4*

8.9K 692 264
                                    

Yıllar sonra okuma özlemi çektiğim kitabı, Sofie'nin dünyası'nı önüme çekerek kaldığım yerden okumaya devam ettim. Önümde duran brokoli ve haşlanmış patatesi yerken, Ken'in uyarıcı sesi kafamda yankılandı. 'Flora yemek yerken yazı yazma ve kitap okuma.' Gülümsedim. Okulda da bunu yaptığımı bilseydi gerçekten beni bir çocuk gibi cezalandırırdı. Masada tek başıma alaycı bir gülüş yaptım. Yalnızlığı ilk bı zaman farkettim. Ama yalnızlığın da güzel tarafı vardı. Mesela, telefondan gelen bir mesaja cevap vermek yerine kendine ayırdığın zamanın artması gibi... Can sıkıntısıyla çatalım ile üzümlerimi tabağın bir tarafına ittim. Kendimi aptal gibi hissediyordum.

Çünkü bazı arkadaşıklar ve sevgiler sadece pohpohlama ile ileri gidebiliyor. Her zaman onların buna ihtiyacı oluyordu. Ve ben sadece onlar beni bırakmasın diye hep bunu yapmıştım.

Bu sahtecilik beni yoruyor ve kendimden soğutuyordu.

Masama birden birinin oturması ile kafamı kaldırdım. "Merhaba! Saçların gün ışığında harika görünüyor. Ayrıca bilmek istiyorum okulda ki herkes senin psikolojik danışmanlık kulübüne girebilir mi? Giyim tarzın seni gerçekten farklı kılıyor. Söylentilere göre evde dikiş yapıyormuşsun. Ailen yardımcı oluyormuş. Gerçekten eşcinsel bir ailen mi var? Ah birde Michael'ın sana yaptıklarına üzüldüm." Gözlerini bana çevirdi. "O üzümleri yiyecek misin?"

Şaşkınlıkla karşıma oturan küt saçlı ve kahküllü kıza baktım. Kaşlarımı çatarak üzümlerimi ona verdim. Birden yemeyi kesti ve bana baktı. Peçeteyle ağzını ve elini silerek güldü. "Ah özür dilerim, kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Cassandra. Biyoloji sınıfından."

Onu iyice inceledim. Herkesin arkasından 'Mini klavye' diye konuştukları kızdı. Mini klavye kelimesini okula bağlı olmayan bir gazate ve blog yönetiminde olduğu için söylüyorlardı. Cassandra hayatınızda görebileceğiniz en tehlikeli insandı. Ağzınızdan çıkan her kelimeye dikkat etmelisiniz çünkü, hem sürtük hem de mini klavye tacını bu şekilde almıştı. Bazılarını yüceltti bazılarını ise yerine dibine soktu.

"Bu bir röportaj ise istemiyorum."

Kitabımı hızlıca kapatıp kalkmak için hazırlanırken elini kitabımın üzerine koydu. "Ah hayır beni yanlış anladın. Sana çarpıcı ilişkin hakkında hiçbir soru sormayacağım. Sadece senin nasıl biri olduğunu öğrenmek istiyorum."

Anlamamış bir şekilde ona baktım. "Neden?"

"Çünkü beni takip eden okuyucularım sürekli senin hakkında bir yazı yazmamı istiyor."

"Tamam, yaz işte bana sorduklarını. Bu beni rahatsız etmez."

Elinin altında olan kitabımı sertçe çektim. Çantamın açık olan kısmına attım. Tepsimi almak için ellerimi koyduğumda atılgan bir şekilde tepsimi kendine çekti. "Senin çiçekli kız olduğunu zaten herkes biliyor. Ben kimsenin bilmediklerini öğrenmek istiyorum. İnan bana bir yıldır seninle konuşmak için bu anı bekliyorum. Ayrıca psikoloji danışmanlık kulübün hakkında yazabilirim."

"Evet görüyorum, ileride mesleğinde çok iyi olacaksın ama kulüp hakkında sana bilgi veremem."

Tepsimi masada bıraktım ve çantamı alarak oturduğum yerden kalktım. Cassandra hızlıca yanıma oturdu ve çantamı çekerek beni yerime oturtturdu. "Ah!"

Diye inlediğimde gergince bana baktı.  "Lanet olsun,"

Diye fısıldadı. Onun rahatsız olduğunu görünce şaşkın bir ifade ile yüzüne baktım. Derin bir nefes alıp devam etti.

"Sadece psikolojik danışmanlık kulübüne katılmak istiyorum. Ama bundan kimsenin haberi olmamalı."

Gülümsedim. "Okul bittikten sonra batı cehpsinde ki en son sınıf."

P.S: FloraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin