21. BÖLÜM: İHANET

2.8K 138 14
                                    

 

Selam dostlarım. Finale bir bölüm kaldı, ne olursunuz yorum yazın. Pleaseee! :)

17. 12. 2022


21. BÖLÜM: İHANET

İçinde bulunduğum sapkınlık rahatsız edici derecedeydi, bütün bunlar benim bir hayal ürünüm olsa gerek diye düşündüm; çünkü hiçbir ihanetin bedeli bu kadar ağır olmamıştı.

Babam... Birileri bir hikâye yazdı ve babam bu hikâyede başkarakterdi.

Demirkan kımıldamadan yanımda kaskatı oturuyordu, ciddi bakışları elinde tuttuğu fotoğrafın üzerindeydi. Bir süre hiç konuşmadık. Temkinli bir şekilde gözlerini bana çevirip yüz ifademi süzdü. Bana doğru döndü, uzun kolları sırtımı sarıp beni kendisine çekip sıkıca sarıldı.

''Üzgünüm,'' dedi Demirkan.

Acı bir şekilde güldüm. ''Ben de,'' diyebildim. Kalbim inim inim inliyordu, kamaşan göz pınarlarımda yaşlar birikiyordu ve iliklerime kadar titriyordum. Gece yarısını çoktan geçmişti, dışarıda kurbağaların sesinden başka bir ses yoktu ve sessizlik bana karanlık kadar korkutucu geldi. O ana kadar ne çok şeyden korktuğumu hiç fark etmedim. Korku üzerime kapaklanan bir dalga gibi soğuktu ve azgın sular beni boğmaya kararlı görünüyordu. Her bir saniye bir gün kadar uzun geldi bana,

Ondan ayrıldım. Gözümdeki yaşları dökmedim. Fotoğrafı masanın üzerinden alıp günlüğün içine koydum. Günlüğü alıp odama çıktım ve çantamın içine koydum. Pencereden dışarıyı izlemeye başladım. Evin hemen yanında çocuk parkı vardı. Çocukluğum burada geçmişti. Parkın köşesinde nehir akıyordu, suyu hep az olmuştu ve çocuklar için büyük bir tehlike arz etmiyordu. Ama ben kendimi bildim bileli suyun içine düşüp durmuştum. Kendimle ilgili hatırladığım tek şey tehlikenin içinde hep yüzmeye çalıştığımdı.

Annem her defasında beni gelip düştüğüm yerden almıştı. Düşünme bunu, dedim kendime. Sağduyunu koru. Gözlerini aç.

Basmakalıp düşüncülerimi bölen kapımın tıklatılması oldu.

''Gelebilirsin.''

Adımlarının sesini duydum. Hemen yanıma geldi, benim gibi pencereden dışarıyı izledi. Omzu omzuma değiyordu. Hoş, bundan rahatsız değildim aksine beni rahatlatıyordu.

''Babamı kimse sevmez,'' dedim. ''Pek sevilecek biri değildir. Bir başkasının duygusunu okuyamayacak kadar hastalıklı bir zihne sahiptir. Kim bilir, belki de ben de ona benziyorumdur.''

''Saçmalıyorsun!'' Demirkan'ın öfkeli sesi, huysuz tavırlarına bir süre boş gözlerle baktım. Bana doğru döndü, saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken parmağı yanağımı okşadı. Gözleri dalar gibi, ''Şimdiye kadar kendine dönüp bakmamışsın,'' diye fısıldadı. ''Acıların içinden sıyrılıp çıktığında yaraların vardı ve sen, kimseye boyun eğmeden yaralarını tek başın sarmaya çalıştın.'' Çıplak koluma dokunup dairesel hareketlerle okşadı. Parmakları şefkatli ve incelikliydi. ''Yaralarının üzerini senin görevin olmamasına rağmen dikmeye çalıştın, bazıları yamuk bazıları eğri ve çoğu hiçbir zaman kapanmayacak kadar keskin oldu. Bu bir yenilgi değildi; çok daha büyük zaferin işaretiydi.'' İçtenlikle gülümsedi. ''Sen, kimseye benzemeyecek kadar güçlü bir karaktere sahipsin.''

Kirpiklerim titredi, gözyaşlarım yanaklarımdan hızla akarken içimdeki tüm kuruntular onun sözleriyle buhar olup havaya doğru uçmuş gibi içimi rahatlattı. ''Teşekkür ederim,'' dedim ve ardından bu sefer ben ona sarıldım.

ALABORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin