[onsekiz]

898 81 12
                                        

Ömer ile birlikte film izliyorduk. Ben onun yanında koluna sarılmış bir vaziyetteydim.

Film idare ederdi ama benim aklıma başka bir soru takılmıştı. Sorarsam modumuz düşerdi diye de sormaya çekiniyordum ama merak ediyordum da. Sıkıntılı bi nefes alırken televizyonun kapanmasıyla Ömer'e döndüm.

"Niye kapattın?"

"Ne sormak istiyorsan sorabilirsin" sakin ifadesiyle bakışlarımı ondan çektim. Çok mu belli etmiştim be!

Kolunu bırakıp koltukta hareketlendim ve kucağına geçtim. Bacaklarım iki tarafta olacak şekilde oturmuştum. Biraz daha yerleşince aletini kalça aramda hissetmiştim. Çamaşır giymemiştim. Çok rahat bir şekilde onu hissedebiliyordum. Daha sertleşmese bile büyüklüğü iştah açıcıydı.. Ya ne diyorum ben! Odaklanmam lazım!

Kafamo iki tana sallayıp ellerimi omuzlarına attım. Giydiği tişört ile uğraşmaya başlamıştım. Zaten ben kucağına geçince elleri hemen belimi sarmıştı.

"Şu eski sözlün mü nişanlın mı ne.. Neden ayrıldınız?"

Konunun hoşuna gitmediğini belli eder şekilde bir nefes almıştı.

"Gülüm.. Şimdi anlattıktan sonra küsersen-"

"Ya küsmem Ömer.. Hem ben her şey küsüyor muyum?"

Evet derse küsecektim.

"Hayır güzelim benim ağzımdan kaçtı bir an"

Tatmin olmuş bir şekilde gülüp dudaklarından öptüm.

"Anlatsana Ömer.." ısrar edeceğimi bildiği için anlatmaya başladı.

"Ya zaten yıllar önceydi.. Biz onunla çocukluktan beri arkadaştık. Ben ne bileyim onu hep arkadaş olarak gördüm. İşte üniversitedeydik.. Daha samimileştik.. Ama bu samimiyet yanlış anlayacağın bir türden değil. Neyse bundan sonra haliyle bizim konağa bazı laflar ulaştı"

O anlar tekrar aklına gelmiş gibi sinirlenmiş ve derin bir nefes almıştı. Elleri hala belimi okşuyordu.

" Yalan falan dedim görüşmemizi azalttım ama babaannem sağ olsun kızı sürekli eve falan çağırdı. Dedikodular azalmak yerine artınca dedem evlenin dedi. Daha yirmi iki yaşındayım bu arada"

Altı yıl önce yani.. Bende daha on altı yaşındayım bu arada. Alla halla. Ayrıca bu babaannede sürekli olayların içinden çıkıyordu ya!

"Kimse beni dinlemedi gittik kızı istedik. İşte sözlendik falan. Annem ve babam ne kadar çabalasa da o zamanlar ağa dedem olunca bize hiç söz hakkı kalmıyordu.. İstemiyorum dedim diye vurmuştu bana hatta. Neyse belki sonradan severim dedim bende.."

Dedenin ona vurmuş olması canımı sıkmıştı. Yanağından öptüm hemen. Yüzündeki sinirli ifade kayboldu ve gülümsedi bana.

" Bu aralarda da şirkette çalışıyordum ben. İşler ilerledi falan. Sonra ne olduysa o gün şirketteki birinin odasına gitmem gerekti. Normalde de şirketten çıkmamın üzerinden bir saat geçmiş olması gerekiyordu. Adamın kapısını tıklatmadan önce birkaç ses duydum.. Birileri inliyordu. Bende uzaklaşıp işleri bittikten sonra kızacaktım"

İşin gidişatını anlamış olsam da dinlemek istiyordum.

"Sonra içeriden malum nişanlımın sesini duydum. Kapıyı tıklattım biraz toparlansınlar diye zaman tanıdım ve pat diye içeriye girdim. Üstleri başları dağınık ne yaptıkları belli oluyordu işte. Fırsat bu fırsat diyip yüzüğü suratlarına attım. Aldatılmak biraz koymuş olsa da kızdan kurtılduğım için mutluydum"

O görüntüyü hayal ettikçe ne kadar iğrenç olduğuna kanaat getiriyordum.

"Tabi ben kimseye bir şey söylemeyip yüzük atınca işler biraz karıştı. Hele babaannem hastanelik falan oldu. Kız da suçu yokmuş gibi geldi falan yanımıza beni suçladı. Dayanamadım söyledim yaptığını yinede dedim ki bu duyulmayacak başka bir yerlerden. Ama siz bilin. Kızın konusu daha açılmadı işte. "

Güzel çok yakın olmamışlardı.

"Yattınız mı? "

"Hayır tabiki de"

"Adı neydi kızın ve şu an nerede?"

"Adı Nilay ama nerede olduğunu bilmiyorum. Bizim şirketle ortaklardı herhalde ama.."

Gerçekten hatırlamıyor gibi düşünüyordu. Gülerek çenesine bir öpücük kondurdum.

"Babaannene yüne sinir oşdum her şeyin altından o çıkıyor ve aldatmak kötü ama yinede kıza bir şey diyemiyorum eğer ondan ayrılmasaydın biz nasıl evlenecektik!" aldatması gerçekten kötü bir şeydi..

Gülerek kafasını iki yana salladı.

"İçin rahatladı mı bari? "

Kafamı salladım" Rahatladı tabi merak etmiştim" altı yıl önce olan bir olay için ona küsüp trip atmayacaktım. Geçmiş geçmişte kalmalıydı.

"Senin geçmişte sevgilin falan hiç olmamıştı değil mi?" daha önce laf arasında geçmişti bu mevzu ve olmamış demiştim.

"Olmuştu tabi!"

"Yaa.. Nasıl oldu?"

"Beni beğenip istemeye gelmişti işte. Ama görsen bir yakışıklı bir kaslı yani adam bir içim su!" iyice çatılan kaşları ile gözleirme bakıyordu.

"Gülüm!" boynundaki damarları bile belli olmaya başlarken kendimi tutamayıp kahkaha atmıştım.

"Ya Ömer! Şaka yaptım.. Daha önce bahsettim ya hatırlamıyor musun?"

Rahatlayarak derin bir nefes almasına kıkırdadım.

"Ya bahsettin de ben sana inandım bir an napayım.."

Gülmeye devam edince o da gülmeye başladı. Birkaç dakika içinde ne  kadar sinir olabileceğini görmüştüm.

"Sende iyi kıskançsın ha!"

"Seven kıskanır gülüm.. Hem sanki sen değilsin"

Omuzlarımı silktim. "Ben değilim demedim zaten?"

Gülüp yaklaştı ve yanağımı ısırdı.

"Yerim seni ne bu tatlılık?"

Kahkaha atıp kafamı iki yana salladım. Yerim diyorsa gerçekten yemeye başlayacağı anlamına geliyordu bu..

🍇🌕

Vıyyyy yelloza bak! Ömer aldatılır mı ya?! (kimse aldatılmamalı)

KehribarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin