26. Bölüm

4K 359 221
                                        


Şiddetli bir fırtına vardı dışarıda. Her bir şimşekle parlayan camlar, saniyelik olarak salonun içini aydınlatıyordu.

Odaların ışıkları bir yanıp bir sönüyordu. Belki de bu, biraz sonra kesilecek olan elektriğin habercisiydi.

Malikanenin içi sessizdi. Arada çakan şimşeğin ve koridorları inleten gök gürültüsü haricinde, duyulan tek şey, küçük bir çocuğun ayak sesleriydi.

7 yaşlarındaydı oğlan. Elinde tuttuğu battaniyesi ve arabalı pijamalarıyla koridorda koştururken çakan yıldırımlar korkusunu daha da arttırıyordu.

Kötü bir rüya görmüştü yine.

Şimşek sesine uyanmıştı. Korkmuştu. Titremişti.

Oldum olası gök gürültüsünden korkardı.

Ebeveynlerinin odasının önünden hızla geçip gitti.

Bir saniye bile duraksamadan. Girip girmemeyi düşünmeden.

Çünkü yasaktı ona. Babası tarafından yasaklanmıştı.

Bu yüzden, paytak adımları, onu tek bir yere yönlendirdi.

Abisinin odasına.

Her zaman kilitli olan kapısına yumruklarını sertçe geçirdi. Hala rüyanın etkisiyle titreyen bedeni ve yanaklarından süzülen göz yaşlarıyla kapıyı yumruklamaya devam etti.

Artık pes edeceği sırada ise, kapı hafifçe açıldı.

Umutlu gözleri, kapıyı açan kişiye yönelse de, umduğu kişiyi bulamadı.

Abisi değildi açan kapıyı. Bakıcı ablasıydı.

"A-Abim n-nerede?"

Küçük oğlanın zar zor ağzından dökülen kelimeler kadının yüzünü buruşturmasına neden oldu.
Kekeme bir çocuğa bakmaktan nefret ediyordu.

Gerçi Kandemirler'in her şeylerinden nefret ediyordu.

Ama karşısındaki küçük çocuğun masum yüzüne bakarken, ondan o kadar da nefret etmediğini hissetti. Yüzü hafifçe yumuşadı. Kekeme olması dışında hiçbir sorunu yoktu. Çok güzel bir çocuktu.

Simsiyah saçları, yumuşacık dururken,
Lacivert gözleri karanlığın ardında parlıyordu.

Çocuğa yanıt vermeden önce duraksadı.

"Çalışıyor. Annen ve baban da odalarında uyuyorlardı en son"

Küçük çocuk ne yapacağını bilemeyerek öylece durdu. Hala korkuyla çarpan kalbini hissedebiliyordu.

"Gel hadi, odana geri gidelim"

Elini ona doğru uzatan kadına tereddütle baktı. Fakat kadın onun bu kararsız tavrı karşısında oflayarak, hızla küçük çocuğun bileğini kepçesi altına aldı.

Oğlan, bileğini sıkan elin acısını hissetse dahi ses etmedi. Biliyordu, babası uyanırsa kendisine çok kızardı.

O deri kemeri tekrar sırtında hissetmek istemiyordu. Doktora gidip iğne olmaktan bile daha fazla canını yakıyordu. Hem artık büyüdüğü için, yararlarını annesi de temizleyemiyordu. Kendisi yapmak zorunda kalıyordu.

Ve bundan nefret ediyordu.

Koşturarak geçtiği koridorların arasında şimdi zorla sürüklenirken, çarpan her bir yıldırımla irkildi. Fakat bunca şeye rağmen, Sonunda odasının önüne gelmişti.

Gözler Aynı Sen-Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin