1. YENİ OKUL

11.9K 378 41
                                    

İYİ OKUMALAR !

Güneşin yavaş yavaş yere süzülüşüyle beraber gökyüzü katmanlar halinde mor ve turuncu rengiyle süslenmişti. Talha sıkıntıyla kravatını gevşetirken bu muazzam görüntünün dahi bedenini gevşetemediğini fark etti. Ruhunu saran bu çaresizlik döngüsünden kurtulamıyordu. Son zamanlarda gittikçe daralan kalbi bir an olsun rahatlamaya fırsat bulamamıştı. Elindeki dosyayı daha sıkı kavrarken o tehtit kokan sözler zihninin puslu duvarlarında yankı buldu.

Siz bilirsiniz Talha Serin, başı ağrıyacak kişi sizsiniz sonuçta!

Gergin bedeni bir kez daha kasılırken zorlukla nefes aldı ve o sinsi sırıtışı sildi zihninden. Titreyen parmakları telefonu kavrarken bunu ailesine yapamayacağını biliyordu. Canından sevdiği eşi ve kızlarına kıyamazdı. Numarayı çevirdi, telefonu kulağına yasladı ve kalbine ninni gibi gelen o sesi bekledi.

"Hicran..." Sesindeki çaresizliğin uğultusu odasının duvarlarını kaplarken sertçe yutkundu. "Valizleri hazırla... Başaramadım."

Eşinin hüzünlü sesini duymamak için telefonu kapattı ve derin bir nefesi ciğerlerine doldurdu. Yıllardır çalışıpta kazandığı bu makamda, odasında ve şehrinde kaldığı son gündü bugün.

Oturduğu yerden yavaşça kalkarken fikrini değiştirmemek için hızlıca çantasını ve ceketini kapıp kapıya ilerledi. Sorumluluğunda bir ailesi olmasaydı pes etmeyeceğini biliyordu ama ne yazık ki onları böyle bir tehlikeyle karşı karşıya getiremezdi. Ankara sokaklarında son bir kez daha yürürken telefonunu çıkardı ve kalbini sıkıştıran o mesajı attı.

Sen kazandın.

🍁🍁🍁

Rüzgarın sert baskısı yüzümü döverken sonbahar belirtisi olan sarı yapraklar, ağaçlarından kopup kaldırıma doğru dökülüyordu. Yağmur damlaları kirpiklerime çarpıp yanaklarımdan süzülürken başımı kaldırıp kocaman gülümsedim. Yağmuru seviyordum. Yanımda benim gibi sessizce yağmuru izleyen Merve'ye baktım. Koyu saçları ıslanmış yüzüne yapışmıştı. Benim aksime yağmurdan nefret ederdi ama yanımdaydı. Ne olursa olsun bu üç yıllık zaman zarfında hep yanımda olmuştu.
Koyu gözleri gözlerime takıldığında istemsizce gülümsedim. Eğer canınız gibi hissettiğiniz bir arkadaşınız varsa bu hayatta başka bir şeye ihtiyaç duymazdınız.

Ona gülümseyerek baktığımı fark edince anında kaşlarını çatıp "Beni soktuğun şu duruma bak." dedi sinirle. Sesinde öfkeyle beraber taşıdığı mutluluk gülümsememi biraz daha genişletti. "Söylemekten vazgeçmeyeceğim, yağmurdan nefret ediyorum."

"Ama buradasın."

Elinden tutup aniden kaldırdım. Bugün cumartesiydi bu yüzden hasta olmak umrumda değildi.

"Berra inşallah düşündüğüm şeyi yapmayacaksın." Onuda peşimden sürüklerken gözlerine bakıp sinsice sırıttım. Dehşetle yüzüme bakıp "Hayır ya!" diye bağırdı. Tabiki umursamadım.

Burası üç yıl önce Merve'yle öylece gezerken bulduğumuz bir yerdi. Her dışarı çıktığımızda uğrardık. Düz ve büyük bir boşluk olduğu için bazen çocuklar futbol falan oynardı. Onun dışında ıssız bir yerdi ve ucunda uçurum vardı. Ordan bütün Ankara'yı izlerdik. Uçurumun kenarında ki büyük çınar ağacına kurduğum salıncağın yanına geldiğimizde Merve bir kaç kez kolumu çekiştirip homurdansada vazgeçmemiştim. Yükseklik korkusu olduğu için bu salıncağa ölse binmezdi ama benim en sevdiğim şeydi. Sanki boşlukta uçuyormuşum gibi hissediyordum.

Kalın halatı kavrayıp ıslaklığını umursamadan tahta oturağa oturduğumda Merve zorlukla yanıma gelip uçuruma bakmamaya özen göstererek sinirle söylendi. Onu umursamadan "Salla!" diye bağırdım. Sabırsızlıkla ayaklarımı sallarken kendime inanamıyordum. Hala aynı heyecan vardı.

NUN RÜZGARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin