. Jimin hayretle izlemişti çarptığı genci. Sarı saç pek hoşuna gitmezdi ancak onda aşırı güzel duruyordu. Çok ayrı bir hava katıyordu, beyaz tenini ve yüz hatlarının öne çıkmasını sağlıyordu. Gözlerine hapsolmuş soğukluğu da oldukça çekici kılıyordu görüntünün tamamını.

Aklına gelen fikirle Hoseok'un dersinin bitmesini bekledi ve çıkışta sarı kafanın numarasını alma düşüncesiyle içinde dolup taşıyan heyecandan kurtulamıyordu. Ne yapacağını bilmiyordu henüz fakat onu bir kez, hatta birçok kez görmek istiyordu. Bu kadarla bitemezdi.

Ders bittiğinde Hoseok'u yanına çağırdı ve olan biten her şeyi anlattı. Hoseok şaşırarak ona baktı.

"Sarı kafa?" - sordu kaşlarını kaldırarak.

"İşte şu çarptığım çocuk." Jimin sessizce söyledi.

"Yoongi'den bahsediyorsun sanırım. Dikkat et dostum, dondurmasın seni o soğuk bakışları. Şimdi derse gitmem gerek, açıklamayı sonra yaparsın. Git artık okula, sorun çıkarıp başıma bela açma." - Jimin arkadaşına bakıp sırıttı. Gitmeyecekti tabii ve bu gerçeği ikisi de biliyordu.

"Görüşürüz." - Hoseok cevap olarak elini salladı ve salaksın deyip içeri girdi.

Jimin gülerek okuldan çıktı ve arabasına atlayıp eve doğru sürmeye başladı. Hoseok'un okul çıkışı tam saat ikideydi. O zaman atarım mesajı diye düşündü.

Erkeklerden hoşlandığını ailesi bilmiyor, bilmemeliydi. En yakın arkadaşları biliyordu elbette, yargılamıyorlardı da. Bu gerçeği kendine çok zor yedirmişti ancak en sonunda pes edip kabullendi. O erkeklere karşı ilgi duyuyordu.

***

Chim: Hey, sarı kafa.

Chim: Nasılsın?

Jimin biraz bekledi. Mesaj gelince hızlıca ekrana baktı.

Sugar: Kimsin? Ayrıca sarı kafa nedir?

Chim: Belki tanıyorsun, belki de tanımıyorsun.

Sugar: Bu ne demek oluyor. Düzgün konuşur musun?

Chim: Tamam tamam, tanımıyorsun. Yani sanırım.

Sugar: Sanırım? Cidden, salak mısın? Açık konuşsan.

Chim: Seni beğendim sarı kafa.

Sugar: Sarı kafa demeyi kes. Ve dur, bana ne?

Sugar: Sapıklığını başkalarında uygula.

Chim: Yoo, sapık falan değilim. Ama senin için olurum bak.

Sugar: Engel yemek istiyorsun herhalde? Neyse uğraşacak ne zamanım ne gücüm var. İyi günler.

Chim: Engelleyemezsin.

-mesajınız gönderilmedi-

Chim: Engelledin cidden..

-mesajınız gönderilmedi-

Chim: Engeli kaldırmanı öneriyorum.

-mesajınız gönderilmedi-

Chim: Ya ulan. Arakadaşımdan yazarım o halde.

-mesajınız gönderilmedi-

Kısa bir Texting olacak. Yani öyle planlıyorum. Lütfen okuyun, sizi seviyorum.

catch me | yoonmin ✓ DÜZENLENİYOR.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin