Bölüm 5

2.3K 128 2
                                    

Emma hala uyumak istiyordu fakat Rose yorganını üzerinden çekip onu uyandırmayı başarmıştı. Neden onu rahat bırakmıyordu? Bugün derslere girmez olur biterdi. "Kahretsin, Rose. Zaten üç ve dördüncü dersler boş değil mi? Gitmesek kimseye zarar gelmez" diye söylenerek yorganını almak için uzanmıştı fakat Rose her zaman olduğu gibi galip gelmişti ve bu yüzden zorla kalkıp cübbesini giymeye koyuldu.

Albus ve Tony çoktan kalkmış ortak salonda oturuyorlardı. Tony'i gördüğünde artık ne hissettiğini bilemiyordu. Ona neden başkalarının yanında şizofrenmiş gibi davrandığını anlamıyordu. Gerçekleri bal gibi biliyordu ayrıca ne sarhoştu ne de büyüye uğramıştı. Tekrar bir tane geçiresi gelmişti. Sinirlenmemeliydi. İkisinede selam verip Rose ile birlikte büyük salonun yolunu tuttular. Saate bakılırsa kahvaltı henüz yeni başlamış olmalıydı. Büyük salona gittiklerinde arkadaşının gözleri önceden hiç olmadığı gibi Slytherin masasına kaymıştı. Emma'nın ona sırıtarak baktığını görünce "Nora'ya bakmıştım" gibisinden bir şeyler geveledi. Kendi masalarına gidip kahvaltılarını yaptılar. Biçim Değiştime profesörleri onlara hangi sınıfta olduklarını duyurduktan sonra bir kaç kişi ayaklanmıştı. Bu ders Hufflepuff ile ortaktı.

Sınıfa gidip sıralarına yerleştiklerinde Tony ve Albus arkalarına oturmuşlardı. Profesörleri sınıfa girdikten sonra ilk dersi konuşmak için ayrdığını söylemişti. Genç profesörleri Bayan Hudson, onlarla daha çok arkadaş gibiydi. Ona dertlerini dökmeyi seven Slytherin öğrencileri bile vardı. "Geçen dönem SBD dönemlerinizdi biliyorsunuz. Bu yıl sizi o kadar çok sıkmak istemiyorum aslında fakat bu salıp gideceğiniz anlamına gelmez çocuklar. Cody sen söyle bakalım SBD sonuçların nedir?" Cody kendini bilmiş bir Hufflepuff öğrencisiydi. Rose ile dördüncü sınıfta Bitki Bilim dersinde tutuştukları kavgadan sonra neredeyse bir düello edeceklerdi ki Emma sonunda profesörlerini çağırıp onları ayırabilmişti. Tüm ders sınavlarından ve tatilden bahsettiler. Zil çalınca Rose kütüphaneye gitmek istediğini söyledi. Emma gelmek istemediğini söyleyerek bahçeye çıkıp hep oturdukları karşılıklı banklardan birinde Nora'yı gördü. Gidip karşısına oturmuştu. Parmaklarıyla uğraşırken düşünceli gözüküyordu. "Bir sorun mu var, Nora?" kız önce yerinden sıçramıştı. "Oh, mio ​​Dio! Beni korkuttun, Emma" ifadesine gülümsedikten sonra ondan özür dilemişti. "Sorun yok. Rose nerede?" "Kütüphaneye gitti yine" anladığını söylerek başını salladı. İleriden Scorpius ve Vaughn geliyordu. Scorpius Emma'nın yanına oturmuştu, Vauhgn ise onun karşısına. Nora aniden telaşlanır gibi olmuştu. Scorpius gözlerini Nora'ya dikip selam vermişti. Kız zorla yapar gibi bakışlarını onunkilere kaldırmıştı. Nora, Scorpius'tan mı hoşlanıyordu yani? Bu Albus'un hiç hoşuna gitmezdi. İkisinin arası tabii bir kız için bozulmazdı herhalde fakat olabileceklerden korkuyordu. Scorpius ve Albus birbirlerini dokunmadan öldürebilecek kadar iyi tanıyorlardı. Ah, Emma! Ortada hiç bir şey yokken daha kendi kendine iki arkadaşınıda mezara tıkmıştı. Kafasından bu saçma düşünceleri uzaklaştırmak için Vaughn'a dönüp sırıtmıştı. "Neden öyle bakıyorsun, Em?" "Ne zaman söylecektin, Vaughn?" "Neyi?" "Corrine ile çıktığınızı. Rose sizi onaylamıyor dostum" Vaughn tek kaşını kaldırarak "Sizin nereden haberiniz oldu ki?" diye sormuştu. "Dün Colin geldi. Seni arıyordu ve kız kardeşinden uzak durman gerektiğini söyledi" Scorpius lafa dalarak "Neden gidip, Weasley ile uğraşmıyor? Dediğini yapmazsa eğer ne yapacakmış acaba. Okuduğu kitaplarla mı saldıracak? Çok komiksin, Emma" demişti gülerek. "Hey! Onaylamayanın Rose olduğunu söyledim sana, Malfoy" omuz silkmişti. Vaughn dirseklerini dizlerine dayayarak "Corrine'i yeme gibi bir niyetim yok. Neden karşı ki?" "Bunu ona sorarsın" diye yanıtlamıştı başını sallayıp. Birinci sınıflardan sarışın bir kız onlara doğru gelmişti ve Emma'nın yanında durmuştu. Yaşı on birden daha küçük gösteriyordu aslında. Ona dönüp "Benimle biraz gelebilir misiniz, Bayan Greenburg?" demişti. Gerçekten yanaklarını sıkmak istiyordu. "Tabii ki gelirim" diyerek ayağa kalkıp onu takip etmeye başladı.

Onu okulun içine kadar götürmüştü. Bir sınıfı işaret etti ve "İçeri girin lütfen" dedi. Neler döndüğünü anlamamıştı. Kapı kolunu tutarak kıza dödüğünde çoktan koşarak uzaklaşmaya başladığını görmüştü. Kapıyı yavaşça açarak içeri girdi ve bilerek açık bıraktı. Biraz ilerlediği zaman kapının hızlıca kapatıldığını duymasıyla arkasına dönmesi bir oldu. Kapıyı kapatan Tony, çarpık gülümsemesiyle Emma'ya döndü. "Sence ödeşme zamanı biraz geçmedi mi, Em?" dedi. O an ses tonuna eriyebilirdi. Okuldaki ilk gününden beri ondan çok hoşlanırdı. Karşılığını asla almayacağından emindi. Amacı ondan tokadın acısını çıkarmaktı evet. Bir gün bugünün geleceğinden adı gibi emindi. "Lütfen, Tony o tokadı hak ettiğin için attım sana" dediğinde çocuk ellerini ceplerine koyarak yavaş adımlarla ona yaklaşmaya başladı. "Ondan bahsetmiyorum. Ben senin bana söylemediğin ama istediğini gayet iyi bildiğim bir isteğini yerine getirdim. Seni öptüm. Ödeşmemiz gerekli bu yüzden şimdi sıra sende" "Ne yani bende mi seni öpeyim? Annenin psikolojisi bozuk Mugglelar'ın doktoru olduğunu söylemiştin, Ryder. Neden senide tedavi etmiyor?" ama Tony küçük bir kahkaha atmıştı. "Hayır onu istemiyorum. Sadece önümüzdeki ay Cadılar Bayramı kutlaması için kimseye söz verme olur mu?" dedikten sonra kafasını sola eğip göz kırptıktan sonra topuklarında dönmüştü. Dışarı çıkıp gittikten sonra Emma sinirden ne yapacağını bilemedi. Dengesizliğine inanamıyordu. Bir kaç dakika daha sınıfta tek başına bekledikten sonra dışarı çıktı. Kesinlikle birisine söz verecekti. Onun emirlerine uymak gibi bir zorunluluğu yoktu. Neyin peşindeyse ayrıca bu onun için pek faydalı olmayabilirdi. Geri dönerken etraftaki tablolardan birini onun kafasına geçirmeyi istedi.

Banklara doğru gittiğinde Vaughn orada yoktu. Scorpius elindeki bir kitabı okurken Nora ifadesinden ne düşündüğü anlaşılmaz bir şekilde dikkatle ona bakıyordu. Emma'yı fark edince aniden geri parmaklarıyla uğraşmaya dönmüştü. Gidip onun yanına oturdu. Kız, siyah saçlarını omzunun arkasına ittikten sonra ona bakarak zorla gülümsemişti. Albus ve Tony ileriden gözüktüklerinde Emma kalbinin hızlıca çarptığını hissediyordu. Gidip Scorpius'un yanına oturduklarında, o kitabını kapatıp çantasına koymuştu. Tony hiç bir şey olmamış gibi onlara her zamanki gibi selam vermişti. Tanıdığı en sinir bozucu insandı. Nora derin bir nefes almıştı. Albus ona bir sorun olmadığını sormuştu. 'Hayır' anlamında başını salladıktan sonra Emma'ya dönüp Rose'un yanına gitmeyi teklif etti. Onu kırmadan ayağa kalkıp kütüphanenin yolunu tuttular.

Tony ile olanları kimseye anlatmama karırına varmıştı. Kendi halledebilirdi sonuçta. İlk olayı heyecanından Rose'a anlatırken Albus'un orada olduğunu bile unutmuştu hatta. Gidip Rose'un oturduğu masaya oturdular. Rose'da Nora'nın moralinin bozuk olduğunu fark etmiş ki ona "Bir sorun mu var?" sorusunu yöneltmişti. Yine başını salladıktan sonra Emma ona sırıtarak bir dirsek attı. "Hadi, Nora. Biliyorum. Zaten anlaması çok güç değil" dediğinde kızın gözleri kocaman olmuştu. Kekeleyerek "Ciddi misin?" dedi. "Tabii ki ciddiyim. Neden o kadar süre gözlerini dikip bakasın ki yoksa?" "Şey... Emma, ben... Gerçekten bak bu çok garip elimde olan bir şey değil. Sadece görüveriyorum ve oluyor. Büyükbüyükannemde benim gibiydi" Rose dayanamayıp "Neler oluyor?" diye sordu. "Nora, Scorpius'tan hoşlanıyor" dediği zaman Rose'un gözbebeklerinin küçüldüğünü görebiliyordu. Nora şaşırarak "Ne?! Ha-hayır, Emma. Bunuda nereden çıkardın! Mio dio... İnan bana yanlış anladın" "Peki neden gözlerini ona öyle diktin bugün?" "Bak sadece... Bazı şeyler var fakat bu çok... Karışık" Rose kitabını bırakıp "Dün bu yüzden mi bu kadar telaşlıydın? Sorun ne, Nora?" kız yalvarır gibi kahverengi gözlerini Rose'a çevirmişti. "Ne olursun sorma, Rose. Anlatamam... Henüz anlatamam" dedi. "Umarım anlatmak için geç kalmazsın" Emma artık neler olduğuna dair gerçek anlamda hiç bir fikir yürütemiyordu.

Son VarisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin