İNFAZ

328K 7.6K 2.3K
                                    

Gerçekte yaşanmayan her şey gece rüyada görünür. Bir başkasının değilse birinin başına gelir. Bu gün değilse yarın ya da gelecek yıl değilse bir yüzyıl sonra...      TUTTO

Gecenin serinliğini içime çekerken soğuk metali yanağımda daha çok hissettim. Sokak sessizliğe gömülmüş az sonra yapılacak infazı bekliyordu. Bende bekliyordum görevimi tamamlamak için. Parmaklarım kasılıyor sabırsızlıktan tetiğin üstünde kayarak hareket ediyordu. En kötü özelliğimdi bu her görevde parmağım tetiğin üstünde sabit duramıyordu. Genel bir heyecana kapılıyor tetiği okşamadan konsantre olamıyordum. Aslında bunun önemi de yoktu 6 yıldır hiç ıskalamamıştım.

Kulaklıktan Step'in sesi geldiğinde gözlerim bir hareketlilik arıyordu. Hadi diyorum hadi yıllardır beklediğim an şimdi şu an hadi gel artık.

Step "Nil ne durumdasın" diye sorduğunda kısaca "Hala kıpırtı yok beklemedeyim" dedim. Bunu sormadığını biliyordum ama başka bir cevap vermek istemiyordum. Oda benim baktığım alana bakıyordu aynı yeri dört çift göz farklı açılardan izliyorduk. Asıl sormak istediği gerginliğimin geçip geçmediğiydi ama ben buna cevap vermeyecektim. Çünkü geçmemişti. Yıllardır ilk defa gergindim. Bugün babamı öldürecektim.

Yılın bu zamanlarında hep buraya gelirdi. Bu geneleve gelir işini halleder giderdi. Ülkede gezdiği yerlerden birkaçı da burasıydı. Genelevden ve işten kastım düşündüğünüz gibi değil babam ülkenin en güçlü iş adamı olmasının yanında en büyük suç örgütünün de başıydı. Buradaki sadece bir toplantıydı. Yılda bir defa burada toplanırlar yaptıkları yasa dışı işleri görüşürler ve dağılırlardı. Ne şanstır ki görev bize verildiğinde buraya gelmek üzereydi. Görevi ilk öğrendiğimde öldüreceğim kişiyi görünce içim aynı anda hem huzur hem şüpheyle dolmuştu. Acaba beni biliyorlar mıydı? Sırrımı biliyorlar mıydı? bu soruların cevaplarını bilmiyordum ama başıma gelen onca şeyden sonra Çöplüğe katılmamın tek amacı bu geceki infazı gerçekleştirmekti. Yılların intikamını alacak huzura kavuşacaktım. Şimdi bize bu görevi vermeleri bir tesadüf müydü? Yoksa her şey planlı bir oyun muydu? Bilmiyordum ama bilmeme de gerek yoktu amacıma hizmet ettiği sürece nedenlere çok fazla takılmazdım. Tek düşüncem şimdi sona bir nefes kadar yakındım sabırsızlanıyordum.

Kapıda bir hareketlenme olduğunda düşüncelerime ara verip ilgimi kapıya yönlendirdim. Yıllar sonra ilk defa bu dürbünden görecektim nefret ettiğim yüzünü. Kapıdan çıkacak bedenini beklerken kalbim göğsümden çıkacak gibi atıyordu. Yine gerilmiştim. Korkuyordum. Başarısız olmaktan korkuyordum.

Step tekrar "Nil" diye seslendiğinde bir iki defadır adımı tekrarlamış olduğunu fark ettim. "Buradayım" derken sesimdeki gerilim fark ediliyordu. "En iyi görüş açısı sende bak bu gece bir farklısın kendini topla ve göreve odaklan hareketlilik var sakin kal" dediğinde "Ben sakinim" diye fısıldadım.

Kapıdan korumalar çıktığında nefesimi tuttum. Buse "Benim görüş alanım kapalı" diyerek durumunu bildirirken Ömer "Al benden de o kadar" diyerek ona katıldı. Şuan için hedefi göremiyordum ama kapıdan çıkan her adam dürbünümün denginden geçiyordu. Sessizliğimi korurken bizi yönlendiren Step "Nil görüşün açık mı?" diye sordu. Açık olduğunu biliyordu. Duracağımız konumları daha öncesinden o belirlemiş en iyi konuma bilerek beni yerleştirmişti. Babam hala kapıda görünmezken "Hedef henüz ortada yok" dedim.

Sözümün bitmesiyle bir koruma kafilesi daha dışarı çıktığında onunda çıkmak üzere olduğunu anladım. Kulaklarım uğuldarken onun gülen yüzü bir an dürbünüme görünmüş bir nefes kadar kısa bir sürede küçükken bana seslenen sesi uğuldayan kulaklarıma dolmuş bir damla gözyaşı gözümden akarken tetiğe basmayı akıl edebilmiştim. Ama geç kalmıştım. Bağıran korumaların ve Step'in sesi kulaklarıma dolmadan da geç kaldığımı ıskaladığımı biliyordum. Çünkü tereddüt etmiştim. Parmağım ilk defa titremiş ilk defa kalbin üstünü hedef almıştım. Ölmese de uzun süre sol kolunu kullanamayacağını garantilemiştim.

ÇÖPLÜK (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin