13

358 61 91
                                        

Büyük bir heyecanla hazırlanmıştı. Ne giymesi gerektiği üzerinde çok fazla düşünmüş hatta karar veremeyince annesine arada kaldığı kıyafetleri göstermiş ve birini seçmesini istemişti. Yeonjun, bir arkadaşıyla buluşmak için fazla heyecanlı davranıyordu annesine göre.

Sonunda buluşma saati geldiğinde Yeonjun aceleyle son hazırlıklarını yapıp kendini dışarı attığı gibi karşılaştığı manzara, duraksamasına neden oldu.

Soobin evlerinin önündeki merdiven basamağına oturmuş, kucağına çıkan kediyi büyük bir gülümsemeyle seviyordu. Tekir cinsinde olan bu kedi, Soobin'in kucağında olmayı sevmiş gibi iyice kıvrılmış, başının okşanmasını memnuniyetle karşılıyordu. Soobin ise onun bu hâline gülümseyip yavaşça kedinin yumuşak tüylerini okşuyordu.

Yeonjun, onu izlerken midesinde tuhaf bir hareketlenme hissetti fakat o an o hareketlenmenin sebebini çözememişti. Soobin'in gülümsemesini izlemek, onu da gülümsetiyordu. Yanağındaki gamzeler her ortaya çıktığında gözlerini oradan alamıyordu.

Yeonjun, sessiz adımlarla ona doğru yaklaşıp tam yanına oturdu. Soobin yanındaki hareketliliği fark ettiği gibi oraya döndü ve Yeonjun'u görünce hafifçe gülümsedi. "Çok beklettim mi seni?"

Soobin kafasını iki yana salladı. "Toprak'a mama vermek için erkenden çıkmıştım. Ama peşime takılıp durdu. İki ilgi verince peşimden ayrılmıyor da..."

Yeonjun güldü. "Sokak kedisine isim de mi verdin?" bir yandan o da kedinin başını kkşamaya başlamıştı. "Toprak ha?"

Soobin hevesle başını sallayınca Yeonjun gülümseyerek ona bakmaya devam etti. Birkaç gündür okula gidemediğinden Soobin'in ne yaşadığını bilmiyordu. Hanmin belası başından tamamen gitmiştir ve artık onunla uğraşan birileri yoktur diye umut ediyordu. Chaewon'a bir şey olursa söylemesini tembih etmişti fakat o da bir olay çıkmadığını söylemişti.

Düşüncelerinden sıyrılarak Soobin'e döndü. "Gidelim mi?"

Soobin merakla ona baktı. "Nereye gideceğiz?"

"Sürpriz." Yeonjun muzipçe gülümsediğinde Soobin hâlâ anlamayarak ona bakıyordu. Yine de çok sorgulamamıştı. Başını hafifçe salladı.

"Gitmem gerek. Sakın peşimden gelme, tamam mı?" Soobin kediye dönüp konuştuğunda Yeonjun gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Çok tatlı." Yeonjun kendi kendine mırıldandığında Soobin bunu duymuş ve onaylar gibi kafasını sallamıştı. "Bence de. Çok tatlı bir kedi."

Tabii Soobin, Yeonjun'un bahsettiği şeyin kedi olmadığını bilmiyordu.

.
.
.

Otobüsten indiklerinden beri Soobin etrafa hayranlıkla bakıp duruyordu. Jeju'nun evlerine yakın olan sahillerinden birine gelmişlerdi. Sonbahar aylarına girdiklerinden denizde yüzen çok fazla kişi yoktu ama deniz kenarında gezen ve sahilin tadını çıkaran insanlar vardı. Çoğu kişi soğuk kış havaları gelmeden son kez buranın tadını çıkartıyor gibiydi.

"Hiç sahil görmemiş gibi duruyorsun..."

Soobin bu dediğine güldü. "Seul'da sahil olmadığına göre... çok gördüğüm söylenemez." diye cevap verdi. Hayranlıkla etrafa bakmaya devam ediyordu. "Arada tatile gitmek için şehir değiştirdiğimiz zamanlar görürdüm. Ama burası farklı..."

Yeonjun gülümsedi. Onun sahilin tadını çıkarmasını sağlayacaktı. Biraz yürüdüler. Yeonjun onun bu manzarayı doya doya izlemesi için banklardan birine oturmayı teklif etmişti. Soobin kabul edince yan yana oturdular ve hafif serin bir havayla deniz manzarasını izlemeye başladılar.

the less i know the better | yeonbinWhere stories live. Discover now