İstisna-25

9.2K 436 1
                                    

Toplantı odasına babam ve asistanım Umutla girerken yüzüme küçük bir tebessüm yerleştirdim. İlk defa iş yapacağımız adamlara asık suratlı bir insan izlenimi vermek istemiyordum. Bunu yapmakta da gayet kararlıydım, ta ki oturmam için ayrılan sandalyenin hemen karşısında onu görene kadar. Mete Altındeğer...

Odaya girdiğimizde Savaş, Yankı ve de büyük patron Selami Yüksel ayağa kalkarken Şükrü Altındeğer ve de oğlu olduğunu öğrendiğim Mete hala bir taraflarını yaya yaya oturmaya devam ediyorlardı. İşte babamın bu adamla neden iş yapmak istemediğini gözlerimle görüyordum.

"Hoşgeldiniz Halil bey. Hoşgeldin kızım." Gülümseyerek elini tuttum.

"Hoşbulduk Selami dede." Neden mi dede dedim? Ona böyle seslenmemi bizzat kendisi bizi davet ettiği çiftlik evinde söylemişti de ondan.

Yerime otururken Yankıya gülümsedim. Gözlerim yarım metre sağa kaydığında da bana dik dik bakan Savaşı gördüm.

Neden bana bu kadar kötü bakıyor bu be? Asıl kızgın olması gereken benim bir kere Savaş bey? Bu bakışlar nede- Oha Savaşın dudağı patlamış. Yoksa... Yankı mı? Hayır ya değildir! Hayır hayır...

Yüzümün şapşal bir görüntüye sahip olduğunu anlamam Şavaşın kaşlarının düzelmesi ve de ne olduğunu sorgulayan bakışlarını görmemle oldu. Neden tuhaf tuhaf bakıyorsam?

Yüzümü telaşla karşıya çevirdiğimde bu sefer Meteyle göz göze geldim. Sırıtarak göz kırptığında kaşlarımı çatarak yüzüne bakmayı sürdürdüm. En sonunda pes edip omuzlarını silktiğindeyse sıkıntıyla yerimde kıpırdanıp çoktan birşeyler anlatmaya başlayan Selami dedeyi dinlemeye koyuldum.

***

Toplantı bitiminde babam ve Şükrü Altındeğer kahvelerini içmek için Selami dedenin odasına geçerlerken toplantı odasında Mete, ben, Savaş ve Yankı kalmıştık. Ha bir de asistanım Umut.

Umut disiplinli bir çocuktu ve de yeri geldiğinde çok iyi bir arkadaş. O yüzden de uzun bir zamandır yanımdaydı.

"Şirkete geçelim." Elimdeki dosyayı ona uzattım.

"Peki Berra hanım." Son bir kez önüme bakıp Savaşın delici bakışlarından kaçınarak Yankıya bakdım ve gülümsedim.

"Sonra görüşürüz."

"Belk-"

"Kaçıyor musun yoksa?" Yankının sözü Metenin anlamsız sorusuyla yarım kalırken tek kaşım havada ona döndüm.

"Ne demek istedin?" Sırıtarak başını iki yana salladı.

"Boşver. Hımmm... bence konuşmamız gereken şeyler var."

"Bence yok."

"Emin misin? Murat meseles-"

"Sonra konuşuruz. Şimdi şirkete geçmem gerek." Omuzlarını silkti.

"Sen bilirsin. O zaman... sonra görüşürüz." Yutkunarak ardıma döndüm ve Umutla beraber odadan çıktım.

Hayır bu konuşma Savaş ve Yankının önünde olmak zorunda mıydı? Metenin ne söyleyeceğini merak ediyordum, hem de çok. Ama bunu orada sorabilir miydim? Elbette hayır. Murat konusu hassas bir konuydu. Ben de bunun öyle ulu orta konuşulmasından yana değildim.

"Berra hanım?"

"Ha?" Başımı iki yana salladım. "Efendim Umut?"

"Aslında hemen şirkete geçmek istediğinizi biliyorum ama... yakın bir arkadaşım bu holding de hatta Savaş beyin asistanı konumunda çalışıyor. İzniniz olursa-"

"Sorun değil. Yanlız kısa tut, lavaboya uğramam gerekliydi benim de."

"Teşekkürler Berra hanım?" Umut yanımdan koşar adımlarla ayrılıp asansöre yönelirken sırıtarak lovaboların olduğu kolidora girdim.

Savaşın asistanı acaba kadın mı ki? Geçen geldiğimde- Tabi ya kadın! Hem de bayağı güzel bir şey. Pekala, şimdi anlaşıldı işte Umutun koşarak gitmesi.

Koridorun sonundaki bayan amblemini gördüğümde derin bir nefes aldım. Tamam, Umut için birazcık işimi uzatabilirdim belk-

Bileğimde hissettiğim sıkı tutuşla çekilip kapkaranlık bir yere sokulduğumda titrek bir nefes aldım. Sırtım soğuk duvarla temas ederken bedenimde hissettiğim baskı gözlerimin büyümesine sebep oldu.

Devam edecek...

İSTİSNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin