Hayır, hayır, hayır.
Onun seni etkilemesine izin verme.

Jongin kalbinin nasıl böylesine hızlı attığına inanamazken, başını boynuna gömen çocuğun güzel yüzüne baktı.

Sadece, dedi. Seni etkilemek için yalan söylüyor.

Eğer senden hoşla- Ya da aşık olsaydı. Başkasıyla yatmazdı. Yattığı kişi senin sevgilin olmazdı.

İçinden geçenlerle öfkelenirken, Kyungsoo'nun başını tutarak kaldırdı ve bir çırpıda tişörtünü çıkarıp geniş masanın bir kenarına attı. Kyungsoo birkaç saniye onun gövdesine bakıyor, ardından bakışlarını ellerine çeviriyor ve tekrar ona bakıp buna devam ediyorken Jongin onun titreyen ellerini kavrayarak göğsüne bastırdı ve Kyungsoo sadece Jongin'e dokunduğu halde yoğun bir sesle inledi. "Be-ben.." sesi, en az elleri kadar titrerken, görüş açısı bulanıklaşmıştı.

"Neyin var? Söyle bana." Jongin onun ağladığını daha önce hiç görmemişti. Şimdi ise gözyaşları dinmiyordu.

"Be-ben..." Kyungsoo kollarını, çıplak ve sıcak üste bastırarak gözyaşlarıyla Jongin'in göğsünü yakarken, "Seni çok seviyorum." Diye haykırdı. "Bu benim için dayanılmaz."

"Şşşt. Ağlama artık. Seni seviyorum ve benimle olmanı istiyorum." Jongin vaktinin her geçen saniye daraldığının farkında olduğu için onun saçlarını okşayarak konuştuğunda, Kyungsoo kafasını kaldırdı ve hızla salladı. Alnına düşen perçemler de onunla birlikte sallanmıştı. Ağlamaktan mıdır utançtan mıdır bilinmez, yanakları açık pembeydi.

Siktir, gerçekten fena sevimli bir parçaydı.

Ama iblisin tekiydi? Öyle değil mi?

"Daha önce, hiç anal seks yaptın mı?" Kyungsoo, kendisine yöneltilen soruyla başını iki yana salladı. Jongin'in parmakları iç çamaşırının kenarıyla oynarken, arada parmak uçları tenine çarpıyordu ve bu Kyungsoo için çok çok hoştu. Jongin uzanıp onun tişörtünün eteklerini kavradı ve yavaş yavaş yukarı çekme yolunda ilerlerken, "Daha önce, içine bir şey aldığın oldu mu?" Diye sordu.

Kyungsoo yine kafasını iki yana salladığında, Jongin tişörtü onun başından çıkarıp kendisininkinin yanına bırakır bırakmaz Kyungsoo'nun kalçasını avuç içleriyle sahiplenerek, "Peki ya parmakların?" Dedi. "Parmaklarını hiç kullandın mı? Hiç beni düşünerek-"

"Evet." Kyungsoo dirice cevapladı. "Defalarca." Kalçasında, sevdiğinin elleri gezinirken ağlar gibi konuştu. Jongin'in dudaklarını yanağının üstünde hissediyordu. "Peki şimdi seni doldurmamı ister misin?"

Kyungsoo yutkundu ve yalvarıyor gibi bir "Evet." Verdi. "Lütfen Jongin. Bunu çok görme. Her zaman bana bir kez bile olsa dokunuşunu tatmayı istemişken bu rüya gibi.."

"Hiç seks yaptın mı Kyungsoo?" Jongin asıl soruyu sorduğunda, Kyungsoo'nun omuzlarını sıkıca tutan elleri gevşedi.

İğrenç bir şeyden bahsediyormuş gibi, "Yaptım." Dedi.

"Bana aşık olurken? Hm?" Jongin sinirden gülmemek için kendini tutuyordu. Bu neydi böyle? Bu çocuk ne halt yemeye çalışıyordu?

"Üzgünüm." Kyungsoo pürüzlü bir sesle cevapladı.

"Bir kızla mı?" Sorusuna karşılık onaylar gibi bir kafa sallama kazandı.

"Yaptığım en aptalca şeydi."

"Öyle olsa gerek." Jongin kafa salladı. "Öyleyse neden yaptın?"

Kyungsoo sustu. Kesinlikle, Jongin'in gözünde daha aciz görünmek istemiyordu.

"Hataydı." Onu geçiştirmek için tek kelime ettiğinde, dudaklarından kaçan en doğru kelimeler bunlar oldu. "Kyungsoo." dedi Jongin birdenbire. "Seni hazırlamadan becermeme ne dersin?" Sinirle solumamak için kendini tutarken sorduğu soruyla, Kyungsoo belli belirsiz omuz silkti. "Önemli olmaz. Sonunda bir beden olacağız. Bunu hayal bile edemezdim." Kyungsoo gülümsedi, gözleri parıl parıldı ve Jongin ona karşı suçlu hissetmemek için aklından türlü türlü düşünceler geçiriyordu.

"Büyük ihtimalle zevk bile almayacaksın, deliğin kanayacak ve yürürken en az cehennem kadar büyük bir acı yaşayacaksın." Jongin, onu bekleyecek şeylerden haberdar ederken, Kyungsoo'nun gülümsemesi büyüdü.

"Önemli değil Jongin." Dedi. "Bir bir bütün olacağız öyle değil mi?"

Jongin, onun yüzünü avuçları arasına aldı ve dudaklarını baş parmağıyla sertçe okşarken, "Evet, bir bütün olacağız." Diye yanıtladı.

Ve sonra o bütün ikiye ayrılıp yarım yamalak kalacak.

I'm a Loner (외톨이야)Where stories live. Discover now