Bölüm 34

5.1K 283 45
                                    

-Uyan bakalım, çocuk!

Alice'in neşeli sesi telefonun diğer ucundan yankılandığında Oliver hiç de kibar olmayacak bir şekilde homurdandı. Yaşadığı uzun geceden sonra henüz yatağına girmiş zorla da olsa uykuya dalmıştı. Telefonu ısrarla çalmasa belki bebekler gibi uyumaya devam edecekti ama bir türlü susmak bilmemişti.

-Freden?" Yatağın yanındaki komodine uzanıp kol saatine baktı.

-Doğru tahmin, çocuk. Ne yapıyorsan hemen bırak ve beni dinle...

-Saat burada üç, Alice!

-Ah, zaman farkı." Alice kızıl saçlarını geriye savurdu ve Oliver'ın itirazını duymazdan geldi. Sırıtarak büyükbabasıyla karşılıklı kahve içen sevgilisine gözleri takılınca istemsizce iç geçirmişti. Martin sevgilisinin bakışlarını hissedip başını ona çevirdi ve parlak bir gülümsemeyle karşılık verdikten sonra karşısında oturan yaşlı adamın atmaca misali bakışlarına maruz kaldı. Tommy gür beyaz kaşlarını çatmış ikisini protesto eder biçimde soludu. Martin sert sözlerini yutup kahvesine odaklanmaya çalıştı. Sevdiği kadına hem bu kadar yakın olup hem bu kadar uzak olması kaderin bir cilvesi olsa gerekti. İç geçirip kahvesini yudumladı ve yaşlı gardiyanla iletişimden kaçındı.

-Niye aradığınızı bana açıklayacak mısınız, Bay Freden?

Alice gözlerini nihayet sevgilisinden koparıp konuşmaya döndü.

-Tabii ki. Alex'e ne yaptın bilmiyorum ama bu kadar kızması pek normal değil." Oliver kadının onun göremeyeceğini bilse de gözlerini devirdi ve derin bir nefes aldı. Alex her zaman kızacak bir şey buluyordu zaten. Esnemesini bastırmaya çalışırken Alice neşeyle şakıdı. "Seni sabote edecek."

Oliver kaşlarını çattı. Ondan korkmuyordu ama kızınca ne yapacağını pek kestiremiyordu. Alex'in oldukça renkli bir hayal gücü vardı. Belki şirketinin hisselerinin beş para etmeyeceğini anlatan bir yazı yayınlardı. Bu tam da desteğe ihtiyacı olduğu zaman onu baltalayabilirdi. Belki de rakiplerine şirket sırlarını satardı. Böylece rakipleri onu zayıf olduğu noktadan vurmaya başlardı.

Belki de ona ders vermek adına her şeyini yok ederdi.

-Ne gibi bir sabotajdan bahsediyoruz?" dedi renk vermeden. Son düşüncesi nefesinin teklemesine neden olmuştu.

-Yarın verilecek davete abuk subuk birşeyler giyip katılacakmış. Taşkınlık yapabilir.

Oliver bunun üzerine derin bir nefes alıp kahkahalarla güldü.

Gerçekten?

-Beni bu şekilde mi yıldırmayı düşünüyor?

-Alex'in neler yapabileceği hakkında en ufak bir fikrin olsa şimdiden ona giydirecek bir şeyler arıyor olurdun.

-Gözümü korkutmaya mı çalışıyorsun?

-Yarın striptiz çubuğuna çıkmaya hazırlanan dansçılar gibi giyinirse bunun sorumluluğunu ben almayacağım. Harika şirketinizin alnına sürülen bir kara leke... Ah, ne acı.

Oliver bir an bu düşünceyi kafasında canlandırdığında her hücresi uyanmış, harekete geçmişti. Kadına hissettiği çekim ona acı vermeye başlamıştı. Gecenin etkileri hala ona işkence ederken şimdi bir de bu hayal bütün dengesini altüst etmişti.

-Mesaj alındı." Boğuk sesi Alice'in gülümsemesine neden olmuştu. Oliver'ın zaafını bu kadar kolay kabullenmesini beklemiyordu açıkçası. İşin aslı; Alex davete basit günlük kıyafetlerle gideceğini, ne onu ne de o aptal şirketini önemsediğini herkese göstereceğini söylemişti ama biraz olayı renklendirmekten kimseye zarar gelmezdi, değil mi?

FİRARİ DUVAKWhere stories live. Discover now