13. BÖLÜM/İKİNCİ KISIM

3.2K 165 41
                                    

Güzel günler sizinle olsun dostlar. Beklettim. Ne düşünseniz hakkınızdır. Bu bölüm iki kısım olacaktı ama bu gece yetiştiremediğim için üçüncü kısmı inşallah bu hafta içinde gelecek.

İyi okumalar!

♥ ♥ ♥

Eğitimden sonraki serbest zamanda arkadaşlarla kantinde oturuyorduk. Gırgır şamata bir şeyler konuşuyorlardı. Ben pencereden dışarıya takılı kalmıştım. İçimde bir sıkıntı vardı. Bir şey olucaktı. Gürkan benim durgunluğumu fark etmiş olacak ki usulca yanıma doğru sokuldu. "Devrem iyi misin? Ne bu surat?"

Telefonumu elime tekrar aldım. Bir mesaj, arama var mı diye tekrar ve tekrar baktım. Derin bir nefes çektim içime ve Gürkan'a doğru döndüm. "Bekir'e ulaşamıyorum. Delireceğim, kesin bir şey oldu."

Gözlerini başka yöne çevirdi Gürkan. Sessizce başını salladı ve sonra elini omzuma koydu. Cesaret verici bir ifadeyle bana bakıyordu. "Eğer şimdi dersen ki ben gideceğim, seninleyim devrem sonuna kadar."

Masadakiler muhabbeti kesmiş bize bakıyorlardı. Necdet:"Bahadır iyi misin, sorun ne?" diye soru yöneltti. Ben cevap verecekken Sedat yine dayak yiyeceğini bile bile cıvıklığına gülerek devam etti. N'olacak yenge yine parklarda erkek arkadaşlarıyla takılıyordur da ona bozulmuştur, dedi.

Tam ayaklanıp gözünün ortasına yumruğu çakacakken Gürkan beni kolumdan tuttu ve "Kes lan sesini. Dayak mı istiyorsun şerefsiz?" diyerek Sedat'a çıkıştı. Bana dönerek gel Bahadır biraz nefes alalım, dedi.

Gözlerimi Sedat'tan ayırmadan sandalyeden kalktım ve Gürkanla beraber dışarı çıktım.

-Sakin ol devrem. Sedat'ın da sırası gelecek. Önce şu konuyu halledelim. Haber yok mu?

-Delireceğim Gürkan. Bekir'den hiçbir ses soluk yok. Bir şey oldu ya da olacak.

-Zeynep'i aradın mı?

-Aradım, çalıyor ama açılmıyor.

Gürkan sessizce başını önüne eğmişti. Hava yağmurluydu ve deli gibi ellerim başımda ileri geri yürüyordum. Sürekli düşünmekten kafayı yiyecektim. Burada elim kolum bağlıydı. Zeynep'i koruması için peşine adam takmıştım ama ondan da cevap alamıyordum. Kesin bir şey olmuştu. Kesinlikle bir şeyler dönüyordu. Bu sessizlik iyiye alamet değildi. Ben bunu daha öncede yaşamıştım. Gözümün önüne o sahneler geldikçe daha hızlı yürüyordum. Yumruğumu sıktım ve "Aaaaahh!" diyerek duvara yumruk attım. Kafamı duvara vurmaya başladım. Gürkan beni tuttu ve sarıldı. "Sakin ol devrem. Sakin ol çözeceğiz merak etme." dedi. Kendimi ondan ayırdım ve duvar dibine çöktüm. Gözlerim yanıyordu. Ağlamayacaktım.

-Her şey başa sarıyor. Her şeyi yeniden yaşayacağım. Zeynep'e de aynısını yapacaklar. Zeynep de zarar görecek. Yanıma kim gelirse zarar görecek ve ben hiçbir şey yapamayacağım. Ben lanetliyim. Ben burada elim kolum bağlı delireceğim devrem. Aklım gidiyor. Çözüm bul Gürkan ne olur çözüm bul. Zeynep'e de aynısı olacak. Ben, ben bir şey yapamayacağım.

Duvara sırtım dayalı bir şekilde sallanıyor ve aynı şeyleri söylüyordum. Gürkan karşıma çöktü. İki elini de omuzlarıma koydu ve gözlerimin içine bakarak "Zeynep'e bir şey olmayacak. Zeynep iyi olacak, duydun mu? Bahadır kendine gel! O iyi olacak!"

Omzumdaki ellerini ittirdim ve ayağa kalktım bağırarak "Biz hiçbir şey yapamayacağız. O zarar görecek. Zeynep'e de aynısını yapacaklar. Bak tek bir haber yok. Allah kahretsin tek bir haber yok!"

-Bahadır dur! Zeynep... Zeynep'in bir arkadaşı vardı. Onu ara. Numarası var demiştin.

Hemen telefonumdan numarasını buldum aramaya başladım. Çalıyordu ama açılmıyordu. "Hadi be kızım. Aç şunu be." Tam kapanacakken açıldı.

-Efendim?

-Bahadır ben. Zeynep nerede?

-Ancak mı aklına geldi Zeynep?

-Bak kızım sana laf anlatmakla uğraşamam. Zeynep'e ulaşamıyorum. Başı dertte olabilir. Söyle hemen nerede?

-Ne? Başı dertte mi? Zeynep okuldan ayrıldı bir saat kadar önce. Eve gideceğim, dedi.

-Okulda değil yani. Neredesin Zeynep be? Haber alırsan haber ver Berna.

-Bahadır Zeynep'e ne oldu?

-Sen haber alırsan haber ver bana.

Telefonu kapattıktan sonra gözlerimden yaşlar damlıyordu. Gürkan'da da kelimeler tükenmişti artık. Sessizliği bölen telefonumun sesiydi. Kim olduğuna bakmadan hemen açtım.

-Alo! Zeynep?

-Oğlum, benim. Seni bulmuşlar Bahadır. Zeynep bir tuzak. Sakın gitme oğlum, sakın gitme!

-Ne diyorsun sen?

-Gitme oğlum. Annen için gitme. Senin acına da dayanamaz artık.

Telefonum kulağımdayken mesaj sesi geldi. Aramayı sonlandırarak mesaja baktım. Zeynep'tendi. Bir adres vardı ve bir de not.

"Sevgilin bizimle. Kısas için seni bekliyoruz."

Deli DamarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin