37. BÖLÜM: "BIÇAK SIRTI"

1.9M 31.1K 186K
                                    

Bölüm Playlist: Beth Hart – Caught Out In The Rain

Versa – We Are Not What We Say We Are

Ao Haru Ride – I Will (Piano Version)

37. BÖLÜM: "BIÇAK SIRTI"

Kaçmıştım. Ayaklarımın altı parçalarına ayrılana dek, toprağı çamurlaştıran kanın sahipliğini yapan bedenimi rüzgârda yara yara kaçmıştım. Fakat bilmediğim bir şey vardı. Kaçtığım her coğrafyaya kendimi de götürdükten sonra, ne anlamı kalırdı kaçmanın?

Uçurumun açıkta bıraktığı alanda esen sert rüzgâr saçlarımın arasından tırnaklarını geçirirken, elbisenin eteğinin tülleri arkamda uçuşuyordu. Yemyeşil tüller, gecenin karanlığında zifir siyahıydı. Efken arabanın ön camından içeri uzanıp, bir müzik açtı. Tatlı dokunuşlara sahip, sert bir müzikti. Seçimleri kendine benziyordu.

Ay hemen önümüzde duruyordu ve devasal büyüklükteydi. Öyle ki, sanki büyük porselen bir tabaktı ve biz de o tabağın önünde duran karıncalardık. Beyaz yüzeyinin üstünde, koyu gri, siyaha yakın lekeler vardı.

Bana doğru yürürken, uçurumun biraz ilerisinde dikilmiş, kollarımı birbirine bağlamış, rüzgârın yüzüme çarpmasına izin veriyordum. Dağınık topuzum bozulmuş, saçlarım özgür kalmıştı. Özgür kalıp, dalgalanan saçlarım, rüzgârın da etkisiyle koluma çarparak, arkaya doğru uçuşuyordu. Tıpkı elbisemin etekleri gibi.

Gözlerimi kıstım ve yıkımın bana yaklaştırdığı adımları dinlemeye başladım. Ayak sesleri rüzgârın uğultusuna karışmıştı.

Hemen arkamda dikildiğini, saçlarımın arasından enseme ve saç diplerime uğrayan sıcak nefesinden anlayabilmiştim. Simsiyah gölgesinin sırtıma çarpışını da hissediyordum üstelik.

Uzunca bir süre sessizlik yaşandı, iki farklı dünyanın, iki farklı insanı arasında. Saçlarımın yüzüne çarptığını hissedebiliyordum, dalgaları saçlarımın uçları durmadan bir engele takılıyordu.

Sesine olan muhtaçlığım, nefesine olan muhtaçlığımla neredeyse aynı seviyedeydi. Nefesinin sesini duymak bile, bedenimde yürüyen dalga dalga huzurun en büyük sebebiydi. Karanlık bir huzurdu. Sonu uçurumdu. Sırtıma koca bir bıçaktı, ama önemli değildi.

"Dans et benimle, Medusa." Sesinin rüzgârı saçlarımı araladı, tenimi yağmaladı. Sesinde karanlık bir istek, kulağıma tehditkâr bir şekilde fısıldamıştı.

"Burada?" Ayın büyük ve lekeli yüzeyine baktım. Ürkütücü bir güzelliği gözlerimin önüne sermişti. Bir diğer ürkütücü güzellik ise hemen arkamda dikiliyor, nefesiyle tenimi dövüyordu.

"Burada."

Müziğin yükselişe geçtiği bir anda, Efken'in uzun parmakları saçlarıma dokundu. Parmaklarının etrafına yavaş yavaş dolamaya başladığı saçlarım, başımı yavaş yavaş geriye doğru atmama neden olurken, bakışlarım aynı ruhsuzlukla ayın üstündeydi. Saçlarımı tamamen avucuna doladığında, artık başım tamamen geride, kafam boynunun girintisindeydi. Tamamen bana yaslandıktan sonra çenesini alnımda gezdirdi, her nasılda gözlerini yumduğunu hissetmiştim. Saçlarıma hafif bir baskı uygulayarak, "O orospu çocuğuyla nasıl dans ettiysen, benimle de dans edeceksin," diye fısıldadı, sesi zehirliydi.

"Nuri Başeğmez'den saklanabilmek için o dansı yaptım, dans etmek istediğim için değildi," derken sesim ruhsuzdu. Saçlarımı biraz daha çekerek, başımı tamamen boynuna düşürdü ve güçlü omzuyla bana yastık oldu.

"Yine de seni uyarmıştım. Yakalansak sikimde bile olmazdı, ama bu çok canımı sıktı, Medusa. Seni cezalandırmak istiyorum," diye fısıldadı kulağıma doğru. Dolgun üst dudağını bilerek kulağıma sürterken, gözlerim kısılmıştı.

İÇİNDE BİR SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin