>>Bölüm 42 ( TEKLİF)<<

114K 6.8K 3.3K
                                    

Resim Tuğberk

Bir anda koşmaya başladım. Oydu emindim. O olmalıydı. Yanlış görmüş olamazdım. Zaman durmuş kalp atışlarım sanki bütün dünyayı sarmış gümbür gümbür atıyordu. Ayaklarım bir adım attığında sanki hiç adım atmamışım gibi daha da hızlanıyordu. Onu kaçırmadan yakalamalıydım.

" Altuğ!"

Ağzımdan boğazımı acıtacak yükseklikte bir ses çıktığında kendimi yola attım. O anda gözüme çarpan arabanın farıyla elimi gözlerime siper etmiştim ki bir korna sesi duydum. O anda birisi beni hızla çekmiş birlikte yere yuvarlanmıştık.Korkudan nefes nefese kalmış titrerken karanlıkta belli olmayan çoktan uzaklaşmış o kişiye bakıyordum.

" İzel iyi misin! Az kalsın sana çarpıyordum bir anda neden önüme atladın manyak mısın! Kalbim duracaktı."

Barış'ın sesini duyduğumda elimi zorla kaldırıp " Altuğ..." der demez Barış işaret ettiğim yere bakmış ve bir dakika bile düşünmeden o tarafa koşmaya başlamıştı.

" İzel delirdin mi!"

Kucağında durduğum Tuğberk'e başımı çevirdim. Öfkeli ve endişeli bakışları yüzümde gezerken onun üstünden kalkmaya çalıştım. Korkudan titrerken Tuğberk kalkmama yardımcı olmuş onun topalladığını görmüştüm.

" Ne yaptığını sanıyorsun ha! Kendini öldüreceksin!"

Kızgın ve gür sesiyle bağırırken korkunun verdiği etkiyle ağlamaya başladım. Tuğberk bana sıkıca sarılırken beni sakinleştirmeye çalıştı.

" Allah'ım sen bana sabır ver. Yüreğimi ağzıma getirdin!"

Ben hüngür hüngür ağlarken hem öleceğimi düşünüp hem Altuğ'u kaybettiğim için garip bir duygu seline kapılmıştım.

" Kahretsin! Onu elimden kaçırdım!"

Barış'ın öfke ve hayal kırıklığı sesini duyduğumda başımı ona çevirecektim ki Tuğberk bir anda beni kucaklayıp " Barış onu eve götüreceğim. Yemeğinizi iptal edin. Bu konuyu kendi aranızda halledin. İzel'i karıştırdığınızı görürsem yemin ediyorum..." birden Barış'a bağırdı. Öfkeli halini görmüştüm ama bu kadarını beklemiyordum.

" Eğer Altuğ denen ne haltsa sizi görmek istemiyorsa ve böyle hayati kazalara neden olacaksa delirmiş gibi onu aramayı bırakın! "

Tuğberk topallayarak beni eve geri götürürken korku ve üzüntümün üstüne bir şaşkınlık sarmıştı içimi. Altuğ bir kere bile arkasına dönüp bakmamıştı. O korna sesini duymuş olmalıydı. Yada bir şey olmadığını gördüğünde mi kaçıp gitmişti. Öyle yapmış olmalıydı yoksa Altuğ asla beni orada terk etmezdi.

Bu olaydan sonra onu hiç bulamamaktan korkuyordum. Yine kendini suçlamasından korkuyordum. Benden bizden kaçmaya devam etmesinden korkuyordum. Ama o yaşıyordu. O hayattaydı ve bunu gözlerimle gördüğüm için içim rahatlamıştı. Annem kapıyı açtığında şaşkın şaşkın bize baktı.

" Sonra neler olduğunu açıklarım anne." diye zorla fısıldadım. Tuğberk beni odama götürürken titremem biraz geçmişti ama Tuğberk'in siniri geçmemiş gibiydi. Odama gelip beni yatağıma oturttururken gözlerim yatağımın üstündeki hediyelere kaydı. Tuğberk eliyle onları bir kenarı ittirip uzanmamı söyledi. Sessizliğini korurken gözlerimin içine bakıyordu. Kot pantolonu yere düştüğünde bir kısmı yırtılmış giysileri zarar görmüş görünüyordu.

" Sen iyi misin?"

Bana tekrar soru sorduğunda kendimi toparlamaya çalışıyordum. Başımı iki yana salladığımda yanımdaki boş yere oturup kollarını dizlerine dayadı ve ellerini birbirne geçirirken derin bir iç çekti.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin