4.☎

2.8K 305 61
                                    


Saat gece üçe geliyordu. Justin'in gözleri geceye direnmiş ve New York'un karanlığına gelinlik olan ışıkları izliyordu.

Uzun camın önünde otururken yanında duran şişedeki sıvıdan bir yudum daha aldı.

Ve yine her zaman ki o his omuzlarındaydı. Çölün ortasında omuzlarındaki çuvalla serabına ulaşmaya çalışıyor gibi bir histi bu. Şehir ışıklarına dalmışken eli istemsizce cebindeki telefona gitti.

Ve o hiç tanımadığı numarayı tuşladı. 4287. Birkaç çalıştan sonra iki gündür duyduğu ince ama ona hoş gelen sesi duydu.

Bir süre cevap vermedi. Hattın diğer ucundan sabırsız ve bıkkın bir ses geldi.

"Yine mi sen?" Sarhoşluğun verdiği etkiyle hafifçe kıkırdadı Justin.

"Aramamı mı bekliyordun?" Tek eliyle yanındaki şişeyi ileri geri hareket ettirip, tek eliyle ise telefonu kulapına tutuyordu.

"Dua et ki cep telefonumu aramıyorsun. Yoksa seni engellerdim."

Bu sefer daha sesli kıkırdadı Justin. Düşünmeden cevap veriyordu. Sarhoştu yine ve yine. Ve ne yapacağı konusunda düşünmek zorunda değildi.

"O zaman bana cep telefonu numaranı ver ve bende seni oradan arayayım. Sonra beni engelle ve buradan konuşmaya devam edelim."

"Seninle konuşmak istemiyorum lanet olası! Beni rahatsız ediyorsun. Konuşan sensin ve bundan sıkıldım. Benden ne istiyorsun?"

Justin telefondakinin onu göremeyeceğini bilsede, elini çenesine atıp düşünüyormuş gibi yaptı. "Benimle konuşmanı."

"Seninle neden konuşayım?"

Çünkü hayat çok boktan.

Çünkü bana gelen her güzel şeyin bedeli ağır.

Çünkü birileri artık bana hiç umut olmadığını söylememeli.

Ayakta durmaya çalışıyorum, dağılırsam düşerim.

"Çünkü kendimi kötü hissediyorum."

"Nasıl hissettiğin umrumda değil."

Bakınız yb atıyorum

I Don't Care How You Feel ☎ Bieber Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin