Bölüm 1 "Gözlerini Açmak"

114K 4.1K 1.8K
                                    


Bu bölüm düzenlenmiştir.


BÖLÜM 1 "Gözlerini Açmak"


Göz kapaklarımın arasından sızan güneş ışığı sayesinde bilincim yavaş yavaş kendine geliyordu. Ne zaman uyuduğuma dair ya da neden uyuduğuma dair hiçbir fikrim yoktu. Zihnim, bomboş gibiydi. Bu boşluk hissinden dolayı yüzümü buruşturdum ve elimi beni rahatsız eden güneş ışığına doğru tuttum uyuşuk bir şekilde. Gözlerimi açmak adına birkaç kez kırpıştırmıştım. Parmaklarımın arasından yüzüme inatla vuran güneş ışığına bakmaya çalışmak kesinlikle benim aptallığımdı.

Acıyan gözlerimle hızla başımı çevirdim. Yüzüme değen otları hissetmiş ve yoğun bir şekilde toprak kokusunu almaya başlamıştım. Otlar mı, toprak kokusu mu? Ben neredeydim böyle? 

Sonunda gözlerimi açmaya zorlamıştım kendimi, fakat göz kapaklarımın üstünde ağır bir yük var gibiydi. Neden böyle hissettiğime dair bir fikrim yoktu, miskince gözlerimi ovuştururken aynı ağırlığı bütün vücudum da hissetmiştim. Kaslarım, yorgun olduğunu belli etmek istercesine sızlıyordu. Hafifçe sızlanıp uzandığım yerde gözlerimi açtım.

Gözlerimi açar açmaz karşılaştığım görüntü yüzümün hemen dibindeki birkaç ot ve ileride görünen ağaç köklerinden oluşuyordu. Ve bütün bu görüntülerden sonra içinde garip bir his büyümeye başladı. Bir ormanın ortasında neden öylece uzanıyordum?

Anlamsız birkaç saniyeden sonra vücudumun acı haykırışlarına rağmen doğrulabildim. Ani bir rüzgar ellerimin altındaki otları ve saçlarımı savuşturmuştu. Gözlerime toz kaçmaması için kafamı çevirip baktığım zaman kesinlikle buranın bir orman olduğuna emin olmuştum. Fakat cevaplamakta zorlandığım daha farklı sorular vardı. Mesela:

Neden buradaydım? Kayıp mı olmuştum?

Kafamın içinde dolanan sorularla birlikte ayağa kalkarak etrafa bakınmaya karar verdim. Eğer kaybolduysam, bir şeyler hatırlamam gerekiyordu. Herhangi bir ağaçlık alan ya da bir patikayı hatırlamalı ve mutlaka buradan çıkış yolunu bulmalıydım. 

Gerçi buraya nasıl geldiğimi bile hatırlamazken, geldiğim yolu nasıl hatırlayacaktım ki? Ayrıca buraya kendim gelmediysem ve getirildiysem ne olacaktı? Bütün geceyi burada mı geçirecektim? İşte bu büyük sorundu. Şimdiden geceyi burada geçirme düşüncesi bile beni ölümüne korkutmaya yetmişti. Fakat korku, benim şu an en az ihtiyacım olan şey olmalıydı. Bu yüzden hızlanan nefes alış-verişimi düzenlemeye çalışarak elimi kalbimin üzerine koydum.

Eğer ki buradan çıkıp evimi bulamazsam hiç iyi şeylerin olacağına dair bir izlenim sürdürememiştim. Hayvanların olduğu bir ormanda bir başıma olduğum gerçeği bile nefesimi kesiyordu. Şimdiden; yarın, ölü bedenim bulununca yapılacak haber başlıkları gözümün önünden geçiyordu: "GENÇ KIZ ORMANDA VAHŞİ HAYVANLARIN SALDIRISINA UĞRADI!"

Çok etkileyici bir haber başlığı olacağını gözden kaçırmamak gerekirdi. Sadece gerçekliği yüksek bir tahmin olduğu için ürpermeme neden olmuştu. Şu an tek istediğim, bir şekilde buradan çıkmaktı.

Etrafta herhangi tanıdık bir şey bulmak ümidi ile dolaşmak ne kadar doğruydu bilemiyordum ama sanırım yolumu daha da kaybetmeye başlamıştım. Korkuyla titreyerek bir nefes daha aldım ve gözlerimi kısarak etrafa dikkatlice baktım. Etrafa bakarken yönümü bilmeden sadece içgüdülerimle hareket ediyor ve bir yandan paranoyakça arkamı kolaçan ederek ilerlemeye, bir yol bulmaya çalışıyordum. 

Acaba "İmdat!" diye bağırsam ormanda ki hayvanlar dışında duyan olur muydu ya da uyuyan birkaç hayvanı da uyandırmış mı olurdum? 

Tekrar ürperdim.

Mavi Ay | IMMATURA 1 (RAFLARDA!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin