51. Bölüm

309K 11.5K 3.6K
                                    

SİDAL

Yattığım yere daha da yayıldım. İlk kez bu kadar huzurla uyudum. Ellerim sanki kaslı bir şeye dokunuyordu. Gözlerimi araladım. Gördüğüm görüntüyle tiz bir çığlık kopardım. Şu an Rüzgar'ın çıplak gövdesinin üstünde yatıyorum.

"Şşş... Bağırma Sidal. Uyuyalım hadi. "Rüzgar'ın bu rahat tavırlarını şaşkınca izliyordum.

Rüzgar'ın üstünden kalkmaya çalışırken Rüzgar beni kendine daha çok bastırdı. Saç diplerimden ayak parmaklarıma kadar tüm bedenimin karıncalandığını hissettim.

"Rüzgar, ne yapıyorsun? Bırak, gideyim. "

"Deniz gözlüm, sensiz geçen günler ben neler çektim haberin var mı? Senin hasretinden ölüyorum. Sensizlik ne zormuş. İzin ver biraz böyle kalalım. Fazlasında gözüm yok. Birbirimize sarılalım yeter. Ama sen belki istemeyebilirsin. Çünkü beni affettiğini söylemedin. Bu arada dün söylediklerimi duyduğunu biliyorum. Ve bir daha söylüyorum. Seni kırdığım, ağlattığım için çok özür dilerim. Seni üzmeyi asla istememiştim. Ama çileden çıktım ve gözüm hiçbir şeyi görmedi. " Cevap vermeden üstünden kalkmaya yeltendiğim sırada beni kendine çekti.

"Yapma böyle. Seni çok seviyorum deniz gözlüm. " Öyle bir bakıyor ki...

Dün yaşananları düşünmeye başladım. Beni aldatmadığını öğrendim. Benden, bizden vazgeçtiğini düşünmeye başlamıştım ki beni sevdiğini söylüyor. Benim onu aldatmadığımı biliyor. Tüm söylediklerinden pişman. Ve benden özür diliyor. Peki söylediği o tüm ağır lafları affetmem bu kadar basit olmalı mı? Beni kıracak o kadar çok cümle sarf etti ki... Yüzünü görmeye tahammülüm yok demişti. Şimdi ise hiçbirini içimden gelerek söylemedim diyor. Bunların hepsi bir özürle kapanmalı mı? Aramızdaki güven problemi nasıl son bulacak? Bundan sonra Rüzgar'a güvenebilecek miyim? Beni kırmaktan çekinmeyen bir adama tekrardan kalbimi emanet edebilecek miyim? Aslında benim cevabım en başından belli. Sadece tekrardan kırılmaktan korkuyorum. Ama Rüzgar'ın bir daha beni kırmayacağını adım gibi de biliyorum. Rüzgar'sız bir hayat düşünemiyorum. Ve daha fazla sevdiğimden ayrı kalmayı göze alamam. Anladım ki Rüzgar olmazsa ben ölürüm. Rüzgar'ı affetmeyip bize acı çektirmek istemiyorum. O zaman yapmam gereken belli.

Söylediklerine karşı cevabım Rüzgar'ın dudaklarına yapışmak oldu. Çok şaşırmış olmalı ki tepki veremiyordu. Ben de bu yaptığımın şokunu atlatamadım. Ama Rüzgar'ı affettiğimi göstermenin ve ona karşı özlemimi gidermenin tek yolu olduğunu düşünüyorum. Rüzgar kendine gelmiş olmalı ki ellerini belime yerleştirdi ve dudaklarını hareket ettirmeye başladı. Beceriksizce dudaklarımı hareket ettiriyordum. Öpüşleri derinleşirken duyduğum öksürük sesiyle olduğum yerde öylece kaldım. Gözlerim irice açıldı.

Rüzgar yerinden doğrulunca üstünde olduğum için bende kalktım. Rüzgar yüzümü boynuna gömdü.

Esat "Biz sizi rahatsız etmeyelim. Siz devam edin, sanki biz hiç gelmemişiz gibi. " dedi ve kızlar kıkırdamaya başladı. Seslerden anladığım kadarıyla odadan çıktılar. Bizimkiler ne zaman geldi? Ve her şeyi gördüler mi? Utançtan kıpkırmızı kesildim. Ne yapacağımı bilmez bir haldeydim. Rüzgar gülerek yataktan kalktı ve yerdeki tişörtünü üstüne geçirdi.
Ben yüzüne bakamıyordum. Yataktan kalacağım sırada Rüzgar beni kendine çekti ve onunla birlikte yatağa düştüm. Başım göğsündeydi.

"Rüzgar, ben... "

"Beni ne kadar mutlu ettiğini bilemezsin. "

"Bizi gördüler Rüzgar. Ben.. Çok utandım. " dedim yüzümü Rüzgar'ın göğsüne gömerken. Az kaldı utançtan öleceğim. Göğsünün hareket etmesinden güldüğünü anladım.

ORMANTİK MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin