6.BÖLÜM: Öfke

11.1K 754 71
                                    

Abimin gidişi hepimizi üzmüştü. Ama ben hariç. Seviniyordum. Oda dedem gibi komutan olmak istemişti. Küçüklüğünden beri dedemin askerlik anılarıyla büyüdü. Dedemin kahramanlıklarıyla. O babamdan çok dedemi örnek almıştı. Biraz da o yüzden perişandı babam. Dedemi seçmişti. Babamın istediği avukatlığı değil. O günden sonra babam bana daha yumuşak davranmaya başladı. Bir haftadır hiç derslerimi sormadı. Yıllık izin almasınada şaşırmıştım. Babam bunca senedir çok nadir izin almıştı. Neredeyse yok denecek kadar nadir. Abimi bu kadar sevdiğini bilmiyordum.

Annem. Resmen acıların kadını olmuştu. Onları tanıyamaz olmuştum neden bu kadar büyütüyordı ki alt tarafı askerlik. Ne kadar zor olabilir ki. Hem o daha yeni gitti hemen savaşa sokacak degillerdi ya. Neyse ki abim bu sabah babamı aramıştı ve evdekilerin biraz da olsa yüzü gülüyordu.

"Hadi bakalım. Bugün ailecek dışarda gideceğiz. Bağevine." yok daha neler babam şaka yapıyor. Bu halde ne annem ne o dışarı çıkmaz.

"Ömer ben hazırım canım" annem iki haftadır ilk defa kendi gibi görünüyordu. Abimin araması onları rahatlatmıştı. Babam abime dönünce istediği mesleği seçebileceğini ve ona karışmayacağını söylediğnde abimle dalga geçtiğini düşünmüştüm. Annemin siyah topuklu ayakkabıları merdivende yankılanırken bende üzerime buz rengi mavisi gömleğmle siyah kısa kotumu giymiştim. Henüz ayakkabı rengine karar veremezken bu defa annem seslendi alt kattan.

"Hadi ama Eylül. Bizi bekletme daha fazla. Babanın keyfi yerinde bugün huysuzlanmasın arabada."

"Geldim anne.." beyaz spor ayakkabılarımın bağcıklarını bağlamadan aşşağı koşar adımlarla indim.

"Tamam tamam bu kadar acele etmene gerek yoktu. Bağla şu bağcıkları düşeceksin"
annem abim gittiğinden beridir ilk defa gülümsüyordu. Onun bu halini özlemişim. Arabaya binerken babamında gülümsediğini gördüm. Abimle konuşmak onlara iyi gelmişti. Gerçi tlfnda neredeyse yarım saat benle dalga geçmişti ama neyse sonuçta ailem şuan mutluydu.

"Murat bey ve Aslı Hanımlarda geliyor"

"Yassasın Hilal de geliyor o zaman. Bi haftadır okula gelmiyor hilal meraktan öldüm telefonlarımıda açmadı. İyi yaptın baba."

"Senin için onlarıda davet ettim. Bundan sonra sizinle daha çok zaman geçireceğm."

Anneme bakıyordum yüzünde hala tebessüm vardı ama gözleri yinede endişe kokuyordu. Onu süzmeyi bırakıp hilale mesaj attım ama yine cevap vermedi. Bende başımı arkaya yaslayıp dışarıyı izlemeye koyuldum. Gözyünün kızılları arasında süzülen kuşlarda kayboldum.

Bağevine geldiğimizde buraya en son ne zaman uğradığımızı hatırlamaya çalıştım. Sanırım 3 yıl oldu. Buraya pek sık gelmedik. Daha doğrusu annem ve babam getirmezdi. Sürekli çalıştıkları ve bağevi şehrin dışında olduğu için.

Buranın mis kokusunu içime doldururken şöför bavulları taşıyordu. Haftasonu burda kalacaktık hemde Hilal'lerle. Cok heycanlıydım. Birazdan gelirler o zamana kadar evi dolaşmaya koyuldum. Etraftaki meyve ağaçları kurumaya başlamış olsada elma ağaçları ve incir ağaçları hala ayak diretiyordu. Kuşların cıvıltısı beni daha da heyecanladırıyordu. İşte benim mekanım salıncaklar.. hemen koşup bindim tabikide. Ne çok özlemişim burayı.. pislik tamda gidecek zamanı buldu askere. Simdi beni kim sallayacaktı. Derken bir elin salıncağıma el değirip beni hızlandırdı.

"Tabiki ben sallayacagım.."

"Babaaa" şaşkınlıktan çığlık atmıştım. Ama sevinmiştim. Babam beni sallıyordu. Sanırım bugun gerçekten güzel bir gün olacaktı.

KiMSiNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin